Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Atatürk Dönemi Maliye Politikaları

Kolektif

Sayfa Sayısına Göre Atatürk Dönemi Maliye Politikaları Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Atatürk Dönemi Maliye Politikaları sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Atatürk Dönemi Maliye Politikaları kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mali vesayetin devamı sayılabilecek Düyunu Umumiye'nin tasfiyesi için çok uğraşıldı. Kalkınma konusunda da Z.Gökalp'in açıkça dile getirdiği gibi bir iktisadi mucize" bekleyişiyle yola çıkıldı: On yılda Batı'yı yakalamak veya muasırlaşmak. Mali istiklalimizin kazanılması cephesinde başarılı olduk; borç yükünden, mali vesayetten kurtulduk ve mali istiklalimizi koruduk. Ancak Cumhuriyet'in ülküsü olan "iktisadi mucize"nin gerçekleşmediği, kalkınmakta olan ekonomiler arasında yer almamızdan bellidir. Artık beklenen "iktisadi mucize"nin, ancak AB üyeliği ile gerçekleşeceği görüşü özellikle aydınlar arasında ağırlık kazanmaktadır. Zira Cumhuriyet döneminde kalkınmamıza rağmen, Batı ile aradaki farkın devam ettiği görüşü egemendir.
Sayfa 2 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
Bu dönemde Cumhuriyet'in seçimi sadece Maliye Politikası tercihi değildi. Türkiye kalkınmak veya sanayileşmek için iktisadi model arayışı içinde idi. Bu amaçla İzmir İktisat Kongresi, daha Lozan ve Cumhuriyet öncesinde toplandı. Önce İttihat ve Terakki'den devir alınan "Milli İktisat" modelinin, devlet güdümüne sokularak icrası denendi ama Buhran şartları ile karşılaşılınca başarılı olmadığı anlaşıldı; Devletçılık gündeme geldi. Bir başka deyişle Otuzlu yıllara gelindiğinde Türkiye'nin önünde Milli İktisat Modeli (himayeci piyasa ekonomisi), Devlet güdümündeki Milli İktisat Modeli (NEP benzeri) ve Devletçilik alternatifleri duruyordu. Bu modeller içerisinde maliye politikasının yeri ve işlevi tartışılmaya açıldı. Nihayet iktisadı model olarak devletçilik ile beraber planlı-Maliye Politikası tercih edilmiş oldu. Buhran ve iktisadi model ve maliye politikası değişıklıkleri, hükümet krizine dönüşerek Bayar hükümetine yol açtı.
Sayfa 2 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
Reklam
İttihad-ı Terakki Fırkası (İTF) Merkez-i Umumi'si içinde; Liberal Ekonomi tezini Cavit ve Ağaoğlu Ahmet Beyler savunmakta, Milli Iktisat tezini ise Z.Gökalp önermekte idi. Cavit Bey'in Liberal tezleri daha sonraları Teceddüt Fırkası'nda, TcF'nda ve nihayet ScF'nda da kendine yer bulmuştur. Milli iktisat Tezi, Frederic List'in önderliğindeki Alman Tarihçi okulu'nun, korumacılık modeli idi. Milli İktisat Tezi, İzmir İktisat Kongresi'nce kabul görse de; gerek Milli Iktisat Tezi'nin bir İTF programı olması, Z.Gökalp'in bu tezi devletçilik ile bağdaştırması', 1929 Buhranı ve artan Sovyet nüfuzu ve yardımları dolayısıyla Türkiye giderek devletçiliğe geçmiştir. Nitekim devletçilik hem bir model hem de finansman ve uygulama yöntemi olarak Sovyet teknik ve iktisadi yardımı ile gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla iktisadi tercihlerdeki isabeti yine o dönemi de yaşamış olan İsmet Bozdağ 1970'li yıllardaki bir Cumhuriyet Tarihi seminerinde şöyle dillendirir ve bir itirazla da karşılaşmaz: "Bütün iktisadi hayatımız İsmet Paşa'nın Sovyet Rusya seyahatinde edindiği intibalarla, Celal Bayar'ın Deutch Bank'ta edindiği intibaların bir muhassalasından ibarettir."
Sayfa 4 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
Milli İktisat Modeli'nin Tasfiyesi veya Tadili Aşaması (1923- 1931): İzmir İktisat Kongresi'nce benimsenen Milli İktisat Modeli (= Gümrükler: himayecilik + Milli Şirketler: Milli Sanayi + Milli Bankalar: İtibar-ı Milli Bankası vb. + Milli Burjuvazi ) bir tür "devletin güdümündeki piyasa ekonomisi" olarak açıklanabilir. Güdümlü
Sayfa 6 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
Döviz kuruna ihtiyatla yaklaşmak gerekir. Zira 1930'lu yılların başında ABD dolarının altın karşılıkları kaldırıldığından devalüe edilmesi dolayısıyla TL bir miktar değerlenmiş görünmekle birlikte, altın ve altına bağlı Sterlin karşısında değer kaybetmiştir.
Sayfa 7 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
Devletçilik Dönemi (1931-1938): Aslında Lozan öncesinde Z.Gökalp'in yazıları ile başlayan devletçilik hareketi; İsmet Paşa'nın Sivas nutku ile birden su yüzüne çıktı ve meşruiyet kazandı. Devletçilik hareketi önce 1931'de CHP programına girdi ve 1934'de başlayan Birinci Beş Yıllık Plan ile fiilen yürürlüğe konuldu. Alınan neticelerden memnun olunmuş ki 1937'de Anayasa hükmü haline getirildi. Devletçiliği savunanlara göre devlet, İstiklal Savaşı mucizesini yaratan Ordu'yu kurduğuna göre; devlet sanayii de kurabilirdi. Sovyetler'in 8 milyon $'lık iktisadi ve teknik yardımı ile planlama ve KİT'ler hayata geçirildi. Böylece devlet Osmanlı'dan beri süregelen iaşecilik işlevini üç beyazlar denilen un, şeker ve gaz yağının sağlanmasını da teminat altına almış oluyordu. Devletçilik Modelini; (Planlama+KİT'ler+Otarşi+İthal İkameci sanayileşme+gümrükler: himayecilik+Merkez Bankası'nın kurulması+Tekel+TMO+Devlet Üretme Çiftlikleri ve Kooperatifler+vergilerin zorunlu tasarruf aracına dönüşmesi+K. Bütçe'nin (Konsolide Bütçe) Finansman Programı işlevini yüklenmesi) şeklinde tanımlamak mümkündür
Sayfa 7 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
Reklam
Cumhuriyet Kurulurken Önünde Bulduğu Temel Mali Sorunlar Osmanlı'dan, Cumhuriyet'e miras kalan mali sorunların başlıcaları şunlardır: (a) Maliye İdaresinin modernizasyonu (b) Vergi Sistemi'nin ıslahı ile gelir yetersizliğine çare bulunması (c) Kapitülasyonların kaldırılması (d) Düyun-u Umumiye'nin tasfiyesi (c) Yabancıların işlettikleri Doğal Tekeller'in (kamu kolaylıklarının) millileştirilmesi (d) Denk bütçe ve sağlam para politikası yani mali disiplinin sağlanması (e) Maliye Politikası'nı destekleyecek, Para Politikası için Merkez Bankası kurulması (f) Mubadillerin iskânı ve Savaş yıkımının imarı (g) Alt yapı yatırımlarının (demir yollarının) finansmanı
Sayfa 11 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
Devletin kalkınmanın finansmanından sorumlu tutulması, demir yolu siyaseti ile başlatılmış ise de bunun bir program olarak dışa vurulması ancak devletçilik ve plan uygulamaları ile; 1934'de mümkün kılınabilmiş ve bir Anayasa maddesine dönüşmesi ise 1937'de olmuştur. Bununla birlikte kalkınma fikri veya Gökalp'e atfedilen ve on yılda Batı'nın yakalanması hedefi", daha Cumhuriyet kurulurken de benimsenmişti. Sovyet Dış İşleri Komiseri Litvinof ve Keynes'in görüşmelerinden anlıyoruz ki on yılda Batı'nın yakalanması hedefi Sovyetler de de vardı.
Sayfa 11 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
Osmanlı'dan devir aldığımız Maliye Politikası'nın esası ise; Fuat Paşa'ya atfedilen "Devlet-i Aliye borçsuz yaşayamaz" veya Cemal Paşa'nın "Harbi Umumiyeye -borçla- asker maaşlarını ödeyebilmek için girdik" sözleri ile ifade edilen gelir yetersizliği dolayısıyla sürekli borçlanma yaklaşımıdır. Ancak açık bütçe ve dış borcun; malı bağımsızlığın kaybı olduğu ve bunun örneğinin de Osmanlı Devleti bulunduğu artık literatüre, dolayısıyla hafızalara girmişti. Dahası Osmanlı Maliyesi, Düyun-u Umumiye İdaresi'nin gözetimine verilmiş ve bazı gelirleri rehnedilmiş idi. Bunun da ötesinde Düyun-u Umumiye kendisine bağlı Reji İdaresi ile tütün gelirini toplamak için bir zabıta/kolcu gücü oluşturmuş ve çatışmalarda 20.000 hayat kaybedilmişti.
Sayfa 12 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
John Stuart Mill, devletin ilk işlevinin mali fonksiyonu olduğunu ifade eder. Dolayısıyla çekirdek devlet, Maliye İdaresi olup; genç Cumhuriyet bu temel üzerinde yükselecektir. Nitekim Cumhuriyet'in, kuruluşundan önceki belgelerden (İzmir İktisat Kongresi Kararları ve Lozan'ın Malî hükümleri) başlayarak; Maliye İdaresi konusunda hazırlıklar yapması, tesadüfi sayılamaz. Zira mali bağımsızlık hedefi ile Kapitülasyonlar ve Düyun-u Umumiye bağdaşmıyordu. Dolayısıyla Cumhuriyet Yönetimi'nin, işe Maliye İdaresinden başlaması doğaldır.
Sayfa 12 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
153 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.