Hani bazı kitaplar vardır ya, elinize geçmiş, yıllarca kütüphanenizde kalmış. Sonra birden ben neden bunu okumamışım dediğiniz. İşte bu kitap da bana yıllar önce bir arkadaşım tarafından hediye edilmişti. Ve tozlu raflardan alınıp okunması bugüne nasip oldu.
Aslında bir aşk kitabı okuyacağımı düşünmüştüm. Lakin hiç düşündüğüm gibi çıkmadı. Kitap biraz sıkıntılı onu öncelikle söylemeliyim. Tam olarak bilinç akışı tekniği diyemem ama ona benzer bir tarzda yazılmış. Dolayısıyla çok kendinizi vererek okumanız gerekiyor. Yoksa ipin ucu kaçtı mı yakalamak zor oluyor. Konu seçimi çok iyi bakıldığında. Ama biraz yazarın tercihi sanırım bunu karmaşık sunmuş bize dediğim gibi.
Kitapta iç içe yazılmış iki kitap var. Yani aşkın tarihi aslında bir yazar tarafından yazılan başka bir kitap ve bu kitapta onun yazarını ve hikayesini anlatıyor. Bir de kitabın ana karakteri Gursky var. O da çocukken bir kitap yazıyor ama hiç kimse bilmiyor onu. Fakat bir gün posta kutusunda bu kitabın tamamlanmış halini görüyor. Bunu araştırırken bir oğlu olduğunu ve hatta onun öldüğüne şahit oluyor. Oğlu da çok ünlü bir yazar. Velhasıl böylesi bir girift hikaye. Ama şunu söylemeliyim ki oğlunu kaybettikten sonraki ruh halini yazar inanılmaz hissettirmiş bize. Okurken aslında genel olarak depresif bir karakter olan Gursky'nin psikolojisi okura çok iyi geçiriliyor.
Kitabın baskısı yok bildiğim kadarıyla. Lakin bir yerde karşınıza çıkarsa diye sizlere fikir vermek istedim.
Keyifli okumalar dilerim...
