Yetmeyecek ne yazarsam yazayım, vedadan önce yarım kalacağım. Yazamadığım için yarım kalacağım. Duygularımı anlatmaya yetmeyen edebiyatımdan dolayı yarım kalacağım. Tüm mektubu büyük harflerle yazsam sesim çıkmadığı için yarım kalacağım. Bu yarım kalma; yalnızlığımı da yarım bırakacak, yarım kalan yalnızlığımda yarım kalacağım.
Yine erken öleceğinden konuşma! Daha zamanı var. “Güzel günler göreceğiz, güneşli günler...” olacak demişti şair. Şimdi umuyorsun değil mi? Ama yalan söyledi şair Nazım Hikmet Ran. Hiçbir zaman gelecek güzel olmaz. Her daim daha kötü olur.
Biraz yüzleşelim mi? Ben kendimle zaman zaman yüzleşiyorum. Hadi şimdi yüzleşelim. Eteğimizdeki taşları dökelim, yeter taşıdığımız. Aynadan başlayalım. Ben baktığımda karanlık görüyorum. Gecenin içinde yine de o karanlığı görüyorum. Benim karanlığımın siyahı bana özel, kimse göremese de bana özel bir renk var.
Duran hayatın içinde bir o yürüdü bir de paltosu hareket etti; hareketsiz kalan dünya denen evrende -Dünya evrenin bir parçası derler ya bence değil. Dünya evrenin ta kendisi!-