Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

1917 Öncesi ve Sonrası

Edward Hallett Carr

1917 Öncesi ve Sonrası Gönderileri

1917 Öncesi ve Sonrası kitaplarını, 1917 Öncesi ve Sonrası sözleri ve alıntılarını, 1917 Öncesi ve Sonrası yazarlarını, 1917 Öncesi ve Sonrası yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Devrim gerçekten de Doğu Avrupa'ya yayıldı fakat askeri zaferle bir "yukarıdan devrim" olarak zorla dayatılmış haliyle.
Sayfa 199Kitabı okudu
Nitekim Bolşevizmin zaferleri ile Troçki'nin bireysel galibiyetlerinin çoğu silah gücüyle kazanılmadı. Maddi kaynaklar ve silahlanma konusunda diğer taraf her zaman için daha şanslıydı; devrimin başarısı gücünü, görünüşte karşı konulamayacak bu üstün taraf karşısında kurmasından kaynaklanıyordu.
Sayfa 173Kitabı okudu
Reklam
Sovyet iktidarının temsilcileri orta halli köylüler için her türlü birlik ve tarımsal komünü teşvik ederken böyle kurumların inşasında en ufak bir zorlamaya izin verilmemelidir... Köylüleri komünlere bağlamak amacıyla sırf doğrudan değil, dolaylı yolla olsa bile zor kullanma teşebbüsün de bulunan Sovyet iktidarı temsilcileri yaptıklanndan sorumlu tutulup kırsal kesimdeki görevlerinden alınmalıdır.
Sayfa 118Kitabı okudu
Marx Kapital'in üçüncü cildinde "çok sayıdaki bireyin işbirliğiyle oluşan emeğin tamamının bu süreci ayarlayıp birleştirecek hakim bir iradeye ihtiyaç duymasının kaçınılmaz olduğunu" belirtti. Engels, Saint Simon'un ünlü deyişini tekrarlayarak "şeylerin yönetimini" "üretim sürecinin idaresi" ile özdeşleştirdi. Başka yerlerde de toplumun "üretim güçlerini açıkça ve doğrudan ele almasından" söz etti. 1874'te orijinal olarak İtalyanca yayımlanıp, Almanca'ya 1913 yılına kadar çevrilmeyen bir makalede üretim süreçlerinin giderek karmaşıklaşan yapısını gözden geçirip şu sonuca vardı: "Büyük bir fabrikanın otomatik makineleri , emekçilerin işverenleri olan küçük kapitalistlerden çok daha despotça... Geniş-çaplı sanayideki otoriteyi lağv etmeyi istemek sanayinin kendisini ortadan kaldırmayı istemek demek." Lenin bu pasajı Devlet ve Devrim'de, yani tam da devletin çürüyüp gitmesi öğretisini duydurduğu eserinde alıntıladı.
Lenin sosyalizmin gerçek doğasıyla uyuşmayan katı disiplin ve şiddet yöntemleri dayatarak çoğunluğun değil azınlığın diktatörlügünü sağlamıştı.
Bizim işimiz, baskı ve zulüm altındaki nice insana umut vermek ve zalimler azınlığına korku salmaktır. İlkini yapar ve çoğunluğa umut aşılarsak, azınlıkta kalanlar onların umudundan haliyle kor kacaktır. Esasen onları hiç korkutmak istemeyiz; zira derdimiz yoksulların intikamı değil, mutluluğudur. Hakikaten, yoksulların çektiği binlerce yıllık çilenin intikamı nasıl alınabilir ki?
Reklam
Batı yerine Sovyetler Birliği'nden yardım almak başlangıçta daha zararsız ve daha tehlikesiz gözükmüştü. Fakat zamanla her hangi bir tarafa dayanan koşulsuz iktisadi bağımlılığın ulusal bağımsızlığa bir tehdit oluşturduğunun bilincine varıldı; Sovyet "kolonyalizmi" ya da "emperyalizmi"yle ilgili müstehzi sözler tamamen
Fransız devriminin ardından bireylerin birbirinin aynı olduğu önermesi milletlerin de birbirinin aynı olduğu önermesine taşındı. İnsan hakları eşitliğinin ulus hakları eşitliğini de kapsadığı varsayıldı ve milletlerin bağımsız kalması da en az insanların kurtuluşu denli hayati ve heyecan verici bir hedef haline geldi.
"Ancak alt tabakadakiler (nizy)' eskiye katlanmaya razı gelmeyip, 'üst tabakadakiler (verkhi)' eski yöntemlerle devam ederneyecek hale gelince devrim zafere ulaşır. Diger bir deyişle, bu gerçeği şöyle ifade edebiliriz: Hem sömürülenleri hem de söm renleri etkileyecek ulusal çapta bir genel bunalım yaşanmaksızın devrimin gerçekleşmesi imkansızdır."
Lenin Ne Yapmalı?'da şöyle yazmıştı: "Devrimcilerden oluşan güçlü bir örgütün liderliği olmaksızın proletaryanın kendiliğinden gerçekleşecek mücadelesi, hakiki bir 'sınıf mücadelesi' haline gelmeyecektir.
Reklam
Teknolojideki ve iktisadi örgütlenmedeki gelişmeden ötürü doğruluğu tekrar kabul edilen siyasi eylemin iktisadı yönetip idare etme gerekliliği Marksist öretideki bir vurgu değişikliginde yansımasını bulmuştu. Marx'ın iktisadın siyasete üstün geldiğine dair 19. yüzyıldan kalma inancı, ölümünden sonra Engels'in alt yapı ve üstyapı arasındaki karşılıklı etkileşimle ilgili söylediği ünlü sözlerle ihtiyatlı bir biçimde kısıtlanmıştı. Bu değişim Rusya'nın koşullarına tam olarak uyuyordu. Yüzyılın başında ortodoks Rus Sosyal-Demokratlar ile işçilerin iktisadi taleplerine öncelik vermek isteyen iktisatçılar arasındaki anlaşmazlık erken dönem Bolşevik düşüncesini şekillendirip etkiledi ve Lenin'i Ne Yapmalı?'da ve diğer eserlerinde siyasi eylemin öncelikli gerekliliğinin altını çizmeye teşvik etti.
Leninizm de erken dönem Marx'a bir dönüş olarak nitelendirilebilir .
Rus devrimi tarihte bilinçli olarak hazırlanıp gerçekleştirilen ilk büyük devrimdi. İngiliz devrimi ismini, kendisini gerçekleştiren İngiliz siyasetçilerden değil, ex post Jacto (olaydan sonra) hakkında teoriler kuran aydınlardan aldı. Fransız devrimini gerçekleştirenler bir devrim yapmak amacında değildi; Aydınlanma da kasıtlı bir devrim hareketi değildi. Kendilerini devrimci ilan edenler ancak devrim başladıktan sonra ortaya çıkıyorlardı.
Rus devriminin yüzü hem geriye hem de ileriye dönüktü. Rusya'nın, kendine özgü tarihi durumu yüzünden, hem Batı'nın 19. yüzyıldaki başarılarına yetişmeye ihtiyacı vardı, hem de onları geçebilme kapasitesine sahipti. Rusya hiçbir zaman tam olarak 19. yüzyıla ait olmadı; 19. yüzyılın büyük Rus edebiyatı yalnızca Çarlığa degil, Batı
öyle ki Rus devriminin tarihî önemini gözönünde bulunduracak olursak Marksist ya da Marksizm öncesi devrimci bir gelenek ile neo-Marksist ya da Marksizm sonrası devrimci bir ortamın karşılıklı etkileşimini görürüz.
18 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.