Bu sözleri heyecanla dinleyen aday, gerçekten de ciddi bir durumla karşı karşıya bulunduğunu artık
çok daha derinden hissetmeye başlardı.
Aday tüm bu uyarılara rağmen kararlılığını sürdürür ve mabede girmek istediğini söylerse, Başrahip
bir hafta sonra yeniden bu kapının önüne getirileceğini ve ancak o zaman bu kapıdan içeri girmesine
izin verileceğini söyleyerek, onu dış
avluya geri götürüp, oradaki hizmetkârlara teslim ederdi. Bu noktada vaz geçenler ise, hiçbir zorlukla
karşılaşmadan derhal mabedin dışına çıkartılırdı.
Her bir adayın kendisine ait bir odası bulunur ve zamanlarının çoğunu ya bu odada, ya da mabedin
avlusunda diğer adaylarla birlikte geçirirlerdi.
Bir haftalık bekleme süresi ilk başta hiç bir şey yapılmadan geçen bir süre gibi görünse de bu süre
içinde hiç konuşmadan sadece kendi iç dünyasıyla adayın baş başa kalması sağlanmış olunuyordu.
Böylelikle bu süre içinde aday kendi içindeki her türlü endişeyi yeterince tahlil etme imkânına ulaşabiliyordu. Aceleye getirilmiş ve bir anlık kararla adayın mabede girmesinin önü alınmaya
çalışılıyordu.
Bu bir haftalık bekleme süresinin bir başka yararı daha vardı. Bu süre içinde aday, mabedin sahip
olduğu enerji alanının içinde yaşama imkanına ulaşabiliyordu. Böylelikle mabedin aurasıyla ilk
teması gerçekleştirilmiş olmaktaydı. Bu, aday için mabedin enerjileri altında yıkanma anlamına geliyordu.
Hiç konuşmadan geçen bir haftanın sonunda, asıl sınava tutulacakları gün gelip çatmaktaydı.
Sınav akşamı adaylar her zaman olduğu gibi yine teker teker ahnarak gizli mabedin kapısının önüne
getirilirlerdi.