En Beğenilen Amerikan Mektupları / Düşünen Adam Aranızda Gönderileri
En Beğenilen Amerikan Mektupları / Düşünen Adam Aranızda kitaplarını, en beğenilen Amerikan Mektupları / Düşünen Adam Aranızda sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Amerikan Mektupları / Düşünen Adam Aranızda yazarlarını, en beğenilen Amerikan Mektupları / Düşünen Adam Aranızda yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Topçu'nun 12 mektubu Amerikadaki arkadaşı Cimi'ye yazdığı birinci bölümden oluşurken. Düşünen Adam Aramızda başlığıyla da 4 yazısıda ikinci bölümü oluşturmaktadır. Ocak 1948-Şubat 1949 tarihleri arasında İstanbul'un içinde bulunduğu toplumsal durumdan mektuplarla bahseder.
Dostum Cim, Aziz Dostum, diye başlayan Amerikan Mektuplarında; Topçu gözlemlediklerini, kaniksayamadiklarini yazar. Bir çıkmaz yolun, yeni bir günün doğmasını bekler gibi değişim kıvılcımlarını ara memleketin köşe bacaklarında. Mektupların karşılığının gelip gelmediğini bilmediğimiz, hatta Cim'in kim olduğunu bilmediğimiz bu mektuplar, Topçu'nun birey - toplum ilişkisinin dünyasını görmekteyiz.
Batı âleminde ne görürlerse, ruhlarına danışmadan hayat sahasına çekiyorlar ve bunu ilerleyiş sanıyorlar. Meselâ bütün bir şehir, iradesini piyangoya satıyor ve buna ''millî'' vasfını veriyorlar. Halbuki millet irade ile kurulmuştu!
Merhaba arkadaşlar;
Nurettin Topçu'nun iki bölümden oluşan bu kitabının; ''Amerikan Mektupları'' başlığını taşıyan birinci kısmı Ocak 1948-Şubat 1949 tarihleri arasında Hareket Dergisi'nde, aynı başlıkla yayınlanan 12 imzasız mektup-yazıdan oluşmaktadır. Mektuplar, üç yıl evvel İstanbul'a gelmiş bir Amerikalının (ki İstanbul'a, insaniyete, dine bu
Siz ilmi tersinden almışsınız, aklınızı da tersine kullanıyorsunuz. İşte misalleri:
Avrupa'da küçük çocuğu yetiştirirken, bir kapıyı açmasını öğretmekle başlıyorlar. Sonra âlim yetiştiriyorlar. Siz beşikte iken oğlum büyük adam olacak diye büyük adamlıktan başlıyor ve az sonra (oynasın diye başınızdan savmak için) sokak kapısından dışarı atıyorsunuz. Onlar da işte böyle büyük adamlıktan başlıyor, tımarhane veya içki sofralarında bitiriyorlar.
“Evet, var kuvvetleriyle Avrupa’yı taklit etmişler. öyle ki kendi varlıklarına veda ettikten sonra Avrupa’nın gerçek bünyesiyle de araları dehşetle açılmış. şimdi onlar ne kendileridir, ne de Avrupalıdırlar.”
Osmanoğullarının cihana adaletleriyle birlikte haşmet ve iktidarlarını ulaştıran İslamiyet, hilekârlıkla dilenciliğin vasıtası haline gelmiş.
Her camide sahipsiz kalan kürsülere sıçrayan hoca efendiler halka türlü cennetler vaad edip, efendilerinin ömr-ü şahanesine dualar edip para koparmaya çalışıyorlar!