Sinestezi tam olarak bir hastalık mı dahillik mi bilinmiyor. Sinestezi nedir yazdığınızda bu ifade çıkıyor :
Sinestezi, Yunanca kökenli bir kelime olup "birleşik duyu" anlamına gelmektedir. Sinestezik kişilerde herhangi bir duyunun uyarımı otomatik olarak başka bir duyu algısını tetiklemektedir.
Sinesteziyi kısaca şöyle açıklayabilirim örneğin sinest olanlar rengin tadını alabiliyorlar ya da bir müziğin kokusunu veya sayının rengi ya da birinin hissettiği acıyı kendisi de hissedebiliyor veya harfleri karakterlere ayırabiliyorlar örneğin z harfi içe kapanık vs. bunu daha fazla örnekle çoğaltabiliriz.
Yüzde 4 insanda bulunuyor. Ve sinestezi olan çoğu insanların bilim ya da sanatla uğraştığı biliniyor.
Bu kitabı henüz okumadım. Bu kitap elime geçerse okuyup incelemesini yazacam. Bunu yazmamdaki amac bu ilginç sendrom hakkında ufak bir bilginiz olmasıydı. Bu sendromu araştırmanızı öneririm.
SinesteziSarah J. Harris · Panama Yayıncılık · 2018121 okunma
Fitness beyninizi zorlamaz ve kinestetik zekanıza hiçbir katkısı olmaz.Sadece ağırlığı kaldırmış ve yerine koymuş olursunuz.Beyin kasınız için rekabete dayalı sporları tercih edin çiçeklerim.
Öncülük etmiş dansçı ve koreografların kaleme aldıkları metinlerde, ritme, sanata, dansa, doğal ve yapay olana dair kimi zaman birbirini tamamlayan, kimi zaman da çatışan tanımlamalar; eğitimin dönüşümü, gelişimi, çeşitlenmesi ve bu süreçler içerisinde karşılaşılan sorunlar, tıkanıklıklara dair makaleler…
Çocuk gelişiminde ebeveynlerin elde edecekleri anektodlar. Çocukların farklı farklı zekaları vardır. Tek bir zeka türü yoktur. Bunlardan biri kinestetik zekanın çoklu zekaya katkılarıdır. Çocukların nasıl öğrendiklerini nasıl anladıklarını ve sonucu nasıl ifade ettiklerine iyi bir örnektir. Görür, dener, pratik yapar ve karşılaştırır. Çünkü çocuk hissetmediği, anlamlandıramadığı, bilemediği bir şeyi hiçbir dilde anlatamaz, bağ kuramaz ve sorumluluk alma ihtiyacı duymaz. Problemin odak noktasında her çocuğa aynı şekilde davranan bir eğitim sisteminin adil olduğu düşüncesi yanılsaması...
Günümüzde sürekli yaşanan olaylar, bilgi kirliliği ve insanların çekiştirmesi sizi reaktif olmaya zorlarken, algılarınızın açık kalması neredeyse imkansız hale gelmektedir. Bir çok kişi algıları kapalı yaşamını sürdürmektedir. Kendi yaratıcılık gücünüzün aktif kalabilmesi için bir spor dalı veya bir sanat dalı öğrenilmesi; çağdaşlaşma, bireysel özgün kimlik oluşturma sürecinde etkin rol oynayacaktır.
"Onun ifadesini okuyamıyordu. Çünkü gözlerindeki sargılar duygularını gizliyordu." Gözler kalbin aynasıdır, der gibi konuşur kitap. Duyguların hayatımızı nasıl şekillendirdiğini gözler önüne serer ve zihnin bu yolda nasıl rol aldığını. Nöropsikologlar, nörobilimciler, sinaptik bağlantılara ilgi duyanlar yürekle değil beyin ile
Öğrenme stilleri; görsel, işitsel ve kinestetik/dokunsal olarak üçe ayrılıyor. Görseller, daha düzenli ve görsel sanatlara meyilli oluyor ve görerek öğreniyor. İşitseller, sesli çalışarak öğreniyorlar ve dinleyerek tabii. Müziğe yetenekli oluyorlar. Kinestetik/dokunsal insanlar ise, vücutlarıyla, hareketle öğreniyorlar. Spora yetenekli oluyorlar.
Öğrenme stilleri biz fark etmesekte kişinin hayatında büyük bir önemi var. Kişi öğrenme stilini bilerek hem kendini hem çevresini keşfeder. Yapılan davranış veya olayın sebebini anlayabilir. Bu kitap bana bu açıdan büyük katkı sağladı. İnsanların farklı olduğunu ve bu farklılığa göre davranışlarını anlayabildim. Kitap, görsel, işitsel ve dokunsal stilleri derinlemesine anlatıyor. Okurken büyük ihtimalle hangi stile sahip olduğunuzu bulacaksınız. Kendinizi tanımak için iyi okumalar :)