👨🚀 Bazı eski astronomlar, Dünya’nın her şeyin merkezi olduğu yer merkezli bir evrende yaşadığımızı öne sürmüşlerdi. Aynı ay ve diğer gezegenlerin hareketleri gibi güneşin de bizim çevremizde döndüğünü ki bunun da gün doğumu ve gün batımına sebep olduğunu söylemişlerdi. Ama bu görüşe göre açıklanamayan belli şeyler bulunmaktaydı. Mesela bir
Âşık, defalarca gördüğünüz, bildiğiniz bir yaraya, ilk diye bakmamış her defasında. İnsan acılarını paylaştığı, derdine derman olacak insanı değilde gider içinde, bir daha hiç kapanmayacak kadar derin yaralar açan ve dönüşü olmayan sevdaların derin dehlizlerinde kaybolacak sevdalara yelken açar. Hayat buya, zaten hep kalpte yara açana duyulur tüm
Yaşamaktan öte yaşatmak daha güzeldir.
Yaşamak sınırlı ve sonu vardır fakat yaşatabilmek sonsuzluktur.
Ne yaşadığınız önemli değil nasıl yaratıldığınız ve yaratılma düşünce gücünüzle
yaşadığınızda ne yaşattığınız önemlidir.
Birine dünya olabildiğinizde sonsuzluk sizinledir.
Yaşadığında değil ne yaşattırdığınla varsın ve varırsın asıl
Bazen düşeceksin, çamurlara saplanacaksın,işsiz kalacaksın.
Paran bitecek,dostların belki azalacak hatta zamanla kaybolacak.
Sabah uyandığında fark edeceksin ki, gecenin bile sabaha ulaştığı "AN" var.
Şükür...diyeceksin.
Yoluna devam edeceksin.
Düştüğün yerden kalkacaksın.
Çamura saplanan bacaklarını temizleyeceksin.
İşsiz kadın evet
ALINTILAR HARİÇ KİTAPTAN TEK BİR CÜMLE YOK.SPOİ ALMAZSIN OKU!
Bu, bana şimdiye kadar edinilen bütün bilgileri yıkmakla başlamak için
imkan verecektir. Mademki bu bilgi onu ikna etmek için yeterli değil, o
halde eksik bir bilgi olması gerekir. Onu, temellerini sağlam olmayan kötü
inşa edilmiş bir eve benzetiyorum. Onu yıkıp yerine yenisini inşa
Güney Amerika tarih boyunca birçok sömürünün ve insan hakları gaspının adeta odak noktası haline gelmiştir. Portekiz ve İspanyolların bu kıtaya varışı beraberinde büyük bir dehşet getirmiştir. Yerli halk bu iki ulusun işgali altında onlarca yıl zulüm görmüş ve kendi memleketlerinde sanki başka bir memlekette yaşıyor gibi acılar çekmişlerdir.
İnsanlar bana sürekli gelip “evlenmem gerek “ diyor. Sanki evlenince bütün istekleri bir anda kaybolacak. Hayat mutluluktan ibaret olacak, beraber Kuran okuyacaklar yani bu manevi bir deneyim olacak. Evliliğin ne olduğuyla ilgili böyle hayali bir düşünce var.
Özellikle modern zihniyette -Müslüman ya da Müslüman olmayan- evlilik, aşk, hayat arkadaşı olma, kadın ve erkeğin birlikte olma fikri temelde flört etmekle aynı olduğu için evlendiğinizde duvara tosluyorsunuz. Flört eğlenebildiğin kadar eğlenip bir zorlukla karşılaştığında çekip gitmek demektir. Evlilikle ilgili meseleleri düşündüğünüz zaman flört gibi olan yönlerini düşünüyorsunuz. Evlilikte flörtten daha fazlası var. Faturalar, ev işleri ... Başka bir insanla yaşamaya öğrenmek zorunda kalıyorsunuz ki bu çok zor bir şey., siz işleri kendinize göre yapıyorsunuz, o ise kendine göre. Havlu yanlış yere asılı, diş fırçaları farklı bir yerde. Kahvede biraz fazla şeker var. Küçük şeyler zamanla birikmeye başlıyor. İlk başta “ onu çok seviyorum, bir şey demeyeceğim, katlayabilirim” dersiniz ama bir kaç yıl sonra “ yine mi fazla şeker” demeye başlarsınız. Bu flörtte olmaz çünkü bir kızdan sıkılırsanız diğerine geçersiniz ya da o sizden sıkılır ve “ senin kokunla uğraşmak istemiyorum artık ben yokum “ der ve gider. Yani çekip gidilir ama evlilik öyle değildir, ciddi bir bağlılıktır.