''Ben, İstanbul'da felsefe okumaya niyet etmiş, Sultani mezunu, Balkan Gönüllüsü İsmail Efendi; bir şiir kitabı yazmaya niyet etmiştim, eşikten öteye geçemedim. Heybemde sadece kırık kafiyeler var.''
Kitabın sonlarına doğru geçen bu cümleyi gören İsmail Efendi'nin hayatını anlatıyor bu roman diye düşünebilir. Fakat kitapta yazar, dedesi Setterhan'ın izinden, ninesi Zehra abisi İsmail, onların ilk aşkları dahi birçok kişiyi ve Trabzon, Batum, Tebriz, Tiflis, Yezd, Taht-ı Süleyman, Sessizlik Kulelerini, Çölü ve İstanbul'u anlatıyor. Şöyle düşünün, karşınızda konuşmayı seven ama güzel de konuşan biri varmış gibi. Hem hoşunuza gidiyor, hem de artık bitsin diye bakıyorsunuz. Her birinin ayrı roman olacak hikayelerini tek kitaba sıkışmış hissediyorsunuz. Yorucu olsa da yine de merakla okuyorsunuz.