Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sana bir şey diyeyim mi? Hani biraz önce soruyordun ya, ben neden burada yaratıldım diye, işte sebebi belki de budur. Beni kurtardın. Arkadaşlık böyle güzel bir şey işte. Arkadaşlık böyle önemli bir şey...
Sayfa 23 - Çamlıca ÇocukKitabı okudu
Reklam
OSCAR VVILDE'm "The Nightmgale and the Rose" (Bülbül ile Gül) adlı bir hikâyesi vardır. Özetleyelim: Fakir bir öğrenci, sevdiği zengin kızı dansa götürmek ister ve cesaretini toplayıp ona teklifte bulunur. Kız, eğer kendisine kırmızı bir gül getirebilirse sabaha kadar dans edebileceklerini söyler. Ne ki, mevsim henüz gül mevsimi
Ben burada tek başıma yaşamaya o kadar alışmışım ki, biri bana seslenince çok şaşırdım.
Yıllardır hiç arkadaşı olmadığı için kimse ile paylaşacağı bir şeyi de olmamış.
Sana bir şey diyeyim mi? Hani biraz önce soruyordun ya, ben neden burada yaratıldım diye, işte sebebi belki de budur. Beni kurtardın. Arkadaşlık böyle güzel bir şey işte. Arkadaşlık böyle önemli bir şey...
Reklam
Fakir bir öğrenci, sevdiği zengin kızı dansa götürmek ister ve cesaretini toplayıp ona teklifte bulunur. kız, eğer kendisine kırmızı bir gül getirebilirse sabaha kadar dans edebileceklerini söyler. Ne ki, mevsim gül mevsimi değildir. Buna rağmen delikanlı büyük bir sevinçle kırlara koşar. Arayıp tarar ama gül bulamaz. Bu umutsuzlukla ağlamaya,
Sayfa 219Kitabı okudu
Ve unutma... Boşuna koparma papatyanın bembeyaz yaprakları nı. ' Seviyorum' diyen kelebek hiç papatya ya kıyar mı?
Solungacına papatya takılı kelebek
"Sizi kafamda bile öldürmedim bayım. Çünkü ölüler kokardı ve zihnimde ölünüzün kokusunu dahi istemedim."
Düşünce ve hayat iki zıt kutuptur. Bu nedenle -Orlando da şimdi bir koltukta oturup düşünüyor- o işini bitirene kadar takvimin aylarını ezbere sıralamaktan, tespih çekmekten, sümkürmekten, ateşi körüklemekten, pencereden dışarı bakmaktan başka yapılacak bir şey yok. Orlando öyle sessiz oturuyordu ki yere iğne düşse duyardınız. Keşke bir iğne
Sayfa 209 - Sia KitapKitabı okudu
Reklam
Gökyüzü Varken Kuşlar Kafeste (Pınar Vardar)
Ben Bir El değmedik günler getirdin aklıma Hayâtımın geçmediği içinden Küçük, süslü, mâsum Dilinin kıyısında yaşanası Yoksul yine yoksul Gece yine gece Bütün bildiğimiz şeyler vardı Dağlar dimdik duruyordu ayakta Papatya toprakta büyüyordu Ve bir kelebek Yüreğini dokunduruyordu göğe Dal, eğildi kulağıma, adını söyleyiverdi Ben bir erik fidanıyım. Bu yer, bu gök, bu su, senin içindi! Dünyâ yaşamak için. Hayâta karşı saygımdın Ve bilmek seni Bu kadar büyük bir aşkla Cehennemden gelen gözyaşımda...
Sayfa 104 - Klaros YayınlarıKitabı okudu
"Günaydın demeli sabaha günaydın demeli şiirce gün gibi ortada olmalı hasret gibi duygulu yer elmesı çiçeğince aydınlık papatya gibi apaçık… renk gelmeli yüzüne siyah beyaz resimlerin yüreğine su yürümeli kelebek konmalı yanağına yarin öpücük gibi dokunmalı yüzüne sürgüne durmuş söğüt olmalı sevgili söyleyin belediyeye günaydın serptim sokağa yüzlerden..gülümsemeleri süpürmesin günaydın sevgili günaydın bu sabah sen çok güzelsin. Ne de yakışmışsın sabaha."
Fakir bir öğrenci, sevdiği zengin kızı dansa getirmek ister ve cesaretini toplayıp ona teklifte bulunur. Kız eğer kendisine kırmızı bir gül getirebilirse sabaha kadar dans edeceklerini söyler. Ne ki mevsim henüz Gül Mevsimi değildir. Buna rağmen delikanlı büyük bir sevinçle kırlara koşar arayıp tarar ama gül bulamaz. Bu umutsuzlukla ağlamaya
Bülbül Neden Ağlıyordu?
“Niye ağlıyor?” diye sordu küçük bir yeşil kertenkele, kuyruğu havada, Öğrenci’nin yanından koşarak geçerken. “Neden sahi?” dedi bir kelebek, bir güneş ışığını kovalıyordu. “Neden, sahi?” diye fısıldadı bir papatya komşusuna, yumuşak, alçak bir sesle. “Kırmızı bir gül için ağlıyor,” dedi Bülbül. “Kırmızı bir gül için mi?” diye bağırdılar; “Ne kadar da gülünç!” Her şeyle alay eden bir yaradılışa sahip olan küçük Kertenkele ise düpedüz güldü. Ama Bülbül, Öğrenci’nin kederinin sırrına vâkıftı ve meşe ağacında hiç sesini çıkarmadan oturup Aşk denen bilinmezliği düşündü.
16 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.