Sayfa Sayısına Göre Aşkta ve Yaratıcılıkta Yeniden Doğuş Sözleri ve Alıntıları
Sayfa Sayısına Göre Aşkta ve Yaratıcılıkta Yeniden Doğuş sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Aşkta ve Yaratıcılıkta Yeniden Doğuş kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
A. REZA ARASTEH
İran'da doğdu (1927). Üniversite eğitimini Tahran Üniversitesi Psikoloji ve Felsefe Bölümü'nde tamamladı (1951). Doktorasını Los Angeles Devlet Üniversitesi'nde, ünlü Psikoterapist Erich Fromm'un danışmanlığında yaptı (1953). Dünyanın önde gelen üniversitelerinde psikolog, psikoterapist ve eğitimci olarak çalıştı. ABD California
Erich Fromm Önsözü
Bizler insan ırkının nükleer savaş sonucu maddeten yok olmakla tehdit edildiği ve insan bireyinin, kendisine diğer insanlara, tabiata ve emeğine gittikçe yabancılaştığı bir çağda yaşıyoruz. Dünyanın bütün ülkelerindeki insanların, hümanizmin 1 ilkelerinin yeniden tasdiki ile bu tehditlere karşı tepkide bulunmalannda hayret
Örneğin bir mutasavvıf, mürid olmak için bir mürşide başvurduğunda üç yıllık bir denemeye tâbi tutulur: Birinci yıl insanlara hizmet etmek, ikinci yıl Allah'a hizmet etmek ve üçüncü yıl ise kendi arzularının yükseliş ve alçalışının müşahede etmek içindir; Mürid nefsinin süfli arzulardan ulvi arzulara yöneltir, (mutluluğun anahtarı olan) sabretmeyi tecrübe eder ve amacına ulaşma ümidini sürdürür. Bu süreçte sahip olduğu dünya nimetlerine ilgisiz kalır ve tutku üreten arzularını yok eder. İmdi, düşünce, eylem ve duyuşla bir olan sufi, zihnini bilincinin her tür içeriğinden kurtarmaya hazırdır.
~Bu münasebetle Mevlana türlerin hafızasını deruhte etmektedir, yani evrim sürecinde meydana gelen her şey, meydana gelişinin izlerini gizli olarak insanın bilinçaltıda bırakır.
~Zihnî benlik, yine kıskanç olan ve insanı aldatmak için entrikalar çeviren şeytanın sesiyle ortaya çıkar; bencillikten dolayı insanları yanlış yola sevk eder.
~Kişi sesini işitse bile, nefisten çok eziyet çeken akıl, başlangıçta 'ben' i suçlarken başka bir amaç arayışı içerisindedir ve kendi amaçlarını ilerletme gayretindedir.
Mevlânâ'ya göre, kişinin, benlik mükemmelliğine ulaşması için, önce nefsi akılla arındırmak ve kontrol etmek, geleneksel benliği aşağı çekmek, içinde bulunduğu durumu aşmak ve evrensel benliği tamamen gerçekleştirmek gerekir.
Diğer bir ifadeyle, Mevlânâ, tasavvufu, insanı sosyal bir varlık yapmaktan ziyade, evrensel insan yapma yolu olarak anlıyordu. Mevlânâ'nın hayat yolu, insanı içgüdüsel davranışlardan kurtarmayı, pratik amaçlar için aklın kullanılmasını ve aşkın (transccndental) insan için kendisinin gerçek benliğini izlemesinin faydasını vurgulamaktadır.
Akıl ona ancak uyanıklığın kapısına ulaşması konusunda yardım edebilir. Mevlânâ bu aşamanın (makam), kitaplardaki bilgilerle veya başkalarını dinlemekle elde edilemeyeceğini tekrar eder. Kişi kendisinin uyandırıcısı olmalıdır;
yani bir kişi, başkasına sadece tasavvuf dersi vererek onu uyandıramaz.
Kişinin kendisinin, kendisini arama fikrini kavraması Ve bunu kendi içinde duyması gerekir. Bir ses ona şöyle diyebilir: "Eğer sen bir erkeksen öne gel ve ileri geç, Her ne sana engel oluyorsa (ad, san, arzu) onları bertaraf et. Hakikati ara.”
Mesnevi 'nin terennüm edilmesi belli bazı ritimlerden oluşmakta ve sufilerin ilerleyen yolunu göstermektedir; yani bir anlamda, insanın normal durumunu ve çelişkili tabiatını açığa çıkarmaktadır. Bu da, bu güçlerin farkına varma ve onları incelemeyi, geri götürücü güçleri reddetmeyi ve dış otoriteyi ve itaat eğilimlerini kontrol için aklı kullanmayı içerir, Şu hâlde Mesnevî, aklın (özellikle de tümden gelimli aklın) hayatın anlamına cevap verme konusunda başarısızlığa uğradığını ve daha yetkin bir kişilik kazanmak için geleneksel benlikten kurtulmayı, 'herkesle/her şeyle' birleşmeyi, sevgi ve olumlu davranışlarda bulunarak daha iyi bir hayat yaşamayı açıklar.
Hikâye elbisesine bürünmüş ve grup olarak terennüm edilen bu fikirler, katılanların ruhu üzerinde elbette büyük bir etki uyandırmaktaydı. Hiç kuşkusuz, onların uygun olmayan düşüncelerden kurtulmalarında, alelade davranışları ortadan kaldırmalarında ve birliğin kaynağı ile ilişki kurmalarında onlara yardım ediyordu. Tecrübe sahibi sâlikler yeni başlayanlara rehberlik ediyorlardı. Bu rehberlikten herkes kendi seviyesine göre bir fayda sağlıyordu:
Mevlana Celaleddin-i Rumi , Dindar bir kişinin nasıl sufi olduğunu ve Allah ile birleştiğini göstermek için Hz. Musa ve çobanın hikâyesini anlatır. Hz. Musa bir gün bir çobanın şöyle dua ettiğini gördü: "Bana nerede olduğunu söyle ki sana hizmet edeyim, ayakkabılarını dikeyim, ayaklarını yıkayayım, elbiselerini