Ulus Yeni Türkiye Üzerine Tezler

AKP, Cemaat, Sünni - Ulus

Fatih Yaşlı

AKP, Cemaat, Sünni - Ulus Sözleri ve Alıntıları

AKP, Cemaat, Sünni - Ulus sözleri ve alıntılarını, AKP, Cemaat, Sünni - Ulus kitap alıntılarını, AKP, Cemaat, Sünni - Ulus en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
AKP, açıkça neoliberal ekonomi modelini savunan, ona uygun politikalar geliştiren, bu anlamıyla da 24 Ocak Kararları'nın ve 12 Eylül Darbesi'nin devamı olan bir partidir.
1923, egemenliği saraydan ve dolayısıyla gökyüzünden alıp millete/ulusa verir, yani yeryüzüne indirir.
Reklam
AKP, sınıfsal düzlemde bakıldığında nihai ölçekte Türkiye kapitalizminin temel direğini oluşturan büyük burjuvazinin çıkarlarını temsil etmekle birlikte büyük burjuvaziye taşeronlaşma aracılığıyla ürün tedarik eden ve aynı zamanda küresel sermaye için de üretimde bulunan İslami burjuvazinin partisidir. Tam da bu nedenle, AKP rejiminde, iktisadi yaşamın neoliberal ilkeler doğrultusunda belirlenmesine paralel olarak, neoliberalizmin yoksullaştırıcı etkileri ve aynı zamanda güvencesiz çalıştırma, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma gibi politikalar İslam'ın tevekkül anlayışı ve aynı zamanda, hayırseverlik mekanizmaları üzerinden hafifletilmeye çalışılmaktadır.
AKP’nin, “demokratikleşme” adı altında rejimi dönüştürme projesinin esas aracı olarak kullandığı siyasi davaların söylemini “derin devletle hesaplaşma” üzerine oturtması bu açıdan şaşırtıcı değildir. Geçmişten bugüne devlet, neredeyse toplumun bütün kesimlerine karşı defalarca “rutin”in dışına çıktığı için, şimdi birer tertip olduğunu bizzat en yetkili ağızlardan duyduğumuz söz konusu davalarda kulanılan, “derin devletin tasfiyesi ve devletin arındırılması” söylemi davaların toplumsal meşruiyetini de beraberinde getirmiştir. AKP aslında Birinci Cumhuriyet rejimini ve onun devlet içerisindeki kadrolarını tasfiye ederken, rejimin 90’lardaki çürümüşlüğünü lehine çevirmeyi becermiş ve muhafazakâr otoriter rejimin inşasını demokratikleşme diye sunmayı ve meşrulaştırmayı başarmıştır.
Sayfa 153Kitabı okudu
1997’de, 28 Şubat süreciyle Refah Partisi ile Doğru Yol Partisi’nin kurduğu koalisyon hükümetinin devrilmesi, izleyen yıllarda ise İBDA-C lideri Salih Mirzabeyoğlu’nun yakalanması ve Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu’nun öldürülerek silahlı İslami akımların tasfiye edilmesi, imamhatiplerin ortaokul kısımlarının kapatılması, İslami sermayeye belirli ölçülerde yapılan baskılar, tarikatların eylem alanlarının sınırlandırılması ve nihayetinde ise Milli Görüş hareketinin ikiye bölünerek AKP’nin kurulmasına giden yolun açılması, düzenin siyasal İslam’a vermiş olduğu bir yanıt olarak karşımıza çıkmaktadır.
12 Eylül’le bugün arasındaki ilişkiye bakılırken, bir tesadüf ya da bir tekerrürden değil de, bir süreklilik ilişkisinden bahsetmek, olan biteni anlayabilmek açısından çok daha anlamlı görünmektedir. Bu ise, 12 Eylül’e, basitçe, Türkiye solunu siyasal denklemin dışına çıkaran ve siyasal İslam’ın önünü açan bir darbe olarak bakmanın ötesine geçmeyi gerektirmektedir. Aynı zamanda AKP’nin 12 Eylül’ün bir ürünü olduğu yönündeki tespitin de ötesine geçmek ve cuntacıların inşa etmek istedikleri rejimle, AKP’ninki arasındaki örtüşmeye odaklanmak gerekmektedir. Çünkü 80’lerde ANAP ve 2000’lerde AKP, Eylülist rejimi inşa eden/etmesi murat edilen partiler olarak karşımıza çıkmaktadırlar.
Reklam
Geri16
69 öğeden 61 ile 69 arasındakiler gösteriliyor.