Tarihî geçmişi oldukça eski ve binlerce yıldan beri Türk boylarının at koşturduğu Altaylardan Kafkaslara uzanan saha, İskitler/Sakalar devrinden itibaren tarihin ehemmiyet alanına giren bölgelerin başında gelmiştir. Hz. Nuh’un oğlu Yafes’ten türediğine inanılan, beyaz ırka mensup olan ve Europid denilen grubun Turanîd tipindeki breakisefal atlı-savaşçı Türk soyunun anavatanı da bu coğrafyada yer almıştır.
Altay Dağları’nın kuzeyi ile Sayan Dağları’nın güneybatısı arasındaki bölge, Baykal Gölü’nün güney-batısına düşen Yenisey-Orkun sahası yani Kutsal Ötüken toprakları Türklerin ilk tarih sahnesine çıktıkları saha olmuştur. Nitekim en aşağı 5-6 bin yıl öncesine dayanan varoluştan itibaren tarihin belirleyici başaktörü olan Türkler, Altaylardan Kafkaslara ulaşan alanda Hun, Göktürk, Uygur başta olmak üzere birbirini tamamlayan birçok devlet vücuda getirmişlerdir.
Özellikle kalbgâh olan Türkistan coğrafyası; Türklere sadece vatan vazifesi yapmamış, hayat tarzından karakteristik yapısına kadar birçok noktada yabana atılmayacak derecede Türk insanına etki etmiştir. Üzerinde yaşanılanlar destanlara, efsanelere, hikâyelere, kitabelere ilham kaynağı olmuştur.
