Mısır denince insanın aklına, ehramları ve mumyalarıyla büyük bir mezarlık gelir. Oysa anadolu denince hemen, oyun ve müzik için yapılmış tiyatro ve stadyumlar gelir.
Ağaç sevgisi o denli yeğindi ki, ozanlara taç diye defne dalından, yengi kazanmış atletlere ise zeytin dalından çelenkler takılırdı.