Kasabada geçen hikâyeleri okumayı seviyorum. Herkesin birbirini tanıdığı ve aşkların sıcacık yaşandığı keyifli hikâyeler oluyor genelde kasaba hikâyeleri. Bu tarz bir hikâye okumak istediğim için de yeni bir kasaba serisine başladım.
Açıkçası pek umduğumu bulamadım bu kitaptan. Karakterlerin daha ilk görüşte birbirleri hakkında düşündükleri şeyler hoşuma gitmedi. İlk görüşte etkilenme olur, tamam ama hiç tanımadığın biriyle ilgili daha ilk görüşte tutkulu hayaller kurmak saçma geldi bana. Devamında da pek sevemedim bu ikilinin yaşadığı ilişkiyi.
Dostluk kavramı desem, çok kötüydü cidden. Rachel ve arkadaşları ne zaman toplansa konuştukları tek konu, birlikte oldukları erkeklerdi. Şununla birlikteyim demekle kalmayıp ayrıntısına kadar özel hayatlarını paylaşmaları ve bundan başka hiçbir şeyden bahsetmeyip en iyi arkadaşlar olduklarını sanmaları saçmaydı.
Bir ara, Rachel'in büyükannesi kendi hikâyesini anlatmaya başladı. O ara epey endişelendim. Sarah Jio sağ olsun, aynı kitabın içinde bir eski bir yeni hikâye olmasından hiç hoşlanmıyorum. Ama korktuğum kadar başarısız değildi Rachel'in büyükannesinin hikâyesi.
Kitaba dair en sevdiğim yer, sonu oldu. Evet, birazcık klişe bir olay yaşandı ama bu tarz klişeleri seviyorum.