Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

A Brief History of Neoliberalism

David Harvey

A Brief History of Neoliberalism Sözleri ve Alıntıları

A Brief History of Neoliberalism sözleri ve alıntılarını, A Brief History of Neoliberalism kitap alıntılarını, A Brief History of Neoliberalism en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Irak ile önalıcı bir savaşa girme bahanelerinin hepsi boşa çıkınca, Bush Irak'a bahşedilecek özgürlüğün savaş için kendi başına yeterli bir gerekçe olduğu fikrine sarıldı. Iraklılar özgürdü ve gerçekte önemli olan tek şey buydu. Peki burada tahayyül edilen ne tür bir “özgürlük"? Zira kültür eleştirmeni Matthew Arnold'ın uzun zaman önce nezaketle ifade ettiği gibi, “özgürlük binmesi çok hoş bir attır; tabii, eğer o atı bir yere sürüyorsan." Peki, Irak halkının kendilerine silah zoruyla verilen özgürlük atını nereye sürmesi beklenmektedir?
Sayfa 14
Eşitsiz neoliberalleşmenin bu karmaşık tarihi içindeki tek de­ğişmez gerçek, bütün dünyada toplumsal eşitsizliği artırma ve toplumun en yoksul unsurlarını dondurucu kemer sıkma rüzgarları ve kasvetli bir artan marjinalleştirilme yazgısı karşısında savunmasız bırakma yö­nündeki evrensel eğilimdir.
Sayfa 127Kitabı okudu
Reklam
"Neoliberalizm; "gelir, boş zaman ve güvenliği artırılması gerekmeyenler"e hak ve hürriyetleri verip, geriye kalanlarımıza üç beş kırıntı bırakır. O halde nasıl oluyor da "geriye kalanlarımız" bu gidişata bu kadar kolay razı oluyor?"
"Toplumsal bir grubun kendi maddi, ekonomik ve sınıfsal çıkarlarına karşı kültürel, milliyetçi ve dini nedenlerle oy kullanmaya ikna edilmesi tarihte ne ilk, korkarım öyle görünüyor ki, ne de son."
Sayfa 58
özgürlük binmesi çok hoş bir attır; tabii, eğer o atı bir yere sürüyorsan.
Herhangi bir düşünme şeklini egemen hale getirmek için hem sezgilerimize, içgüdülerimize, değerlerimize ve arzularımıza, hem de içinde yaşadığımız toplumsal dünyanın barındırdığı olasılıklara hitap eden bir kavramsal aygıt geliştirmek gerekir. Bu kavramsal aygıt başarıya ulaşırsa sağduyumuza öyle yerleşir ki, olağan sayılır ve sorgulanmaz kabul edilir.
Sayfa 13 - Sel
Reklam
Tipik neoliberal devlet, bir çatışma durumunda işçi sınıfının kolektif hakları (ve yaşam kalitesi) ya da çevrenin kendini yenileme kapasitesinden değil, iş için iyi bir ortamdan yana çıkma eğiliminde olacaktır. İkinci yanlılık alanı ise bir çatışma durumunda neoliberal devletler tipik olarak finansal sistemin bütünlüğünü ve finans kurumlarının ödeme gücünü, halkların refahına ya da çevre kalitesine tercih ettiği için ortaya çıkıyor.
Sayfa 78
Serbest piyasa ve ticaretin birey hürriyetlerini garanti altına aldığı varsayımı neoliberal düşüncenin temel bir özelliği ve uzun zamandır ABD'nin dünyanın kalanına karşı tutumunu belirliyor.
Sayfa 15 - Sel
Neoliberalizm ile birlikte altın kaplı gettolarında rahat bir yaşam süren seçkinlere dünya gerçekten daha iyi bir yer haline gelmiş gibi görünüyor olmalı ancak Neoliberalizm gelir boş zaman ve güvenliği artırılması gerekmeyenlere hak ve hürriyetleri verip geriye kalanlarımıza üç beş kırıntı bırakır O halde nasıl oluyor da geriye kalanlarımız bu gidişatta bu kadar kolay razı oluyoruz
ABD bu işte yalnız değil: Britanya'da en yüksek gelir sahibi %l'lik ıi ulusal gelirden 1982'de aldığı %6,S'lik payı ikiye katlayarak %13'e çıkardı. Daha uzaklara baktığımızda ise, her yerde olağandışı servet ve güç yoğunlasmalarının ortaya çıktığını görüyoruz. 1990lardaki neoliberal "şok tedavisi"nden sonra Rusya'da küçük güçlü bir oligarşi ortaya çıktı. Serbest piyasa odaklı pratikleri be­mnseyen Çin'de gelir ve servet eşitsizliğinde olağanüstü bir patlama meydana geldi. Meksika'daki 1 992 sonrası özelleştirme dalgası, birkaç � (örneğin Carlos Slim) neredeyse bir gecede Fortune'un dün­ Ql en zenginleri listesine soktu. "Doğu Avrupa ve CIS [Bağımsız Dnietler Topluluğu] ülkeleri [...] toplumsal eşitsizlikte [...] tarihin en büyük artışlarından bazılarını kaydetti. OECD ülkeleri de 1980'ler­ .iı:n sonra eşitsizlikte büyük artışlar kaydettiler," bu arada "dünyanın m ungin ve en yoksul ülkelerinde yaşayan %5 arasındaki gelir far- 1: 1960'ta 30/1 iken, 1990'da 60/1, 1997'de 74/1 oldu."
Reklam
Neoliberalleşmeyi, uluslararası kapitalizmi yeniden örgütlemeyi amaçlayan bir teorik tasarımı hayata geçirmeye yönelik ütopik bir proje olarak ya da iktidarı ekonomi seçkinlerine iade edip, sermaye birikimi için gereken koşullan yeniden oluşturmaya yönelik siyasi bir proje olarak yorumlayabiliriz. Neoliberalleşme, küresel sermaye birikimini yeniden canlandırmada çok etkili olmadı; ama iktidarı bir ekonomi seçkinleri grubuna iade etmede ve (Rusya ve Çin gibi) bazı yerlerde de o seçkinleri yaratmada dikkate değer ölçü­ de başarılı oldu. Benim çıkardığım sonuç, neoliberal argümanın teori alanındaki ütopyacılığının, en başta, bu amaca ulaşmak için yapılan her şeyi haklı gösterme ve meşrulaştırma görevi gördüğüdür. Dahası, kanıtlar gösteriyor ki, seçkinlerin iktidarını kurma ya da sürdürme ihtiyacı neoliberal ilkelerle çatıştığında ilkeler ya terk edilmekte ya da tanınmaz hale gelecek kadar çarpıtılmaktadır. Bu söylenenler fıkir­ lerin bir tarihsel-coğrafi değişim kuvveti olabileceğini hiçbir şekilde reddetmiyor. Ama neoliberal fikirlerin gücü ile son otuz yıldır küresel kapitalizmin işleyişini dönüştüren fıili neoliberalleşme pratikleri ara­ sında yaratıcı bir gerilime işaret ediyor.
1960'larda sık sık kullanılan slogan General Motors için iyi olanın ABD için de iyi olduğuyken, 1990'lara gelindiğinde slogan değişmiş, bir şeyin Wall Street için iyi olması yeterli hale gelmişti.
Sayfa 41 - Sel
Neredeyse bütün ülkelerde savaş sonrası anlaşmanın koşullarından biri üst sınıfların ekonomik gücünün diz­ ginlenmesi ve ekonomi pastasından emeğe çok daha büyük bir pay verilmesiydi. Ama 1970'lerde büyüme yerle bir olunca, reel faiz oranları negatife düşüp, cüzi kar pay­ ve karlar norm haline gelince, işte o zaman her yerdeki üst sınıflar kendilerini tehdit altında hissettiler. ABD' de, nüfusun en zengin % l 'lik diliminin (gelirdeki payının aksine) servet üzerindeki kontrolü yirmin­ci yüzyıl boyunca fazla değişmeden devam etti. Ama 1970'lerde varlık değerlerinin (hisse, gayrimenkul, tasarruf) yerle bir olması sonucunda hızla baş aşağı düştü.Üst sınıflar siyasi ve ekonomik yok oluştan korunmak için kararlı bir şekilde hareket etmek zorundaydı.
Neoliberalleşmenin en başından beri bir sınıf iktidarı kurma projesi idi.1970'lerin sonunda neoliberal politikaların yürürlüğe konmasının ardından ABD'de en yüksek ge­lir sahibi %l'lik dilimin ulusal gelirdeki payı hızla yükseldi ve yüzyıl sonunda (İkinci Dünya Savaşı öncesi oranlara çok yakın olan) % 15e ulaştı. ABD'de en yüksek gelir sahibi %1'lik dilim 1978'de ulusal ge­ lirden aldığı %2'lik payı 1999'da %6'ya çıkarırken, 1970'te 1/30'dan biraz fazla olan ortalama işçi maaşı/CEO maaşı oranı, 2000'de yakla­ şık 1/500 oldu Neredeyse hiç şüphe yok, Bush yö­netiminin vergi reformlarının artık etkisini göstermesiyle toplumun üst basamaklarındaki gelir ve servet yoğunlaşması hızla devam ediyor; çünkü ücretler ve maaş üzerindeki vergiler korunurken (bir servet vergisi olan) emlak vergisi aşamalı olarak kaldırılıp, sermaye ve yatı­ rım kazançları üzerindeki vergi düşürülüyor.1
Yöneten sınıflar iktidarlarından nadiren gönüllü olarak vazgeçerler, hatta hiç vazgeçmezler.
Sayfa 7 - Sel
53 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.