Bir yanılgının, binlerce yenilgiden daha keskin olduğunu gördüğünde eve dönmek isteyeceksin ama ev; kapı duvar olacak. Ve sen, bildiğin denizlerde yeniden boğulacaksın. Aşina yüzler el olacak, ve yalnızlığı şah damarında hissedeceksin. Sonra geçecek. Her şey geçer, bilirsin.
Ve sonra yolun tam ortasında ayaklarının dermanı kesilecek, dizlerinin
Ne düşüneceğimi bilemiyorum doğrusu. Öyle bir çıkmazda kaldım ki! Ne yaptın be sevgili Aslı. Ben ki sana karşı her zalım Aslı diyene kızar, seni savunurdum. Şimdi ise darmadağın ettin beni.Yapamıyorum. İçimde fırtınalar koparken bile nefret dolu sözler dökemiyorum ortalığa. Minik bir ruhun ne kadar acı çektiğini duyduğumda/ gördüğümde ruhumun en
"Bir yanılgının, binlerce yenilgiden daha keskin olduğunu gördüğünde eve dönmek isteyeceksin ama ev; kapı duvar olacak. Ve sen, bildiğin denizlerde yeniden boğulacaksın. Aşina yüzler el olacak, ve yalnızlığı şah damarında hissedeceksin. Sonra geçecek. Her şey geçer, bilirsin.
Ve sonra yolun tam ortasında ayaklarının dermani kesilecek,
Güney Amerika tarih boyunca birçok sömürünün ve insan hakları gaspının adeta odak noktası haline gelmiştir. Portekiz ve İspanyolların bu kıtaya varışı beraberinde büyük bir dehşet getirmiştir. Yerli halk bu iki ulusun işgali altında onlarca yıl zulüm görmüş ve kendi memleketlerinde sanki başka bir memlekette yaşıyor gibi acılar çekmişlerdir.
gelecekte marie curie'nin polonyum keşfi zamanla kaybolacak, radyumsa onun "muazzam başarısı" haline gelecekti. ama aslında en büyük başarısı, element keşfetmek için radyo aktivitelerini ölçerek yepyeni bir yöntem kullanmasıydı.
bir yanılgının, binlerce yenilgiden daha keskin olduğunu gördüğünde eve dönmek isteyeceksin ama ev; kapı duvar olacak. ve sen, bildiğin denizlerde yeniden boğulacaksın. aşina yüzler el olacak, ve yalnızlığı şah damarında hissedeceksin. sonra geçecek. her şey geçer, bilirsin. ve sonra yolun tam ortasında ayaklarının dermanı kesilecek, dizlerinin
İnsanlar bana sürekli gelip “evlenmem gerek “ diyor. Sanki evlenince bütün istekleri bir anda kaybolacak. Hayat mutluluktan ibaret olacak, beraber Kuran okuyacaklar yani bu manevi bir deneyim olacak. Evliliğin ne olduğuyla ilgili böyle hayali bir düşünce var.
Özellikle modern zihniyette -Müslüman ya da Müslüman olmayan- evlilik, aşk, hayat arkadaşı olma, kadın ve erkeğin birlikte olma fikri temelde flört etmekle aynı olduğu için evlendiğinizde duvara tosluyorsunuz. Flört eğlenebildiğin kadar eğlenip bir zorlukla karşılaştığında çekip gitmek demektir. Evlilikle ilgili meseleleri düşündüğünüz zaman flört gibi olan yönlerini düşünüyorsunuz. Evlilikte flörtten daha fazlası var. Faturalar, ev işleri ... Başka bir insanla yaşamaya öğrenmek zorunda kalıyorsunuz ki bu çok zor bir şey., siz işleri kendinize göre yapıyorsunuz, o ise kendine göre. Havlu yanlış yere asılı, diş fırçaları farklı bir yerde. Kahvede biraz fazla şeker var. Küçük şeyler zamanla birikmeye başlıyor. İlk başta “ onu çok seviyorum, bir şey demeyeceğim, katlayabilirim” dersiniz ama bir kaç yıl sonra “ yine mi fazla şeker” demeye başlarsınız. Bu flörtte olmaz çünkü bir kızdan sıkılırsanız diğerine geçersiniz ya da o sizden sıkılır ve “ senin kokunla uğraşmak istemiyorum artık ben yokum “ der ve gider. Yani çekip gidilir ama evlilik öyle değildir, ciddi bir bağlılıktır.
"Yaşadığın tüm bu acı duygular zamanla ortadan kaybolacak. Zamanın senin üzerindeki izleri nasıl yok olup gidecekse bu duygular da öyle silinip gidecek."
👨🚀 Bazı eski astronomlar, Dünya’nın her şeyin merkezi olduğu yer merkezli bir evrende yaşadığımızı öne sürmüşlerdi. Aynı ay ve diğer gezegenlerin hareketleri gibi güneşin de bizim çevremizde döndüğünü ki bunun da gün doğumu ve gün batımına sebep olduğunu söylemişlerdi. Ama bu görüşe göre açıklanamayan belli şeyler bulunmaktaydı. Mesela bir
Arkadaşlar,
eski bir İskit adetini hatırlar mısınız? Aile reisi öldüğü zaman nasıl da en güzel elbiselerini giydirirlerdi, savaş arabasına yerleştirirlerdi ve arkadaşlarının evlerini gezdirirlerdi. Arkadaşlarının her biri onu masalarının
başköşesinde ağırlardı, tıpkı yaşamında olduğu gibi ona son bir ziyafet çekerlerdi. Farz edin ki bu ziyafet
Herkese merhabalar, keyifli okumalar, yeni bir inceleme ile sizlere yazabildiğim kadarıyla yazmaya çalışacam.
Karlı bir kış günü rayların üzerinde akan bir trenin yolda olmasıyla başlar romanımız.
Romanımız bir kaç karakterin diliyle diğer karakterler ,yaşananlar, aileler, ailelerin sebeb oldukları ve sonuçları anlatılır.
Olay örgüsünün
Günümüz insanının kendini kaptırdığı bütün bu saçmalıklar, değersiz şeyler kaybolacak birgün: Bir hazırlık devresidir bu, henüz bilinçlenmemiş bir kişiliğin toplanışı, karışımıdır. Kaderin eli bir araya getirecektir, yapıştıracaktır bu tarihi parçacıkları, bir bütün oluşturacaktır. Bu bütünden, zamanla, yüce kişilikler çıkacaktır ortaya gene; sonra geçmişi ikinci kez yaratacak düzenli, eksiksiz bir yaşam doğacaktır. Gelişmeye inanmamak olur mu hiç! Yolu yitirdik biz, yüce insanlardan geride kaldık, onların yaşamlarının birçok sırrını boşa harcadık. Şimdi bizim görevimiz, yitirdiğimiz yolu birazcık olsun, yeniden bulmaya çalışmak, ve... o doruğa; düşüncelerde, bilimde, haklarda, ahlakta, senin deyiminle «toplum düreninde» o olgunluğa... erdemlerde -belki kötülüklerde de-noksansızlığa varmaktır! Evet, budur şimdi görevimiz. Bayağı, değersiz, önemsiz şeyler solup gidecekler: Doğrulacak kişioğlu, güçlü bacaklarının üzerine bacak gene ... İlerleme budur işte!
Zamanla her şeyden vazgeçeceksin demişlerdi, istemek kaybolacak, kimin şişirdiğini bilmediğin bir balon gibi genişleyerek hayatını kaplayan her şey önemini yitirecek.
BİLİRSİN
Bir yanılgının, binlerce yenilgiden daha keskin olduğunu gördüğünde eve dönmek isteyeceksin ama ev; kapı duvar olacak. Ve sen, bildiğin denizlerde yeniden boğulacaksın. Aşina yüzler el olacak, ve yalnızlığı şah damarında hissedeceksin. Sonra geçecek. Her şey geçer, bilirsin.
Ve sonra yolun tam ortasında ayaklarının dermanı kesilecek,