"Korkuyorum anne."
"Korkma. Korkacak bir şey yok. Niye korkuyorsun ki ?"
" Kör kalırsam ? "
"Ellerin var. Görmesen de dokunabilirsin. Dokunarak her şeyi anlayabilirsin. Biliyorsun değil mi ?
Elleri terliyordu. Elleri terleyen bir erkekten daha iğrenç bir varlık olabilir miydi şu yeryüzünde ? Bir an önce uzaklaşmalıydı buradan, bir an önce kalkıp gitmeliydi...
İşte o noktada unutmanın, hatırlamanın, geçmişin ve geleceğin hiç önemli olmadığının, sadece o anda bulunmuş olmanın, hiç acı çekmeden bir an içinde varolabilmenin ne kadar yüce bir imtiyaz olduğunu anladı.
Güldane uzun uzun Halil' e baktı. Halil o anda bu kızın aklından neler geçtiğini bilmek için ne kadar çok şey verebileceğini düşündü. İfadesi öyle güçlü, öyle talepkâr, öyle keskindi ki Halil ondan yana bakmaktan korktu.
Hafızasını doldurmak, dehlizlerde kaybolmuş anılarını geri çağırmak istiyordu. Aslında geçmişi umurunda değildi, kişisel tarihinde hatırlamak isteyeceği çok az iyi anı olduğunu aklıyla bilmese de kalbinde hissediyordu.