Albay, İran’da bir ailenin siyasetin çarkları arasında öğütülüp, her bir ferdinin un ufak olmasının hikâyesi. Roman, 1983 yılında bir gece, Şah’ın ordusundayken görevine son verilmiş eski bir albayın kapısına polislerin gelmesiyle başlıyor. Aslında albayın işkence gördükten sonra infaz edilen genç kızının cenazesini defnetmeye götürülmesiyle
İnsanın hayatında kaçamayacağı yaşamak zorunda olduğu bazı geceler olduğuna inanıyorum, uğursuzlukların üstüste geldiği. Uykusuz bir şekilde hastane karakol mezarlık dolaşıldığı o geceler. Bu kitap tam böyle bir geceyi anlatıyor, albayın hayatı artık öyle bir noktaya gelmişki çoğu insanı yerle bir edecek bu gece albayın beklediği olaylar gibi ilerliyor bu da okuyucuyu derinden etkiliyor. Çoğu iran eserinde olduğu gibi bu kitapta da estetiğe ve sanata verilen önemi görebiliriz.