Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
Sabahattin Ali ile yıllar önce Kürk Mantolu Madonna kitabı internette çok ünlü iken tanıştım. Fakat kitap beni pek sarmadı, yarım bıraktım böylece Sabahattin Ali kitaplarına karşı bir önyargım başladı. Geçenlerde kuzenim kitabı okudu ve çok beğendiğini söyledi, üstüne geçenlerde gittiğim kitap fuarındaki görevli de bana Sabahattin Ali kitaplarını önerince yazara tekrar bir merhaba demek istedim. Çünkü benim şöyle bir düşüncem var "Her romanın kendi için uygun bir zamanı var" Çok beğendiğimiz bir romanı yıllar sonra okuduğumuz zaman beğenmeyebiliyoruz veya beğenmediğimiz bir romana yıllar sonra hayran olabiliyoruz.
Sabahattin Ali'ye kendisi ile başlamak istedim. Bu yüzden eşine ve kızına yazdığı mektuplardan oluşan Canım Aliye Ruhum Filiz kitabını okumaya başladım. Kitap çok ince ve akıcı, özellikle gerçek mektupların fotoğraflarının olması kitabı daha dikkat çekici yapıyor. Başlarda Aliye Hanım ile nişanlılık dönemlerindeki mektuplarından oluşan kitap daha sonra evlendikleri dönemde Sabahattin Ali'nin askerlikte yazdığı, sonraları cezaevinde yolladığı mektupları içeriyor. Kitap o döneme ışık tutmasının yanında, aşık bir nişanlı, sorumlu bir eş ve sevgidolu bir baba olan Sabahattin Ali ile tanışmamız için bize bir şans veriyor. Keyifli okumalar dilerim.
Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma
Okudum bitti. Bilenler biliyor Stefan Zweig hayranıyım. Şuana kadar bir çok kitabını severek okudum. Ama bu kitabı okurken öyle çok tat alamadım. Okurken sanki Stefan Zweig değil de başka yazar okuyormuşum gibi hissettim. En iyilerini okuyunca, bu kitap basit geldi. Stefan Zweig kalemini sevenlere tavsiye etmiyorum, kitap basit gelir. Fakat Zweig kalemiyle ilk defa tanışacak olanlar sevebilir. Yeni başlayacaklar için tavsiye ederim.
Kitap iki hikayeden oluşuyor. İkinci hikayeyi daha çok sevdim. Evet kimler okudu.
Küçük Kadınlar
Okudum bitti. Yazarın kalemiyle ilk defa tanıştım ve beğendim. Bayıldım kitaba. Az çok herkesin fikir sahibi olduğunu düşünüyorum kitap hakkında . Filmleri de var. Henüz filmlerini izlemedim daha sonra inşallah izleyeceğim.
Yıllar önce Küçük Kadınlar diye bir dizi vardı her bölüm izlemiyordum ama ara ara denk geldikçe izlemiştim. Benzerlikleri var mı diye düşündüm, kitabı okurken . Aşırı derece de benzemiyorlar onu söyleyeyim. Dizi aşırı derece dramdı kitap öyle değil.
Sımsıcak bir aile hikayesi anlatılıyor. Dört kız kardeşi okuyoruz. Hepsini ayrı ayrı sevdim ama edebiyata düşkün olan Jo'yu ayrı bir sevdim. Dört kız kardeş birbirinden farklı özelliklere sahip. Ama hepsinin ortak özellikleri aileye olan bağlılıkları, sevgileri. Kesinlikle okunması gereken bir yapıt. Aile, sevgi, savaş, sorumluluklar gibi konulara çok güzel değinmiş yazar. Kitabın devamı da var ama henüz Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları çevirmemiş. İnşallah en kısa zamanda gelir de okuruz.
Evet kimler okudu.
Reyc, yorumum.
Betimlemeleri okumayı en çok Binnur’un kitaplarında seviyorum, ama bu sefer gereksiz çok fazla cümle vardı, bu da haliyle epey sıktı. Özellikle beni rahatsız eden; Karan’ın müdüre yaptığı işkence oldu. Evet işkence diyorum, bu gerçekten ağırdı. Kitabın sonunda babasını bıçaklaması çok anlamsız geldi bana. O sahneye öyle bir geçiş yapmış ki yazar, az önce yılbaşını kutluyorlardı, bi anda babasını bıçakladı, başında masal okudu. Bunlar bir bana tuhaf geldi sanırım. Karan’ın geçmişinden kesitleri okurken bile, Mervenin iç sesi kendi hayatından bahsediyordu, biraz sinirime dokundu. Üç ve son kitabı okuduğumda umarım kafamdaki imajını değiştirebilir, Binnur için bir şansı daha hakediyor..
200 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitabın yazarı Mihail Bulgakov, 1891'de Ukrayna'nın Kiev şehrinde doğdu. İlahiyatçı bir babanın en büyük oğluydu. Tıp okudu, hayata hekim olarak atıldı, ama Çehov gibi sonradan yazarlıkta karar kıldı.
Kitabı adından da anlaşılacağı üzere doktorluğunun ilk yıllarında genç ve tecrübesiz hâliyle köyde yaşadığı yıllarını kaleme almış.
Psikolojik bir okuma içerisine gireceğiniz bu kitapta,yeri gelip soğuktan üşüyecek,yeri gelecek ilaç ve kimyasal kokuları eşliğinde yazar ile birlikte önünüzde bir hasta varmışçasına çaresiz kalacaksınız.:) Hatta yarın kapımı hangi hastalar çalacak fıtık mı? hayır!Ters doğum mu yoksa?Yoksa frengi mi! Diye düşüne düşüne keyifli bir okuma içerisine gireceğiniz bir kitaptan bahsediyorum.
Açıkçası bu kitabın bana kattığı şey; artık genç doktorlara onların psikolojilerine ve yaklaşımlarına bakarken farklı bir pencereden bakmayı düşündürdü.Okurken sıkılmayağınız bir çeviri olmuş.Kitaptan bir alıntı ile bu genç doktorun kitabına incelememi sonlandırıyorum.Keyifli okumalar diliyorum.:)
“Köyde muazzam bir deneyim kazanmak mümkün, diye düşünüyordum uykuya dalarken; ama okumak gerek, çok, daha çok okumak..."
Yılan ve Güvercin
Okudum bitti. Kitabı okuyalı baya baya uzun zaman oluyor ben ise yorumu anca yazabiliyorum. Fantastik tarzı kitapları çok az okuyorum, bu türe daha fazla ağırlık vermem gerekiyor. Kesinlikle şiddetle tavsiye ediyorum okuyun. Harika bir kitaptı. Henüz serinin devamını okumadım. İnşallah okuyacağım.
Cadı olan Lou ve Cadı avcısı olan Reid arasındaki olayları anlatıyor kitap. Reid ve Lou bir şekilde yan yana geldiler ve evlenmek zorunda kaldılar. Tabi Reid kızımızın cadı olduğundan habersiz. Lou hem cadılardan hem de cadı avcılarından kaçmak zorundadır. İkili arasındaki o atışmalar çok tatlıydı. Okurken baya zevk aldım. Taban tabana zırt iki karakter... Eeee ne demişler zıt kutuplar birbirini çeker. Çok doğru demişler. Bu ikili birbirine aşık olur. Ateş ve barut hiç yana olur mu?
Her iki karakteri de sevdim lakin Reid'bir tık daha çok sevdim. Evett diyorum ki okuyun da konuşalım canlarım. Kimler okudu bakalım.
