"Güneş, geçmiş, Dünya, bugün; Ay, gelecektir."
Paul Auster'dan okuduğum ilk kitap oldu Ay Sarayı. Genel olarak tesadüflerin birbirine bağlanmasıyla birlikte birkaç hayat hikayesi anlatılıyor. İç monologların olduğu bir kitap.
Kitapta ilk olarak ana karakterimiz Marco Stanley Fogg'un hikayesini dinledikten sonra, Fogg'un hastabakıcı olarak yanında çalıştığı Effing'in hayat hikayesini dinlemeye başlıyoruz. En sonda da Solomon adlı başka bir karakterinkini. Yazar, ay'ın üç döngüsünden esinlenerek üç karakterin hayat hikayesini anlatmaya karar vermiş.
Ana karakterimizden kısaca bahsedecek olursak, Marco henüz on bir yaşındayken annesini trafik kazası yüzünden kaybetmiş, babasını ise hiç tanımamıştır. Victor Dayısı büyütür onu. Üniversitedeyken Victor Dayısını kaybeder Marco. Bunun üzerine gittikçe yoksullaşmaya başlar ve kendini yemeden, içmeden keser ve çalışmaz. En sonunda bir parkta yaşamaya başlar. Ve bir takım arkadaşları sayesinde kurtulur. İlerleyen sayfalarda da birçok tesadüfün bağlanmasıyla oluşan güzel bir olay örgüsü devam ediyor.
Baba ve oğul figürleri üzerinde detaylı bir şekilde durulmuş bir kitap. Aslında her okurun seveceğini düşünmüyorum. Sonu beni tatmin etmedi. Ama yine de güzel bir kitap olduğunu söyleyebilirim.