Yaşımdan yorgun, yaşımdan telaşlıyım bu günlerde
Kaç yaşındayım sahi?
Saymadım. Bilmiyorum.
Belki kırklarımdayım, belki otuzlarımda
Belki de doksan sene yuvarlandım bu dünyanın sırtında.
Hiç bilmiyorum.
Çaresizliğimiz böylesine kolaydı işte
Hüznümüzü büyük şeylerden sanırsanız yanılırsınız
Örneğin üç bardak şarap içsek kurtulurduk
Yahut bir adam bıçaklasak
Yahut sokaklara tükürsek
Ama en iyisi çeker giderdik
Gider geyikli gecede uyurduk
-Nereye?
+ Nereye mi? O gece babamın parayı gömdüğü yere.
-Demek gömmüş!
+Evet, ya... yerini unutmuş.
-Unutmuş mu?
+ Evet , unutmuş . Yirmi sene parasının nerede olduğunu bilmeyen zengin biri olarak yaşamış. Harika, değil mi? Ancak ölüm döşeğinde hatırladı
-Nasıl? Ne biçim bir masal bu?
+Hayır , gerçek bay Kont! Sonra yine aynı hayat! Bitmeyen ıstırap... Zengin olup ihtiyaç içinde kıvranmak ... Sonra ben ! Sonra birden benim elime geçti. Artık ben, bağımsız biriyim...
Bir gazete getirtti , gözleri yanarak ve yalnız okuduğu şeyi düşünmek kesin kararı ile , gazeteyi baştan sona okudu ama tek kelime aklında kalmıyordu...