Ağıt: Ölenin iyi niteliklerini, ölümünden duyulan acıyı dile getiren söz veya ezgi. Tam olarak böyle diyor ağıtın anlamı için Türk Dil Kurumu. 'Ağıt' sözcüğünün ağzımızdan çıktığı anda yüreğimizde hissettirdiğini de verebilse keşke bazı tanımlamalar.
"Yazmasaydım, ölecektim, yazdım.
Bu kitap benim unutamamam olsun." demiş sevgili Sepin İnceer kitabın başındaki Teşekkür bölümünde. Duyguların evrenselliği kaçınılmaz bir gerçek fakat her bireyde yansıyan hali biricik. Herkesin mutluluğu başka güzel, herkesin acısı başka derinliklerde, herkesin özgürlüğü farklı bir noktada sınırlı, herkesin öfkesi, neşesi, hazzı farklı farklı. Ağıtların Tanrısı öyle bir ağıt ki her bir anını yaşatıyor okurken, öyle bireysel ama öyle evrensel.
Eşi Okan'ın vefatı üzerine hislerini, düşüncelerini ve daha öncesinde yazdığı yazıları okuyoruz Ağıtların Tanrısı'nda. Biz onun hislerine ortak olurken kitabı bir kenara bırakıp kendi yasımızı düşünüyoruz. Okurken sık sık nefes alma molası verip tekrar devam etmek gerekiyor. Sayfalar ilerledikçe 'ülkenin çocukları'na da selam vermeyi unutmuyor İnceer ve düşünme süresi artıyor okurken.
Kalemi ile tanıştığım için mutluyum. Yasını paylaştığı ve yazdıklarıyla okurları olarak kendimizle yüzleşmemizi sağladığı için. Okumanızı isterim, gönülden tavsiyedir.