Aşkta ve Yaratıcılıkta Yeniden Doğuş
A. Reza ArastehEn Yeni Aşkta ve Yaratıcılıkta Yeniden Doğuş Sözleri ve Alıntıları
En Yeni Aşkta ve Yaratıcılıkta Yeniden Doğuş sözleri ve alıntılarını, en yeni Aşkta ve Yaratıcılıkta Yeniden Doğuş kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
'varlık' ancak 'yokluk'ta görülebilir.
Sayfa 143
Kişi sesini işitse bile, nefisten çok eziyet çeken akil, başlangıçta 'ben' i suçlarken başka bir amaç arayışı içerisindedir ve kendi amaçlarını ilerletme gayretindedir.
Zihni benlik, yine kıskanç olan ve insanı aldatmak için entrikalar çeviren şeytanın sesiyle ortaya çıkar; bencillikten dolayı insanları yanlış yola sevk eder.
Aşığın hastalığı diğer bütün hastalıklardan farklıdır:
Aşk ilahi sırların usturlabidir.
Mevlana, insanları, hem bilinçli hallerine hem de uyku durumlarına göre; hakikati yaşayan insanlar ve arzunun köleleri diye ikiye ayırır. Böyle bakıldığında hikmet ile birlikte gerçek uyku uyanıklık olur; gerçek uykunun rüyası, yolun işaretlerini ve rehberin seçilmesini gösterir.
Ustalaşmış sufi giderek bilincin örtülerini birer birer yırtıyor ve sonunda nihai varoluş düzeyi olan 'hiçlik varlık düze' ne ulaşıyordu.
Toplumsal benlik, günbegün ilişkide olduğu toplum tarafından beslendiğinden, evrensel benliğin ortaya çıkışını kolayca engelleyebilir.
Bu münasebetle Mevlana türlerin hafızasını deruhte etmektedir, yani evrim sürecinde meydana gelen her şey, meydana gelişinin izlerini gizli olarak insanın bilinçaltıda bırakır.
Yine insan hayatı boyunca aşk; eylemin, davranışın ve oluşturmanın esasıdır. Aşk, çocuğun hayatını koruyan ve onu büyüten şeydir.
Pratik akılda artık kendisi için gerekli emniyeti bulamayan ve büyük bir örgütte bölük pörçük olmuş batılı insanın tersine, Doğu'nun insanı, aydınlanma doğumunun eşiğinde durmaktadır.
Haçlıların ve Moğolların amaçlarıyla, çağdaş toplumların üzerinde ki baskı gruplarının baskıları arasında göz alıcı paralellikler bulunmaktadır.
Gerçekten de insanın tabiatı o kadar çelişkilidir ki, nadiren bu çelişkili ögeleri ahenklileştirebilir. Uyumsuzluk en çok nefs-i emmâre ile akıl, akıl ile nefs-i mutmainne ve sezgi ile aklın eğilimleri arasında baş gösterir.
Fromm ve Mevlana'nın her ikisi de, kendilerini hayatın aşamalı sürecinde kavramışlardır. Onlar, insanı izole edilmiş bir varlık olarak gören ve bundan dolayı da kendi kültürünün insan hastalıklarını araştıran ve daha sonra bunu tüm insanlara genelleştiren Frued'dan ayrılırlar. Mevlana ve Fromm'un felsefeleri belli bir zamanda ki insanla ilgilenmez; insanın nihai amaçları bağlamında değil, varoluşu, potansiyel gelişimi ve "insan, insanlıktır"a olan inançları bağlamında ilgilenir. Her iki düşünür de, insanın kendisinin gayesi olduğuna olan inançlarıyla, şu sözleri söyleyen Şebisterî'ye (13.yy İranlı mutasavvif) katılırlar.
İnsandan başka nihai bir neden yoktur,
Ve bu da insanın kendi benliğinde ifşa edilmiştir.