Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Atatürk Dönemi Maliye Politikaları

Kolektif

En Eski Atatürk Dönemi Maliye Politikaları Sözleri ve Alıntıları

En Eski Atatürk Dönemi Maliye Politikaları sözleri ve alıntılarını, en eski Atatürk Dönemi Maliye Politikaları kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
1929 Buhranı, Osmanlı'dan Kalan Borçların %92,5'nin İptaline Yaradı
1933 Paris Borç İtilafnamesine bizim adımıza imza koyan temsilcimiz Şükrü Saraçoğlu’dur. * Öncelikle Hükümet, önceki 1928 Mukavelenamesi’de gösterilen borçlardan, Türkiye’nin payına düşen itibari anapara için, 962.636.000 Fransız Franklık yeni tahviller ihraç edecektir. Bu tahviller 50 yıl süreli % 7,5 faizli ve hamiline muharrer olacaktı ** Yeni Tahviller için hükümet Meclis’e yıllık olarak 660.000 faizi ve amortismanı olmak üzere 700.000 altın lira ödeyecek ve her altı aylık taksitlerle 350.000 altın lira olarak bu ödemeler yapılacaktı. Burada tekrar eski Maliye Bakanı ve Başbakan Hasan Saka’nın ifadesine baş vurursak; 1933 İtilafnamesi 1928 Mukavelenamesine bakışla şu hususları sağlamıştır (i) Senelik borç servisi yükü, 2.000.000 altın liradan 700.000 altın liraya indirilmiş ve 2/3 oranında azaltılmıştır. (ii) 1928 Mukavelenamesine göre 108 milyon altın lira olan borç anaparası 8 milyon altına indirilmiş oluyordu (962.636.000/112,217=8.578.343 altın lira) (iii) Borcun faiz tutarı bilerek % 5 den % 7,5 yükseltilmiştir. Dolayısıyla anapara tutarı azaltılmış oluyordu. (iv) Yine eski mukavelenameye göre seksen yıl süren itfa dönemi, elli seneye indirilmiştir. Saka’ya göre “bu 12 milyon TL’lık servis yükü bütçenin % 7-8’ne tekabül etmekte idi. I. Dünya Harbinden sonra Düyun-u Umumiye masraflarını Bütçesinin % 7’sine indirebilen başka devlet yoktur” demektedir. H.Saka “ne de olsa bu bu bizim bütçemiz için çok ağır basan bir yük olarak kabul edilmelidir” şeklinde analizini tamamlamaktadır.
Sayfa 133 - 1. baskı - 2008
Tefecilik Emperyalizm Zihniyetinin Ana Kodudur
I. Dünya Savaşı sırasında tedavüle çıkartılan 158 milyon kâğıt paramız karşılığı Avusturya Bankası’na, rehin verilen altı milyon altın liramıza savaş tazminatı adı altında el koyan İtilaf Devletleri, fiilen borçlarını zaten peşinen tahsil etmişlerdi. Dolayısıyla İtilaf Devletleri hukuken kağıt üzerinde borçlarını talep etmekte haklı gözükseler de; tefeci zihniyeti ile hareket ettikleri veya siyasal amaçlar güttükleri söylenebilir.
Sayfa 135 - 1. baskı - 2008
Reklam
2. Paylaşım Savaşı'nda Frank'ın Devalüasyonu Türkiye'nin İşine Yaradı
1933 İtilafnamesi’ni de yeni anlaşmalar 1936 ve 1938 Türk-Fransız ek Antlaşmaları izledi. Ancak en büyük şansımız 1933 İtilafnamesi sırasında metine konulan Fransız Frangı maddesini ileri sürerek ve önce Frangın altın karşılığının kaldırılmasından ve nihayet II. Dünya Savaşı sırasında F. Frangı’nın değerinin düşmesinden de yararlanarak % 40 oranında tasarruf sağlayabilmemizdir. Netice olarak anlaşmaya göre 1983’de itfasının tamamlanması öngörülen Düyun-u Umumiye, 1954’teki itfa ile ortadan kaldırıldı.
Sayfa 135 - 1. baskı - 2008
1928 Paris Borç Antlaşması’nı, Osmanlı Devleti adına 1918 Mondros Antlaşmasını da imzalayan Fethi Okyar yaptı. Yüz sayfaya yaklaşan Paris Antlaşması’nın önemli kısmı, mali yüküdür. Öncelikle ödeme vasıtası altın para olarak kabul edilmiştir: Bu konuda Fethi (OKYAR) Bey, Cavit Bey gibi düşündüğü iddia edilerek eleştirilmektedir. Nitekim altın paranın ödeme birimi olarak kabulü, borç yükünün mali gücümüzü aşmasına yol açtığından; ileride 1928 Antlaşmasının tatbikini önleyecektir. Bu altın para ile yapılacak taksit ödemelerinin toplam tutarının daha önce verilmiş olan 107,528.461 milyon altın lira tuttuğu hesaplanmaktadır. Bunlara fenerler ile ilgili avanslar dahil değildir. Ayrıca altın lira 7,21657 gr.lık sikke olarak tanımlanmaktadır
Sayfa 128 - 1. baskı - 2008
Sovyet basını borçlarımızı ödememizi eleştiriyor ve 1928 ve 1933 Antlaşmalarını, Avrupa sermayesi önünde boyun eğiş telakki ediyordu. Sovyetlere, biz de basın yolu ile “borcumuza ve imzamıza sadığız” diyerek cevap veriyorduk”. Dolayısıyla İtilaf Devletleri de zaman içerisinde ve özellikle 1929 Buhranı sonrasında; neticede borçlarını, ya hiç tahsil edememek veya tahsil edebilecekleri kadarı ile yetinmek arasına sıkışmışlardı. Borçlarını ödeme konusunda tek sıkıntıya düşen biz değildik; Hover Moratoryumu ilan edilmiş ve alacaklımız Fransa da moratoryum ilan ederek I. Dünya Savaşı’ndan kalan borçlarını ödememe yoluna gitmişti.
Sayfa 127 - 1. baskı - 2008
Osmanlı Borçları 1854 Kırım Harbi sırasında başlamıştı ve o dönemde Osmanlı toprakları örneğin, yaklaşık 5 milyon kilometrekare iken, Türkiye Cumhuriyeti yaklaşık 700 küsur bin kilometrekare üzerine kurulmuştu. İtilaf Devletleri borçların tümünü bizim ve altın lira ile ödememizi istiyorlardı.
Sayfa 121 - 1. baskı - 2008
Reklam
Maliye idaresi, çekirdek devleti oluşturur.
Sayfa 1 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
Maliye'nin çekirdek devlet olmasının nedeni, devletin ilk fonksiyonu olan mali işlevi üstlenmiş olmasıdır. Osmanlı İmpratorluğu'nun çöküşünü hazırlayan nedenlerin başında; kapitülasyonlar, dolayısıyla devletin mali işlevinde zaafa uğraması gelir. Cumhuriyet İdaresi, bu nedenle daha Milli Mücadele sırasında mali istiklâlini ilân ile işe başlamış ve Lozan bu mali bağımsızlığın tanınmasına ilişkin senet olmuştur. İşte bu nedenle Atatürk dönemi Maliye Politikası'nı ulusumuzun tarihi açısından önemli kılan ilk husus yaşanan olaylardır. Mali istiklalimizin kazanılması için Kapitülasyonların kaldırılması, Düyun-u Umumiye'nin ödeme planına bağlanması, Reji İdaresi'ne son verilmesi, demir yollarından başlayarak yabancı sermayenin millileştirilmesi, vergilendirme yetkisinin ve yargısının tam olarak kazanılması, senyoraj hakkının elde edilerek Merkez bankası'nın kurulması v.b.; bu dönemi önemli kılan nedenlerin başında cereyan eden olaylardır.
Sayfa 1 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
1920'li yıllarda Klasik Maliye yaklaşımı rakipsiz tek maliye politikası idi. Oysa 1930'ların başından itibaren 1929 Buhranı'na karşı çare olması kaygısıyla Fonksiyonel Maliye anlayışı Batı'da uygulanmaya koyuldu. Fikir babası Keynes olmakla birlikte; Almanya'da Dr. Schacht ve Amerika'da Roosvelt tarafından New Deal adı ile uygulandı. Oysa İnönü hükümetleri 1923'den beri "denk bütçe" ve sağlam para" yani Klasik Maliye Politikası'nı izliyorlardı. Ancak Dünya Buhranı ile kalkınma sorunu birleştiklerinde devletçilik gündeme geldi. Planlı bir ekonomide Maliye Politikası arayışı başladı. Dolayısıyla Türkiye, Maliye Politikası açısından 1930'lu yıllarda Klasik Maliye, Fonksiyonel Maliye ve Planlı (Devletçi)- Maliye demir üçgeni içerisinde çekirdek devleti kurmak ve mali işlevi yerine getirmek için bir yol aradı. Sorun hayati öneme sahipti, zira önümüzde çöken Osmanlı İmparatorluğu örneği vardı.
Sayfa 1 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
Bu dönemde Cumhuriyet'in seçimi sadece Maliye Politikası tercihi değildi. Türkiye kalkınmak veya sanayileşmek için iktisadi model arayışı içinde idi. Bu amaçla İzmir İktisat Kongresi, daha Lozan ve Cumhuriyet öncesinde toplandı. Önce İttihat ve Terakki'den devir alınan "Milli İktisat" modelinin, devlet güdümüne sokularak icrası denendi ama Buhran şartları ile karşılaşılınca başarılı olmadığı anlaşıldı; Devletçılık gündeme geldi. Bir başka deyişle Otuzlu yıllara gelindiğinde Türkiye'nin önünde Milli İktisat Modeli (himayeci piyasa ekonomisi), Devlet güdümündeki Milli İktisat Modeli (NEP benzeri) ve Devletçilik alternatifleri duruyordu. Bu modeller içerisinde maliye politikasının yeri ve işlevi tartışılmaya açıldı. Nihayet iktisadı model olarak devletçilik ile beraber planlı-Maliye Politikası tercih edilmiş oldu. Buhran ve iktisadi model ve maliye politikası değişıklıkleri, hükümet krizine dönüşerek Bayar hükümetine yol açtı.
Sayfa 2 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
156 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.