67 yaşındaki bir adamın Norveç’in kırsal kesiminde inzivaya çekilmesi ve geçmişine dönüp o zaman yaşadıklarını hatırlaması. 15 yaşında iken babası ile kırsal kesimde gittikleri bir köy ve o köyde kaldıkları süre boyunca öğrendikleri, yaşadıkları, gözlemledikleri.
Yazar duyguları, bedensel duyumları, çevreyi ve gördüklerini, yaşadıklarını çok güzel tasvir etmiş. Norveç'in bakir doğasının ve ağaçların kokusunu hissediyorsunuz, kuşların kanat çırpışlarını duyuyorsunuz, atların sırtında rüzgarı saç tellerinizde hissediyorsunuz, nehrin soğuk suyundan bacaklarınız hissizleşiyor ve babanızı tekrar görmek istiyorsunuz.
Odd’un kazara ölümü; Trond’un babasından bir daha haber alamayışı; Lars’ın abisi döndükten sonra evi terk edip ailesi ile bağlarını tamamıyla kesmesi ya da merak etmemesi, öldüler mi kaldılar mı bilmemesi ya da merak etmemesi... vb. olaylar çok yürek burkucuydu.
Trond’un 15 yaşında iken çoşkuyu, ateşi, ilk heyecanları hissediyor olduğu zaman bu duygularına uygun olarak mevsimin yaz olması; inzivaya çekildiğinde, hayattan herhangi bir beklentisi kalmadığında mevsimin kış olması da ilginç bir ayrıntıydı.
Anlatılan muhteşem ve hiç duymadığınız bir hikaye mi? Hayır. Ama sonuna kadar merakla ve endişe ile karakterin yaşamına ortak oluyorsunuz.
Hiç sıkılmadan, bir çırpıda okunan bir kitap. Ben beğendim, tavsiye ederim.