Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Aydınlanma Rüyası: Modern Felsefenin Yükselişi

Anthony Gottlieb

En Eski Aydınlanma Rüyası: Modern Felsefenin Yükselişi Sözleri ve Alıntıları

En Eski Aydınlanma Rüyası: Modern Felsefenin Yükselişi sözleri ve alıntılarını, en eski Aydınlanma Rüyası: Modern Felsefenin Yükselişi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Descartes’ın hüznü: “ Descartes’ın canıgönülden istediği şeylerden biri de Aristoteles’in metinlerinin yerini almaktı, fakat bu gerçekleşmedi. Eserleri, Aristoteles’le birlikte okunmak üzere seçilmişti. ”
çev.: Cansen Mavituna, İstanbul: Vakıfbank Kültür Yayınları, 2021, s.46
Suçu ne zaman cezalandırmak istesek, hemen mâbede sığındı.
Reklam
Spinoza
Spinoza'ya göre: Tanrı'nın istememesine rağmen bir şeyin olması veya sahip olamayacağı bir şeyi arzulaması veya tıpkı kulları gibi, kimi şeylerden hoşlanıp kimi şeylerden hoşlanmamasına neden olan bir yapısının olması ; Tanrı'da büyük bir kusur olduğu anlamına gelir.
Rene Descartes, 1618’de kendi ifadesiyle “dışarıda oynayan tüm komedilerde bir aktör olmaktansa seyirci olmaya çalışarak başı boş bir şekilde dünyayı gezmek” amacıyla seyahatlerine başladı.
Descartes sonra şöyle devam ediyor: Tanrı’ya dair bildiğim şeylerden biri, onun hilebaz olmadığı, zira hilebazlık bir kusurdur ve Tanrı kusursuzdur. Dolayısıyla beni kandırmaz ve hakikate ulaşmak için elimden geleni yaparken başkasının beni kandırmasına müsaade etmez. Öyleyse adımlarımı dikkatli attığım sürece dünyayı anlama çabalarımda yanlış yola sapmayacağımdan emin olabilirim. Tanrı’nın iyi niyetinin teminatıyla, hakikati arama sürecimin başlangıcında başvurduğum radikal şüphelerimi artık haklı olarak bir kenara koyabilirim. Yani rüya görüyor veya kudretli bir şeytan tarafından aldatılıyor olabileceğim için, maddi dünya hakkında hiçbir şey bilmiyor olma ihtimalimi eleyebilirim.
Descartes, tüm bilginin neticede Tanrı’ya dayandığını savunsa da - zira temel ihtiyaçlarımızın doğru olduğunu temin eden iyi bir tanrının varlığıydı- bunun, her şeyi tanrıya bırakabileceğimiz anlamına gelmediğini düşünüyordu.
Reklam
Ben özünde “düşünen bir şeyim”, madde (veya beden) ise özünde uzamlı bir şey, sonucuna varan Descartes, şunu da ekliyordu: Benimle oldukça katışmış bir bedenim var. Fakat yine de, bir yanda sadece düşünen, uzamsız bir şey olarak kendime dair açık ve seçil bir fikrim var; diğer yandaysa sadece uzamlı, düşünmeyen bir şey olarak bedene dair net bir fikrim. Dolayısıyla bedenimden gerçekten ayrı olduğum ve o olmadan var olabileceğim kesin.
Başka bir deyişle, bir savaş durumu olması için illa kan dökülmesi gerekmiyordu, devamlı şiddet tehdidi bunun için yeterliydi. Hobbes bu durumu kötü havayla kıyaslamıştı; kötü hava gerçekten çok şiddetli yağmur olması değil, “günlerce bu ihtimalin ortada olmasıydı”.
Güclü bir yönetim olmadigi takdirde hayatın zorlu, vahşi ve kısa olacağı uyarısında bulunan bir adam olarak hatırlansa da, akılcılık ve kendini koruma arzumuzun bizi barışın peşine düşüreceğini, dolayısıyla hayatın hoş, medeni ve uzun olacağını belirtiyor Hobbes.
Hobbes, Tanrı’nın insanlara hükmetme hakkının -bir tek Yahudiler bunun dışında kalıyordu, çünkü Tanrı onlarla başka bir anlaşma yapmıştı- “onun Karşı Konulmaz Gücünden” geldiğini yazmıştı.
Sayfa 111Kitabı okudu
56 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.