O halde iki insan vardır: Biri biyolojinin bahsettiği insan, diğeri ise hakkında şairin konuştuğu, filozofun söz söylediği, dinin ilgilendiği insandır.
"İnsan nedir?" sorusu daha fazla gündeme gelmekte ve daha çok problematikleşmektedir. Nitekim bugün bu bunalıma, Batı'da bizden daha büyük boyutlarda ve daha erken varıldığını; " İnsanın kim olduğunu bilmiyorum" faciasının bizden daha fazla hissedildiğini ve bu facianın bir dereceye kadar bizim aydınlarımızı da etkisi altına aldığını görüyoruz. Dolayısıyla günümüz insanı için temel sorun, insanın kendisidir. "İnsan nedir?" sorusudur.
Merhamet hissi, kötülük karşısında teslimiyetten ibarettir. Örneğin yetim bir çocuğa vurdukları zaman sadece merhamet hissine kapılırsak, çocuğun derdini paylaşmış olmakla birlikte zulümle de işbirliği yapmış oluruz. Bu işbirliği de gözümüzün önünde meydana gelen bu eylem karşısında sessizlik ve teslimiyet vesilesiyle gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle insanların isyan etmeleri için insanın doğa karşısında mazlum olduğunu hissetmesi yeterli değildir; ayrıca bu adaletsiz düzen ve barışa karşı başkaldırmak gerekir.
Evrenin adaletsizliğe dayandığını, fakat insan iradesinin gücüyle toplumlarda adaletin yerleştirilebileceğini söyleyen kimselerin sözüne inanmak, zehirli dalgaları olan okyanustan bir kâse tatlı su almak isteyen kimselerin çabası gibidir.