Hayatın hep yeni şeylerle dolu olacağını zannettiğimiz bir dönem oluyor. Sonra birgün öyle bir şey olmadıgını anlıyorsunuz. Hayatın boşluklardan oluşan bir şey olduğunu görüyorsunuz.
Yokluklardan, kayıplardan, varken yok olan şeylerden, şeylerin bıraktığı boşluklara uzanıp anıların olduğu yerdeki o gerilimli, parlak donukluğu hissedebiliyorsunuz.
Ama o boşlukların etrafında ve arasında büyümek zorunda olduğunuzu da anlıyorsunuz.