Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.31
Anadolu Yakası
Mustafa KutluEn Yeni Anadolu Yakası Yorumları ve İncelemeleri
En Yeni Anadolu Yakası sözleri ve alıntılarını, en yeni Anadolu Yakası kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Puan
8.410 üzerinden
Anadolu Yakası Kitap İncelemesi
Anadolu Yakası nehir söyleyişi tarzında yazılan 205 sayfalık bir romandır.Bu kitabı sayın hocam tarafından tanıdım öncelikle kitabın kapağı Bursa'nın tarihi yeri Koza Han.Herhalde yazarımız Osmanlı'ya atıf yapacak olacak ki Bursa'yı seçmiş.Neysw kitabımıza gelelim kitabımızın asıl konusu gazeteci Erol'un televizyoncu Muzo Gönül ün hayat hikayesini dinlemesi ve yazıya geçirmesi ama kitabın konusunu bu kadar kısaltmak da yazara ve o döneme haksızlık olur.O dönemden kastım 1960lardan taa 2000'e kadar zamanki siyasi olaylara sosyal değişimlere değin Türkiye'nin yaşadığı değişimleri Muzo Gönül'ün hayat hikayesiyle adeta tarihe bir ışık tutuyor yazarımız.Televizyoncu olan Muzo Gönül'ün televizyon ve sinema tiyatro metaforu üzerinden eleştireleri üzerinden Türkiye'nin siyasi ahlaki gibi bir çok yönden değişimini ele alır.Düşünürlerimiz Batı'nın gereksiz her şeyini getirdiğini iddia etmiştir yazarımız bu gereksiz şeylerin getirilmesiyle ahlaki çöküntüyü de gözler önüne serer.Dikkat çekmek istediğim bir husus da şu yazarımız Türkçe'yi okunması gibi yazılması gerektiğine dikkat çekmiştir her ne kadar bu konuda bir husus dile getirilmemişse de bunu çoğu kelime de görebiliriz:Kıral ,Kıravat,Pırenses gibi her ne kadar yazım yanlışı gibi görülse de ben de yazarımızla aynı görüşteyim.
"İnsan dünyada hayal ettiği sürece yaşarmış."
》Kitap Erol adında bir gazetecinin bir haber için gittiği Anadolu Yakası adındaki bir televizyon kanalında,kanalın sahibi Muzo Gönül ile yaptığı röportajı anlatıyor.
Muzo Gönül sıra dışı bir karakter.Oldukça dürüst, çözüm odaklı, yardımsever,esprili, azimli, bakıldığında cahil sanılabilir
"Mustafa Kutlu'nun okuduğum 22. kitabı Anadolu Yakası, nehir söyleşi formatında uzun bir hikayeden oluşuyor.
Açıkçası kitaba başlamadan acaba Mustafa Kutlu ile yapılmış bir söyleşi mi diye düşündüm. Fakat öyle değilmiş.
Kitap, Anadolu Yakası adlı yerel bir kanalın başarılı sahibi Muzo GÖNÜL ile gazete muhabiri Erol'un yaptığı nehir söyleşiyi anlatıyor. Gazeteci Erol aldığı bir haber hakkında bilgi almak için Anadolu Yakası'na gelir. Orada kanalın sahibi Muzo Bey ile tanışır ve kendisiyle nehir söyleşi yapmak ister. Muzo GÖNÜL kabul edince ona hayatı ve kanal hakkında sorular sormaya başlar.
Sohbet; Muzo Bey'in köydeki hayatından, İstanbul'daki okul hayatından, yaşadığı bazı olaylardan dolayı başlayan televizyon ve yayıncılığa olan merakından ve bu merakının ona yaşattığı pek çok olaydan bahsediyor.
Muzo GÖNÜL ilginç bir karakter. Araştırma yapmayı seven bilgili biri. Kitabı okurken bende bilmediğim bazı konular hakkında kendisinden bilgi almış oldum:)
Yerel bir televizyon kanalı sahibiyle yapılan röportajdan doyumsuz bir hikaye çıkaran yazar, okura Anadolu ile İstanbul arasında gelgitler yaşatarak taşra-şehir eksenindeki değişimi gözler önüne seriyor.
Kitap tabi ki yine akıcı ve sade bir dille yazılmış. Öğretici ve eğlenceli bir kitap. Ana karakterin hayallerinin peşinden gitmesi ve her ne olursa olsun mücadeleye devam etmesi biz okurlara bir ders niteliğinde. Bizler de karşımıza çıkan her türlü engelde yolumuza devam etmeliyiz. Hayallerimizin peşinden gitmeliyiz. Çünkü;
İnsan dünyada hayal ettiği sürece yaşarmış (Sayfa 145)"
Anadolu Yakası
Kitabın iki ana karakteri olan, gazeteci Erol ve Anadolu Yakası TV’nin sahibi Muzo bey arasında sohpet şeklinde geçen bir kitaptır.
Erol, haber yapmak üzere gittiği tv binasında, Muzo bey ile yanılmasıyla başlıyor sohbet röportajları.
Muzo karakteri oldukça dürüst, yardım sever,çözüm odaklı, espirili, azimli ve başarılı görünüşte cahil gibi gözüksede fazlasıyla bilgilidir.
Sohbette Muzo bey köydeki hayatından, İstanbul’a olan göç macerasına, yaşadığı talihsizliklerden, özel hayatına, işinden, ülkenin durumuna, kültür, sanat, edebiyat, sinemaya varıncaya kadar çok geniş kapsamlı bir sohbet oluyor.
Sohbet o kadar akıcı hoş bir üslupla akıyor ki kendinizi onlarla aynı ortamda sohbet ediyormuşsunuz gibi hissettiriyor.
"İnsan dünyada hayal ettiği sürece yaşarmış."
》Kitap Erol adında bir gazetecinin bir haber için gittiği Anadolu Yakası adındaki bir televizyon kanalında, kanalın sahibi Muzo Gönül ile yaptığı röportajı anlatıyor.
》Muzo Gönül sıra dışı bir karakter. Oldukça dürüst, çözüm odaklı, yardımsever, esprili, azimli, bakıldığında cahil sanılabilir ama aslında çok bilgili ve birçok konuda kendini
Gazeteci Erol'un haber yapmak için gittiği televizyon binasında sinemacı muzo ile tanışmasıyla başlayan sohbet röportajlarını anlatıyor. Muzo Anadolu'dan İstanbul'a okumaya gidiyor ama televizyoncu oluyor. Kitapta sekülerizm ve ahlak kavramının çöküşü üzerinde durulmuş. Köy-kent meselesinin sık sık dile getirildiği, sade bir dille
Anadolu Yakası
Muzo Gönül 'un gazeteci Erol ile tanıştıkdan sonra başlıyor olaylar Muzo Gönül köyden şehre geçişi bence gayet düzenli bir şekildeydi üniversite haatını yavaş yavaş bırakması istediği mesleği yapması bize şunu gösteriyor elbet okumakda lazım ama hayalimiz daha önemli olduğunu gösteriyor kitabın bence özeti bu kelimeler ben beğendim herkese tavsiye ederim
Anadolu Yakası
Her zamanki gibi M.Kutlu’nun tefekküre yönelten hikayelerinden. Okunması gereken bir eser. Mustafa Kutlu kitaplarını ayrı seviyorum. Yazdıklarını okumak kendimi ödüllendirmek benim için.
Televizyon ve sinemanın işleyişi-arka planını, şahsına münhasır bir kişi olan Muzo’nun yaşanılan dönemlere, hadiselere bakışını, farklı konularda fikirlerini sohbet röportajlarıyla hoş bir uslupla okura yansıtıyor yazar. Özel hayatı, her yönleriyle işi, ülke, insan, hayat, kültür, sanat, şiir, edebiyat, tv.-tiyatro-sinema ve siyaset çok geniş kapsamlı hasbihâllerinin bazı mevzuları. Tabi Sekülerizm, ahlak ve kapitalizm önemli bir yer tutuyor bu sohbette.
Kısacası "Anadolu Yakası" adını verdiği yerel bir tv kanalı sahibi Muzo Gönül’le bir gazete muhabiri Erol’un yaptığı samimi, kıymetli sohbet röportajlarını okuyacaksınız.
Düşündürücü inanılmaz tespitleri var Muzo Gönül’ün... Mutlaka okumalısınız. Akıcı, sürükleyici, keyifli, çok güzel bir hikaye. Kaçırmayın - ertelemeyin derim. Muhibe’den söylemesi :)
Kitaptan iktibas
"Nasip diye bir şey var. Ben nasibe inanırım." s.147
“Evet, hayatı tanırım. Kuşları, ağaçları, çiçekleri. İnsanları da tanırım. Ama sana şunu söyleyeyim. İnsanı tanımak çok zordur. Hele kendini saklamayı bilenleri.” s.137
#Mustafa Kutlu
#Anadolu Yakası
Hayali uğruna zorluklarla-aile,evlilik,dostluk özlemi-karşılaşsa da yine de pes etmeden yoluna devam eden karakterimizle karşı karşıyayız.Aynı şekilde sorularımızın hepsine de cevap veren bir yazarla.Bazen mücadele gücünü kaybettiğinde kendine motto olan ''Fiilen mücadele edemesek de zihnen reddetmemek lazım.'' cümlesi onun her zaman zorluklar karşısında ayakta durmasını sağlamıştır.
O bu hayallerini anlatırken söyledikleri ve yaptıkları arasındaki bazı çatışmalarda yazarımız tarafından belli ediliyor.''Kapitalizmin aracı'' olan televizyon hayallerini anlatırken bu konu hakkında fikirlerini de anlatmıştır yazarımız.
Bir film şirketinin sahibinin hayatının kurgusunu sunuyor Mustafa Kutlu. Sinema ve televizyon ile hayatını kurmuş fakat içerisinde olduğu bataklığın farkında bir kişi: Muzo Gönül.
Röportaj stiliyle yansıttığı hikaye klasik bir Mustafa Kutlu üslubuyla akıp gidiyor. İsmiyle müsemma, Anadolu havasını soluyorsunuz karakterin geçmişini okudukça. İşte en güzeli de bu. Bozkırdan çıkan bir adamın moderniteye süzülüşü ve modern hayata bakış açısı.
Okuması gayet rahat ve akıcı bu kitabı kütüphanemin okunmuşlar kısmına koyduğum için çok memnunum. Sakinleştiren ve sakinleştikten sonra düşündüren pasajlarını zihnimin bir köşesine çok kez yazdığım oldu. Özellikle şu kısmı birçok kez tekrar ettim içimden:
"Bu hız ve haz peşinde koşmak yoruyor insanı. Hepimiz hayat yorgunuyuz. Günlerimiz bir karmaşa, bir koşturmaca içinde geçiyor. Bitkin halde eve varıp bir koltuğa çöküyoruz. Artık ciddi bir meseleye kafa yoracak halde değiliz. Haberler hızla geçiyor. Biz daha nedir, ne oluyor diyemeden yorumcular neyin ne olduğunu bize anlatıyorlar. Biz ha, demek ki böyleymiş diye kararı verip bir komedi dizisine geçiyoruz. İyice mayıştığımız sırada reklamlar hücuma geçiyor. Bizi yumuşak karnımızdan vuruyor. Hanım bir yandan, çocuklar öte yandan hiç ihtiyacımız olmayan malları, eşyaları alalım baba, alalım diye tutturuyorlar. Ertesi gün bakıyorsun tüm komşular o malı almış. Sen artık dayanamayıp teslim oluyorsun. Mutfağımız robotlarla, banyomuz deterjanlarla doluyor; kredi kartları havada uçuşuyor, tatil programları bizi bize bırakmıyor."
Vesselam.
Beklediğimden daha sıkıcı bir kitaptı. Aslında çok büyük umutlarla başlamıştım çünkü konusu çok güzel olay güzel akış güzel ama bir zamandan sonra o kadar çok sıkıyor ki anlatamam. Çok düz daha fazla olay olsaymış daha iyi olurmuş. Ayrıca da kitaptaki Muzo Bey'in fikirleri hiç bana uygun değildi. Düşünce yapısı o kadar hoşuma gitmedi ki sonlara doğru kitabı bırakmayı çok istedim özellikle "Bizi bir arada tutan milliyetçilik değil İslam'dır." sözü kadar bana uymayan bir şey okumadım. Kısaca okunursa okunur ama şahsen iki puan verdim kitaba ve biraz zaman israfı diyebilirim.
21. asır Türk Edebiyatı, sahiden üzülecek yahut acınacak bir durumda. Zira hali hazırda en mühim öykücümüz sayılan Sayın Kutlu'nun son kitaplarından birinin bu denli sıradan olması başka nasıl izah edilebilirdi ki!..