Tolstoy'un karakter yaratmada ki ustalığı zaten tartışılmaz. Karakterler üzerinden anlatılanlar Tolstoy'un kendi inançları hiç süphesiz. Buna göre: Kendi mutluluğu için yaşayıp, ahlak normların hiçe sayan insan aptaldır ve önünde sonunda mutsuz olmaya, yitip gitmeye mahkumdur. Fakat başka insanların mutluluğunu önemseyen, bunu hedef edinen, norm ve ahlaki yapıya uygun davranan kişi ise yüksek insandır. Bencillikler üstüne hayat kurulamaz, aile kişisel tutkulardan önde gelir. Bunu göstermek için de Anna Karenina karakterinin karşısına Levin gibi, Kiti gibi karakterleri koyar. Levin, idealist bir adam, onun da kendi içinde çelişkileri, bulunduğu toplumsal konum ile ilgili kafa karışıklıkları var. Bu sıkışmışlık içinde Levin karakteri, Tolstoy 'un olması gerekeni yüklediği ideal bir birey. Fakat Levin' in aksine ben cesareti, tutkunlarının peşinden gitmesi ile Anna'yı her zaman güzel hatırlayacağım. Tolstoy 'un İncil' i baz alarak değer biçtiği Anna, bence ahlak kuralları ve tutkuları ile girdiği savaşı kazandı. (romanın sonu beni bağlamaz)
19. Yüzyıl Rus toplumunun dönemin olayları etkisiyle dini, siyasi anlamda kopuklukları değer yargılarını, davranışlarını değiştirmesi ekseninde bakarsak roman, dönemi anlamak için mükemmel bir eser. Anna'yı ne kadar sevip içselleştirsem de diğer okuduğum Rus klasiklerine nazaran daha az akıcı buldum.
..
