Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Aşkta ve Yaratıcılıkta Yeniden Doğuş

A. Reza Arasteh

En Eski Aşkta ve Yaratıcılıkta Yeniden Doğuş Sözleri ve Alıntıları

En Eski Aşkta ve Yaratıcılıkta Yeniden Doğuş sözleri ve alıntılarını, en eski Aşkta ve Yaratıcılıkta Yeniden Doğuş kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mevlânâ Celaleddin Rumi'nin Kişilik Çözümlemesi
Erich Fromm Önsözü Bizler insan ırkının nükleer savaş sonucu maddeten yok olmakla tehdit edildiği ve insan bireyinin, kendisine diğer insanlara, tabiata ve emeğine gittikçe yabancılaştığı bir çağda yaşıyoruz. Dünyanın bütün ülkelerindeki insanların, hümanizmin 1 ilkelerinin yeniden tasdiki ile bu tehditlere karşı tepkide bulunmalannda hayret
Sayfa 11 - OttoKitabı okudu
Örneğin bir mutasavvıf, mürid olmak için bir mürşide başvurduğunda üç yıllık bir denemeye tâbi tutulur: Birinci yıl insanlara hizmet etmek, ikinci yıl Allah'a hizmet etmek ve üçüncü yıl ise kendi arzularının yükseliş ve alçalışının müşahede etmek içindir; Mürid nefsinin süfli arzulardan ulvi arzulara yöneltir, (mutluluğun anahtarı olan) sabretmeyi tecrübe eder ve amacına ulaşma ümidini sürdürür. Bu süreçte sahip olduğu dünya nimetlerine ilgisiz kalır ve tutku üreten arzularını yok eder. İmdi, düşünce, eylem ve duyuşla bir olan sufi, zihnini bilincinin her tür içeriğinden kurtarmaya hazırdır.
Sayfa 37 - OttoKitabı okudu
Reklam
Haçı ve Hıristiyanları baştan başa araştırdım. O haçta değildi Putperestlerin tapınağına, eski pagodaya gittim; Ona dair bir iz yoktu orada da. Herat Dağı'na ve Kandahar'a gittim Baktım oralara; O, o tepede ve o vadide değildi. Kaf Dağı'nın (16) zirvesine çıktım; Fakat orası sadece Anka Kuşu'nun meskeniydi Arayış için çevirdim (17) dizginlerimi Kâbe'ye O ne yaşlıların, ne de gençlerin toplandığı yerdeydi İbn Sînâ'yı, O'nun varlık düzeyini sorguladım O, İbn Sînâ'nın [bilgisinin] hudutları [içinde] de değildi (18) Kâbe Kavseyn'e çıkmayı da başardım O yüce sarayda da değildi Gözlerimi kalbime çevirdim Oradaydı Başka bir yerde değil. (19)
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Mevlana Celaleddin-i Rumi
16 Kaf, Attâr'ın tasavvuf kitabı Mantıku'-tayr'ında belirtildiği gibi kendisi ile birleşme nesnesi olan Simurg'un meskenidir. 17 Burada dini temsil etmektedir. 18 Aklın hududunu temsil etmektedir. 19 R. A. Nicholson, Sellected Poems from the Diwan-e-Shams Tabriz, Cambridge University Press, Combridge 1952.
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Ne söylediğimi nasıl bilebilirim ki Nasıl bilebilirim! Ben değilim, sonra benim Söylediklerimden dolayı beni yargılama Çünkü hem şaşırmış durumdayım, ne düşündüğümü Nasıl söyleyebilirim ki, çünkü hem kendimin farkında değilim Bazen ben (denizdeki) dalgadan daha yüksekteyim Bazen de dalgaların altındayım, düşünce gibi karışık hâldeyim Kafam karma karışık uyanıyorum Varlık düzeyim ne olursa olsun Şunu söyleyebilirim ki, ben yaşlandım Ve ben hâlâ bir çocuğum Farkına varmış bulunuyorum fakat Aynı zamanda sarhoşum
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Mevlana Celaleddin-i Rumi
, insanın hayatında aklın ortaya koyduğu çözümün sınırlı olduğunu ispat etmek için, bir kayığa binen ve kibirle kayıkçıya gramer bilip bilmediğini soran bir gramer âliminin hikâyesini anlatır. Sorulan soruya cevaben, kayıkçı hayır anlamında başını sallar. Bunun üze rine âlim: "Senin hayatının yansı heba olmuştur.” der. Kayıkçı, bu karar üzerinde bir müddet ciddi ciddi düşünür. Bu sırada çıkan bir fırtına kayığı girdabın kenarına sürükler. Âlime doğru dönen kayıkçı sorar: "Yüzme biliyor musun?” "Hayır” der gramerci. Bunun üzerine kayıkçı: "Şimdi senin bütün hayatın heba olmuştur.” der. Mevlânâ'ya göre kişi, sonsuz biçimde fırtınalı olan hayat denizinde iken tek başına akıl onu selamete götüremez.
Başkasına tasavvuf dersi vererek uyandıramazsın
Mevlânâ'ya göre, kişinin, benlik mükemmelliğine ulaşması için, önce nefsi akılla arındırmak ve kontrol etmek, geleneksel benliği aşağı çekmek, içinde bulunduğu durumu aşmak ve evrensel benliği tamamen gerçekleştirmek gerekir. Diğer bir ifadeyle, Mevlânâ, tasavvufu, insanı sosyal bir varlık yapmaktan ziyade, evrensel insan yapma yolu olarak anlıyordu. Mevlânâ'nın hayat yolu, insanı içgüdüsel davranışlardan kurtarmayı, pratik amaçlar için aklın kullanılmasını ve aşkın (transccndental) insan için kendisinin gerçek benliğini izlemesinin faydasını vurgulamaktadır. Akıl ona ancak uyanıklığın kapısına ulaşması konusunda yardım edebilir. Mevlânâ bu aşamanın (makam), kitaplardaki bilgilerle veya başkalarını dinlemekle elde edilemeyeceğini tekrar eder. Kişi kendisinin uyandırıcısı olmalıdır; yani bir kişi, başkasına sadece tasavvuf dersi vererek onu uyandıramaz. Kişinin kendisinin, kendisini arama fikrini kavraması Ve bunu kendi içinde duyması gerekir. Bir ses ona şöyle diyebilir: "Eğer sen bir erkeksen öne gel ve ileri geç, Her ne sana engel oluyorsa (ad, san, arzu) onları bertaraf et. Hakikati ara.”
Sayfa 118 - OttoKitabı okudu
Reklam
Doğrusu
Mesnevi
Mesnevi
'nin terennüm edilmesi belli bazı ritimlerden oluşmakta ve sufilerin ilerleyen yolunu göstermektedir; yani bir anlamda, insanın normal durumunu ve çelişkili tabiatını açığa çıkarmaktadır. Bu da, bu güçlerin farkına varma ve onları incelemeyi, geri götürücü güçleri reddetmeyi ve dış otoriteyi ve itaat eğilimlerini kontrol için aklı kullanmayı içerir, Şu hâlde Mesnevî, aklın (özellikle de tümden gelimli aklın) hayatın anlamına cevap verme konusunda başarısızlığa uğradığını ve daha yetkin bir kişilik kazanmak için geleneksel benlikten kurtulmayı, 'herkesle/her şeyle' birleşmeyi, sevgi ve olumlu davranışlarda bulunarak daha iyi bir hayat yaşamayı açıklar. Hikâye elbisesine bürünmüş ve grup olarak terennüm edilen bu fikirler, katılanların ruhu üzerinde elbette büyük bir etki uyandırmaktaydı. Hiç kuşkusuz, onların uygun olmayan düşüncelerden kurtulmalarında, alelade davranışları ortadan kaldırmalarında ve birliğin kaynağı ile ilişki kurmalarında onlara yardım ediyordu. Tecrübe sahibi sâlikler yeni başlayanlara rehberlik ediyorlardı. Bu rehberlikten herkes kendi seviyesine göre bir fayda sağlıyordu:
Sayfa 131 - OttoKitabı okudu
İnsan tüm potansiyellerini en yüksek düzeyde gerçekleştirmekten ziyade, hayatı kısmen yaşamayı daha kolay bulmuştur. Kendi aklının devamlı genişleyen boyutlarına ve farkında olduğu alanın büyümesine rağmen, durum hep aynı kalmıştır. Kesin tedavi ise, bütün insanlar "doğduğunda" veya her birey tüm potansiyellerini geliştirdiğinde, yani kendisini insanlıkla özdeşleştirebildiğinde elde edilebilir.
Sayfa 150 - OttoKitabı okudu
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Mevlana Celaleddin-i Rumi
, Dindar bir kişinin nasıl sufi olduğunu ve Allah ile birleştiğini göstermek için Hz. Musa ve çobanın hikâyesini anlatır. Hz. Musa bir gün bir çobanın şöyle dua ettiğini gördü: "Bana nerede olduğunu söyle ki sana hizmet edeyim, ayakkabılarını dikeyim, ayaklarını yıkayayım, elbiselerini
Sayfa 139 - ottoKitabı okudu
Reklam
Sâlik bilinçaltını açığa çıkardıktan sonra, şimdi doğrudan bilgi elde eder. Gittikçe artan bir anlayışla hayat süreci bilgisini daha da arttırır. Hızlı deniz akımı gibi dünya her an yeniden ortaya çıkar. Şimşek gibi birbirini takip eden anlayışlar aklını aydınlatıp görüşünü arttırır. Böyle bir varlık düzeyinde evrensel güven ortaya çıkar;
Sayfa 144 - ottoKitabı okudu
MEVLÂNÂ'NIN ÇAĞDAŞ İNSANIN DURUMUMA KATKISI
Daha önceki bölümlerde, İran kültürünün anlamını ve özellikle mutasavvıflar gibi yaratıcı bireylerin bu kültürün devam etmesindeki etkisini yeniden yorumladım. Sonra, psikoterapiyi esas alarak, Mevlânâ'mn kişiliğini, nihai yeniden doğuş sürecini, bütünselleşmesini ve kendi çağının kültürünü nasıl aştığını tahlil ettim. Son olarak da, üçüncü
Sayfa 149 - ottoKitabı okudu
YAZAR VE ÇEVİRMENLER
A. REZA ARASTEH İran'da doğdu (1927). Üniversite eğitimini Tahran Üniversitesi Psikoloji ve Felsefe Bölümü'nde tamamladı (1951). Doktorasını Los Angeles Devlet Üniversitesi'nde, ünlü Psikoterapist Erich Fromm'un danışmanlığında yaptı (1953). Dünyanın önde gelen üniversitelerinde psikolog, psikoterapist ve eğitimci olarak çalıştı. ABD California
Sayfa 3 - ottoKitabı okudu
Mevlânâ için kişiler arası ilişkilerin işleyiş biçimi olarak aşk, yeterli bir açıklama değildir. O aynı zamanda aşkı, tabiattaki ve insandaki çatışan gerçek güçlerin yaratıcı sonucu olarak görmüştür. Mevlânâ'ya göre aşk, tüm olumsuz duyguları, duygusal bozuklukları ve farklılıkları sağlıklı bir davranışa dönüştüren bir iksirdir. Yine ona göre
Sayfa 153 - OttoKitabı okudu
Gerçekliğin, kişiliğin kanunlarından, çeşitlilikten ve ortanın dışlanmasından ortaya çıktığını savunan Aristocu mantığın böylece reddedilmesi, kişiyi, insanın bir bütün olarak ortaya çıkmasını mümkün kılan duygusal ve zihinsel faaliyetlerin ahengine götürür. Bu birlik, davranış ve uygulama yoluyla ortaya çıkarken; bu birliğin meydana çıkması
Sayfa 154 - ottoKitabı okudu
94 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.