Efendi'nin kabil'i hor gördüğü açıktı. Böylece, habil'in gerçek karakteri ortaya çıktı, kardeşinin üzüntüsüne katılmak ve onu teselli etmek yerine onunla alay etti ve sanki bu da yetmezmiş gibi kendi kişiliğini yüceltmeye koyuldu.
bu, insanoğlunun baştan beri kurtulamadığı ve sonsuza dek de asla kurtulamayacağı tuhaf bir yazgıymış zaten; önce ne yapıp edip binbir güçlükle kıvrana kıvrana yaratır sonra yaratma sevinci gibi gözüken hazin bir teslimiyetle yarattığının kulu kölesi olur, ardından da ille onu ellerimin arasında tutacağım ya da içinden bir daha bir daha doğacağım diye kendini hırpalaya hırpalaya helak olur gidermiş...
Sonuçta, hayatın her milimetrekaresini iyilikle doldurmayı planlayan senaristin gül hatrı için, onlar da iyilerin safına katılıyorlar yani, onlar da kanatsız bir meleğe dönüşüyorlar ve artık ortalıkta kötü adam kalmayınca, film mecburen bitiyor...