Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.29
asya
asya
@kayayidelenincir
559 okur puanı
Şubat 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Simyacı kitabıyla lise 1. sınıfta, okulun kütüphanesinde geçirdiğim bir öğle arasında tanıştık. ama nedense o zaman okumaya başlayıp sonra ödünç almak yerine rafa geri koydum.
okumak bu zamana nasipmiş. ve iyi ki de bu zamanda okudum çünkü Kişisel Menkıbe'mi takip etmem, vazgeçmemem gerektiği bir zamana denk geldi. kesinlikle bayıldım. başucu kitabı niteliğinde bir kitap ve eminim çoğu insanın başucu kitapları arasındadır.
eğer hayalinizden, hedefinizden, istediğiniz herhangi bir şeyden vazgeçmek üzereyseniz, yılmış hissederseniz kesinlikle bu kitap iyi gelecektir size. en azından bana iyi geldi.
kitabın böyle ilham vericiliğinin yanında okurken birçok şey öğrendim, birçok alıntı yaptım (zor zamanlarda dönüp okumak için),her yönden bana iyi geldi bu kitap ve zevkle okudum.
kim bilir belki sizin de bu kitabı okuyacağınız bir zaman vardır ve belki o zaman şimdidir belki de gelecektedir. fakat şimdiden tüm okuyanlara ve okuyacak olanlara keyifli okumalar dilerim.
"Ve sen! Werther'in başından geçen acıları yaşayan güzel ruh! Onun acılarında huzur bul. Şanssızlıktan ya da kendi hatalarından dolayı iyi bir sevgili bulamıyorsan, bu kitabın dostun olmasına izin ver."
bu başlangıçla kalbimi fetheden kitap..
kitap, Werther'in arkadaşına yazdığı mektuplardan oluşuyor. Mektuplar bana yazılmışçasına okudum.
Kitabı okuduğum zamanlar ben de kör kütük aşık olduğum için Werther'i çok iyi anladım ve belki de öyle bir zamanda okuduğum için beni daha çok etkiledi.
Aynı zamanda Werther'in iyi kalpli bir insan olması da onu daha çok sevmeme neden oldu.
âh Werther! demekten de kendimi alıkoyamıyorum.
Onun acılarından huzur bulan ve bulacak olan herkese iyi okumalar dilerim.
Birinci kitaba göre bu kitap daha durgun daha sakin ilerledi.
İnce Memed bu kitapta biraz pasifti. Biraz umutsuzdu. İlk kitapta İnce Memed'e aşık olan ben ikinci kitapta sinir olmaya başladım. Tabi sonra kitabı bitirip üstünde düşünürken kendimce bir neden buldum. Bence Yaşar Kemal ikinci kitapta köylünün gücünü, mücadelesini, umudunu, vazgeçmeyişini, cesaretini anlatmak istemiş. Kitapta da vurguladığı üzere "Köylü milletin efendisidir."
İnce Memed ise "bir ağa gider bir ağa gelir" diyerek biraz ümitsizdir bu kitapta.
Köylülerin karakterleri tek tek işlenmiş, betimlenmiş. öte yandan da ağaların toprak, mal mülk hırsları anlatılmış. Ve bu kitapta ağalarla İnce Memed değil, İnce Memed'ten güç alarak içlerindeki gücü fark eden köylü milleti mücadele etmekte.
İşte bu yüzden çok sevdim bu kitabı da. 3.kitapta neler oluyor, İnce Memed neler yapacak merakla okuyacağım onu da.
Okuyan ve okuyacak olanlara keyifli okumalar dilerim.
Okur Takip Önerileri
Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna'dan sonra okuduğum ikinci kitabı, Değirmen. Üç kısımdan ve toplam on altı öyküden oluşan bir kitap.
İlk öyküsü Değirmen'den itibaren insanda derin izler bırakarak ilerliyor kitap.
Sabahattin Ali her ne kadar kitabın önsözünde bazı öykülerin acemilik zamanlarına ait olduğunu söylese de her öyküyü severek okudum. Ama yine de kendimi her öykü sonunda 'acaba bu mudur, bence bu değildir bu gayet güzel bir öykü' diye düşünmekten alıkoyamadım. Böyle düşünürken düşünürken öykülerin sonuna geldim.
En sevdiğim öykü ise "Bir Siyah Fanila İçin" oldu. Bana çok anlamlı geldi.
Öykü okumayı seviyorsanız bence kesinlikle Sabahattin Ali'nin bu kitabını okumalısınız. Sabahattin Ali deyince akan sular duruyor zaten.
Okuyan, okuyacak olan tüm okurlara keyifli okumalar dilerim.
benim en sevdiğim, hayranlıkla,her cümlesini defalarca, içercesine okuduğum kitaptır. öyle ki her sayfasından onlarca şey öğrendim. lisede, 11.sınıftayken tarih öğretmenim Vehbi hoca hepimize kitap tavsiyeleri veriyordu. ben Oğuz Atay okumak istediğimi söyledim ve bana Bir Bilim Adamının Romanı kitabını okumamı söyledi. Hemen aldım kitabı ve okumaya başladım. Gece gündüz elimden düşürmeden altına üstüne notlar alarak, alıntıları not ederek okudum da okudum. Bu arada ben kitapta anlatılan bilim adamına, Mustafa İnan'a aşık oldum. Arada bir onu kıskanır kitabı kapatır derin nefes alıp verir tekrar okumaya dönerdim. Belki de beni bu kadar etkilemiştir sadece ama bence her ideali olan insanın okuması ve kesinlikle Mustafa İnan'ı örnek almasını öneririm. Çok yönlü, çok çalışkan, çok mütevazı bir bilim adamı, Mustafa İnan.. Keşke bir kez olsun tanışma fırsatım olsaydı onunla diye çok içerledim zamanında.
Ve tabi ki bu kadar etkileyici olmasının en önemli nedeni Oğuz Atay'ın kaleminden çıkmış olmasıdır.
Kesinlikle ve kesinlikle okuyun. Her arkadaşıma ilk tavsiye edeceğim kitaptır.
Mustafa İnan gibi pırıl pırıl insanlar olmamız dileğiyle..
Lisede edebiyat öğretmenimiz bu kitaptan bahsederek 'çok tatlı bir kitap' demişti. aklıma yer etmiş ben de fırsat bulur bulmaz okumak istedim. Gerçekten de tatlı bir kitapmış. Tabi tamamen tatlı değil acıları da var.. Her kitapta olduğu gibi. Ama sanırım kitabın en tatlısı Öğretmen Duyşen'di. Kitabın içine girip Duyşen'e sarılmak istedim. Siz de okurken bana hak vereceksiniz, eminim.
Yüzyıllık Yalnızlık.. Okumanız gereken kitaplar listesinde görmüştüm ve ilk fırsatta alıp okumuştum. İlk sayfasını okuduğumda dahi büyülendim. Sanki 1 sayfa değil de 80 sayfa okumuşum gibi hissettim. O kadar her satırı dolu bir kitap ki.. Ve o kadar akıcı ki.. Her karaktere karşı farklı bir duygu besliyorsunuz. Kimine saygı duyuyorsunuz kimine üzülüyorsunuz kimine kızıyorsunuz. Neden öyle yaptıklarını anlamlandırmaya çalışıyorsunuz. Yani bu kitap da tam üstüne düşünülesi, içinde yaşanılası bir kitap.
Kitabın sonlarına geldiğimde sanki ölüm döşeğindeyim de geçmişi hatırlıyormuşum gibi kitabın ilk sayfalarını hatırlayıp üzüldüm.. Ve kesinlikle tekrar okumak istediğim, o büyüye tekrar kapılmak istediğim bir kitap.
Fikret Kızılok'un "Ama Babacığım" şarkısında "okuduğun İnce Memed olunca.." diye bir söz geçiyordu. İnce Memed ile tanışmama o şarkı vesile oldu. Ve iyi ki de olmuş. Aynı zamanda Tolga Çandar'ın ve Zülfü Livaneli'nin İnce Memed türkülerini dinlemenizi tavsiye ederim. İnsanın okurken yüreği kabarıyor, kitaptaki köylülerle, İnce Memed ile birlikte direnesiniz geliyor. Ve ben okurken sürekli empati yapmaktan kendimi alıkoyamadım. Acaba ben olsam boyun eğer miydim? Ne yapardım? Ne tepki gösterirdim? Okurken düşünmek en önemli şeylerden biri bence ve bu kitapta da aynen öyle oluyor, okurken düşünüyorsunuz. Kitaptan bir karaktermişim gibi kitabın içindeymişim gibi İnce Memed'e kah kızdım kah takdir ettim. Çünkü Yaşar Kemal öyle güzel betimlemiş ki..
Kesinlikle herkese tavsiye edeceğim, ölmeden önce okumanız gereken kitaplardan biri.
