Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

1. Dünya Savaşında Türk Esirleri

Ana Ben Ölmedim

Cemalettin Taşkıran

Ana Ben Ölmedim Gönderileri

Ana Ben Ölmedim kitaplarını, Ana Ben Ölmedim sözleri ve alıntılarını, Ana Ben Ölmedim yazarlarını, Ana Ben Ölmedim yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
pdf kitap (benim, senin, onun, bizim, sizin, onlar için..)
son zamanlarda ağırlıklı olarak yaptığım tarih konulu okumalara ara verip bir süreliğine farklı türlerde kitaplar okuyayım dedim, bu amaçla okumayı düşündüğüm kitapların pdf versiyonlarını telefonuma yüklemeye çalıştığımda 'yetersiz hafıza' şeklinde uyarı verdi.. ben de okumayı düşündüğüm kitapların pdflerinin yarısının telefonda
440 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
Öncelikle kitabın ilk kısmında Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşında yer aldığı cepheler özet şeklinde gayet güzel anlatılmış. Aslında kitabın başlığını ilk gördüğümde esirlerin bireysel olarak hayatlarından anekdotlarla karşılaşacağımı, ailelerine yazdıkları mektuplardan sık sık örnekler göreceğimi sanmıştım. Ancak akademik bir eser olduğu için doğal olarak durum pek beklediğim gibi olmadı. Yok denilecek kadar az sayıda esir mektubu örneği vardı. Belki de özel mektupların yayınlanmasında bir sıkıntı olabileceği için bu şekilde olmuştur bilemiyorum. Bunun dışında İngiltere, Rusya, Fransa, Romanya ve İtalya gibi devletler tarafından kurulan Osmanlı esir kamplarının herbiri hakkında tek tek bilgilendirme yapılmış. Kapmların kuruluş tarihi, konumu, kaç esirin bulunduğu, yaşam standartları vesaire hakkında detaylı bilgi verilmiş ama her esir kampı için bu bilgiler tekrar tekrar geçince biraz sıkıcı olabiliyor. Kitapta en çok hoşuma giden ve beni şaşırtan kısım ise Rusya’daki Türk esirleri kurtararak İstanbul’a getirmeye çalışan Japon Heymeymoro gemisi oldu. Ancak maalesef gemideki Türk esirlerin Türk-Yunan savaşı nedeniyle başına gelmeyen kalmamış…
Ana Ben Ölmedim
Ana Ben ÖlmedimCemalettin Taşkıran · İş Bankası Kültür Yayınları · 201539 okunma
Reklam
440 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Onlarca yıl, içine sürüklendiğimiz 1. Dünya Savaşı’nı, Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasını, binbir zorlukla sürdürülen kurtuluş mücadelemizi okuduk okullarda… Çanakkale’de yiten bir nesile, Sarıkamış dağlarında daha düşmanla karşılaşamadan donarak ölen vatan evlatlarına, ayağında çarık, üstünde paramparça olmuş kıyafetlerle İstiklal Savaşı’nda
Ana Ben Ölmedim
Ana Ben ÖlmedimCemalettin Taşkıran · İş Bankası Kültür Yayınları · 201539 okunma
Hepsine rahmet dileriz...
"Esirlerimiz yurda dönüşleriyle ilgili iki büyük sıkıntı yaşamışlardır. Bunlardan birincisi dönüş yolunda ve dönüş sırasında çekilen sıkıntılardır. Özellikle Birmanya, Sibirya, Hindistan gibi çok uzak yerlerden getirilen esirlerimiz, uzun gemi yolculuklarında önemli sıkıntılar yaşamışlardır. Ama asıl sıkıntının, özellikle bazı esirlerimiz için, döndükten sonra yaşandığı görülmüştür. Bir kısmı ailelerini bulamamış, bir kısmı varlığını ve yaşadığını ispat etmek zorunda kalmıştır. Esir olduğunu ve esaretten döndüğünü ispatlamak bile, dönen esirlerimize düşmüştür. Çok uzun yıllar, bin bir zorlukla esaret hayatına katlanan ve ülkesine döneceği günün umuduyla yaşayan esirlerimizin çoğuna, vatanlarında, kendi arkadaşları, kendi vatandaşları ve bazı silah arkadaşları, ne yazık ki çok ağır ve çok yaralayıcı ithamlarda bulunmuşlardır. Oysa, dönen esirlerimizin bir kısmı, vatan savunması için tekrar silahı eline almış ve ülkesini işgal edenlere karşı silahlı mücadeleye girmiştir. Bunların arasında yaralananlar vardır, şehit olanlar vardır, tekrar esarete düşenler vardır... Biz bu çalışmamızla vatan savunması sırasında esarete düşen esirlerimize vefa borcumuzu kısmen ödemeye çalıştık. Hepsine rahmet dileriz."
Sayfa 355Kitabı okudu
Sayısını bile bilemediğimiz kahramanlar
"Birinci Dünya Savaşı’ndaki Türk esirleriyle ilgili çalışmamızda dikkatimizi çeken önemli konulardan biri, esirlerimizin sayısı oldu. Çalışmamızın sonunda, esirlerimizin sayısının tahmin edilenlerin çok çok üstünde olduğunu saptadık. Genellikle 100.000 dolayında yuvarlak rakamlarla ifade edilen esirlerimizin sayısının, gerçekte bunun iki katından fazla olduğu görüldü. Ancak o tarihlerde Osmanlı Devleti sona erdiği ve Türkiye Cumhuriyeti de henüz oluşmadığından, sağlam arşiv kayıtlarına ulaşılamadı. Dolayısıyla esirlerimizin sayısını kesin olarak belirlememiz mümkün olmadı. Esirlerimizin yaklaşık 202.000 dolayında olduğunu söyleyebiliyoruz."
Sayfa 349Kitabı okudu
Evladına sahip çıkmamak
"İstanbul hükümetinin esirlere Almanya ve Avusturya-Macaristan kadar yardım edememesinin bir nedeni ekonomikti. Savaş süresince Osmanlı hükümeti mali yönden kısıtlıydı; savaş gücü Alman mali yardımına bağımlıydı. Bu yüzden ülke var olma savaşı verirken esirlere yüksek bir öncelik verilmiyordu. Hilal-i Ahmer, mali yönden diğer ülkelerin Kızılhaç kuruluşları kadar güçlü değildi. Geri dönen ya da kaçan savaş esirleri, dönüşlerinde yetkililerin kendilerine karşı ilgisiz kaldığını görmüşlerdir. Bazıları esir olduklarını kanıtlamak zorunda kalmışlardır. Diğerlerine soğuk davranılmış ve bunlar gerekli düzenlemeler yapılana kadar parasız beklemek zorunda kalmışlardır. Osmanlı yetkililerin bu davranışı Birinci Dünya Savaşı’na özgü bir olgu değildir. Balkan Savaşı’ndan dönenlerin de benzer bir durumla karşılaştığını biliyoruz."
Sayfa 323Kitabı okudu
Reklam
"Rusya’da savaş esiri olarak bulunanlardan bazıları modern Türkiye’de önemli mevkilere gelmişlerdir. Örneğin savaşta İngilizlere esir düşen Cemal Gürsel ve Cevdet Sunay, sonradan sırasıyla Türkiye’nin 4. ve 5. cumhurbaşkanları olmuşlardır."
Sayfa 319Kitabı okudu
Rusya'daki sefalet
"1915 kışında Sibirya’nın Priamur bölgesine gönderilen 800 Osmanlı esirinden sadece 200’ü kampa ulaşmış, diğerleri soğuktan ve izdihamdan ölmüştür. Aynı kış içinde Samara’ya kapıları ve pencereleri tahtayla kapatılmış iki tepluşki (vagon) gelmiştir. Boş bir hatta çekilen bu vagonlarda yiyecek ve malzeme olduğu sanılmıştır. Günler sonra Rus askerler, tepluşkileri açtıklarında, içinde 68 Osmanlı esiri olduğunu ve bunlardan sadece sekizinin yaşadığını görmüşlerdir."
Sayfa 312Kitabı okudu
İngiliz Kamp Komutanı'ndan
"Burada (Malta’da), hemen hemen dünyanın bütün milletlerine mensup insanlar var... Hepsi de aynı şekil ve usuller içinde hayatlarını sürdürüyorlar, insanların ferdi ve toplu özelliklerini ancak böyle felaket günlerinde anlamak mümkündür. Malta’nın bir esirler kampı haline getirildiği ilk günden beri burada komutan mevkiindeyim. Hemen hemen bütün dünya milletlerine mensup olan insanlarla temas ettim. Elimi vicdanıma koyarak ve aklımı hakem yaparak diyorum ki, siz Türkler, bu milletler arasında vakar, tahammül, disipline riayet, ferdi gurur, milli onur itibarıyla bammbaşka insanlarsınız. Yine affınıza sığınarak diyeceğim ki, bu duygulara ve hasletlere daha çok sahip olanlar da, çoğu okumamış olan köylülerinizdir. Anlıyorum ki, başka milletlerde genel olarak ilim ve irfandan; kültür ve sanattan edinilen bu meziyetler, sizde milli ve ırki olan birer Allah vergisidir. Aman bunlara dikkat ediniz...”
Sayfa 245Kitabı okudu
Malta adasında esir kampı açılmasının sebebini Churchill'den duyalım :
"Kendileriyle harp sahasında mücadele ettiğimiz insanlardan elimize geçen ve şahıslarına değer verdiklerimizin, donanmamızın daimi kontrolü altında olan bir yerde toplanması şarttı. Müstahkem özelliği, İngiliz donanması için daimi üs olması itibarıyla, iki yer üzerinde karar verilmek icap ederdi. Cebelitarık ve Malta. Ben şahsen Malta fikrindeydim. Başbakan Mr. Lloyd George da benim görüşümü tasvip edince, Malta kararlaştırıldı..."
Sayfa 238Kitabı okudu
Reklam
"Birinci Dünya Savaşı sırasında düşman eline düşen Türk askerlerinin geri dönüşleri Milli Mücadele dönemine rastladığından, hep Yunanistan’ın engellemeleriyle karşılaşılmıştır. Yunanistan, İngiltere’ye değişik zamanlarda müracaat ederek İngiltere’nin elinde ve farklı esir kamplarında tutulan Türk askerlerinin serbest bırakılmamasını, aksi takdirde söz konusu Türk askerlerinin Anadolu’ya geçip tekrar cepheye dönerek Mustafa Kemal’in yanında Milli Mücadele’ye katılacaklarını belirtmiştir."
Sayfa 233Kitabı okudu
Mısır'daki kamplarda kör edilen Türk askerleri
"Biz, İngilizlerin, hemen hemen bütün kamplardaki esirlere iyi davrandıkları ve iyi baktıkları kanaatindeyiz. Dönen esirlerimizin çoğunun ifadesi bu yöndedir. Ancak, kasten olmasa bile, yanlış tedavi sonucu körlüğe yol açılmış olabileceğini, öte yandan bazı Ermeni doktorların -o dönemin duyguları içinde, kin ve intikam düşüncesiyle hareket ederek- esirlerimizin bazılarına bu tür bir muameleyi yapmış olabileceklerini de göz ardı etmiyoruz."
Sayfa 221Kitabı okudu
"Pellegra" ya da B Vitamini (Niacin) eksikliği
"İşte Ağustos'un o müthiş sıcaklarında, Mısır gibi son derece har (sıcak) bir muhitte kokmuş bargir (at) eti yemek mecburiyetinde kalmış olan zavallı askerlerimizin birçokları, bu yüzden dizanteriye ve birtakımları da bir nevi uyuza benzer ve İngiliz tabipleri tarafından ‘pellagra’ denilen müthiş bir illete duçar olarak telef olup gitmişler­dir."
Sayfa 214Kitabı okudu
"Kızılhaç kayıtlarında dikkati çeken hususlardan biri de, Kızılhaç heyetinin ziyareti sırasında her iki hastanede tedavi gören hastalar arasında ishal ve yaralanmalardan sonra, ikinci önemli sırayı zihinsel ve sinirsel hastalıkların almasıdır. Bu da bize, fiziki durumları iyi bile olsa, Türk esirlerin moral durumlarının iyi olmadığını göstermektedir. Altı aydan fazla bir süre esir kamplarında kalanlarda görülen ve “dikenli tel hastalığı” veya “tel örgü hastalığı” denilen psikolojik rahatsızlık, Thatmyo esir kampında kalanları da etkilemiştir. Bu hastalık kolayca heyecanlanma, çok çabuk kızma, alıngan olma, içe dönüklük gibi davranışlarla kendini göstermektedir."
Sayfa 156Kitabı okudu
futbol
"Futbol konusunda, kamp esirlerinden olan Mülazım (Teğmen) Gani Efendi, bir hatırasını şöyle anlatıyor: "İngilizler bize maç teklif ettiler. Bari şu İngilizleri burada yenelim dedik... Ama ilk üç maçı kaybettik. Sonraları topun sadece tepilmeyeceğini, paslaşıp yardımlaşarak kaleye havale edilmesi gerektiğini anladık..."
Sayfa 153Kitabı okudu
56 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.