Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bakım Manifestosu - Karşılıklı Bağımlılık Politikası

Kolektif

Bakım Manifestosu - Karşılıklı Bağımlılık Politikası Gönderileri

Bakım Manifestosu - Karşılıklı Bağımlılık Politikası kitaplarını, Bakım Manifestosu - Karşılıklı Bağımlılık Politikası sözleri ve alıntılarını, Bakım Manifestosu - Karşılıklı Bağımlılık Politikası yazarlarını, Bakım Manifestosu - Karşılıklı Bağımlılık Politikası yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bakımı kuşatan en büyük ironilerden biri, zenginlerin aslında kendilerine sayısız şekillerde kişisel hizmet sunmaları için para ödedikleri kişilere en bağımlı olan insanlar olmasıdır.
Sayfa 30
Mesafeli ve hem rasgele hem kayıtsız olan, neoliberal kapitalizmin bakım biçimidir ve yıkıcı sonuçlara yol açar. Bizim açımızdan çoklu bakım, en yakınından en mesafeli olanına, dışa doğru giderek çoğalan bakım ilişkilerini yeniden tanımlamaya yönelik bir etiktir.
Reklam
Umursamazlık hayatın bu kadar çok alanını ele geçirdiğinde ve topluluk bağları bu kadar zayıfladığında da, çoğunlukla, toplumun tercih edilen bakım altyapısı olarak ailenin devreye girmesi teşvik edilir.
Kamusal mekanların yok edilmesi topluluk yaşamı duygusunu giderek daha güç hale getiriyor. İnsanların ister dinlenmek ve zevk için, ister ortak ilgi alanlarına giren sorunları tartışmak, isterse de işbirliğine dayalı kimi projelere katılmak için bir araya gelebilecekleri yerler azalıyor. Bu, demokratik karar alma süreçlerine katılma olanağımız üzerinde yıkıcı sonuçları beraberinde getirirken genellikle yalnızlığa ve yalıtılmışlığa yol açan rekabetçi bireyciliği artırıyor.
Hem bakım verme hem bakım alma gereksinimlerimizi kabul etmek, sadece müşterek insanlığımızı kavramamızı sağlamakla kalmaz, aynı zamanda insan olarak kırılganlığımıza dair paylaştığımız korkuları ' bağımlı' olarak etiketlediğimiz kişilere yansıtmaktansa onlarla yüzleşmemizi mümkün kılar.
Sayfa 38 - DipnotKitabı okudu
devletlerin acil olarak, çok derinlerde yatan karşılıklı bağımlılıklarımızın ve incinebilirliklerimizin tanınması üzerinde temellenmiş bir bakım altyapısı inşa etmesi gerekmektedir.
Reklam
bakımı kuşatan büyük ironilerden biri, zenginlerin aslında kendilerine sayısız şekillerde kişisel hizmet sunmaları için para ödedikleri kişilere en bağımlı olan insanlar olmasıdır.
127 syf.
7/10 puan verdi
Özgün adı The Care Manifesto olan bu kitap, kısaca kapitalizmin yarattığı atomizasyona karşı herkesin birbirini yakınından çevresine 'umursadığı', 'gözettiği' bir toplumun gerekliliğini anlatıyor. Bakım kelimesi ilk akla gelen anlamıyla kişisel bakım, sağlık bakımı gibi şeylerden ibaret olmayıp çok daha bütüncül bir 'umursama' (İngilizcede care) anlamında kullanılıyor. Tabii ki bu bakım veya umursamanın sadece kadının işi olmadığı da vurgulanıyor. Yazarlar insanların birbirleriyle karşılıklı bağımlılıklarının olduğunu ve bunun acizce ya da kötü bir şey olmadığını, aksine bunu kabullenmek ve yaşamı ve toplumu buna göre kurmak gerektiğini söylüyor. Bu toplumun eko-sosyalist, queer feminist nitelikte, insanların karşılıklı yardımlaşması şeklinde işlemesi gerektiğini de belirtiyorlar tabii. Bunun için var olan oluşumların demokratize edilmesi -devletler ve şirketler de dahil- ve kooperatifçilik, enternasyonal dayanışma gibi önerileri vardır. Tam tamına vasat bir metindir. Reel sosyalizmden kurtulamamış ve hâlâ devletten umudunu kesmemiş bu "eko-feminist," "sosyalist feministler" -artık her neyse- yine utanmadan anarşizmden kavramlar almış ve yine anarşizmi de, anarşistleri de hiçbir şekilde zikretmemişlerdir. Ayrıyeten son derece güncel bir metin olmasına karşın -covid 19 patlak verdiğinde çıkmış ve bu salgından da bahsedilmiş- yeni hiçbir şey söylememektedirler. Devletçi sosyalistlerin gerçekten yenilenecekleri an, devletçiliklerini bırakacakları andır.
Çekirdek ailenin temel bakım birimi olduğu varsayılamaz; bakımın piyasaya devredilmesi ise mevcut bakım beklentileri ya da pratiklerindeki toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin çözümü olamaz. Sonuç olarak her iki durumda da, hem ücretsiz hem ücretli bakım işlerinin aslan payı (küresel çapta ücretli bakım işlerinin kadınların üçte ikisi, ücretsiz bakım işlerinin ise dörtte üçü) kadınların omuzlarındadır. Bütün bu bakım işini neden kadınlar yapmak zorunda? Ya sizi destekleyecek bir aileniz yoksa -aileniz sizi reddetmişse ya da siz onları reddetmişseniz? Ya özelleşmiş bakım hizmetlerinin ücretini ödeyebilecek paranız yoksa? Bu düzenin sonuçlan, en iyi durumda bakıma en çok ihtiyacı olanların ihmal edilmesi ve yalıblınası, en kötü durumdaysa gereksiz hastalıklar ve ölümdür. Neoliberalizmin yalnızca kendinize ve en yakın akrabalarınıza bakmanız konusundaki ısrarı, ayrıca paranoyak bir 'kendisinden olana bakma' anlayışına yol açar ki bu da küresel olarak aşırı sağ popülizmin son zamanlardaki yükselişinin sıçrama tahtalarından biri haline gelmiştir. Bu da, burada özetlediğimiz farklı ölçeklerin ne kadar sıkı sıkıya ve ayrılınaz bir biçimde bağlantılı olduğunun altını çizerek bizi başlangıç noktamıza -küresel düzeyde bakım yokluğundan geleneksel aileye bel bağlamaya- geri götürür.
Topluluk için daha az kaynak, kan insanların önüne geçiren bir kültür ve bizi kendi bireysellj.ğimiz üzerinde odaklanmaya kışkırtan bir toplumsal ve politik çevre, demokrasiyi geliştiren topluluk bağlarını beslemenin giderek güçleşmesi anlamına gelir. Bu kadar umursamaz bir dünya, paylaştıkları kimlik duygusunu dışlama ve nefret üzerinde temellendiren kayıtsızlığıyla (uncaring) ünlü toplulukların gelişmesi için elverişli koşulları yaratır; bunların paradigmatik örnekleri kadın düşmanı istem-dışı bekarlar (incel'ler) ve beyaz milliyetçi gruplardır. Ayrıca, umursamaz topluluklar insan1ann gelişip serpilmelerini destekleyecek sosyal kaynaklardan ziyade polisiye önlemlere ve gözetlemeye yabnm yapmaya odaklanır. Umursamazlık hayatın bu kadar çok alanını ele geçirdiğinde ve topluluk bağları bu kadar zayıfladığında da, çoğunlukla, toplumun tercih edilen bakım altyapısı olarak ailenin devreye girmesi teşvik edilir.
Reklam
Bu manifestodaki yaklaşımımız, bakımın, yaşamın her bir farklı ölçeğinde etkin ve gerekli olduğu anlayışına dayalıdır. Manifesto ilkin, halen hüküm süren umursamazlığın karşılıklı bağımlılığa dayalı niteliğini teşhis ediyor. Kasıtlı olarak, iklim krizini üretmiş olan küresel boyutlardan ve kârı insanların önüne geçiren ekonomilerden yola çıkıyor,
Bu manifestoda, bakımı ön plana çıkaran ve merkeze alan bir politikaya acil olarak ihtiyacımız olduğunu ileri sürüyoruz. Bununla birlikte, bakım terimiyle yalnızca 'pratik anlamda' bakımı ya da insanların başkalarının fiziksel ve duygusal gereksinimleriyle doğrudan ilgilendiklerinde yaptığı işi kast etmiyoruz -bakımın bu boyutu her ne kadar kritik ve acil olmaya devam etse de... 'Bakım' aynı zamanda, yaşamın esenliği ve serpilmesi için gerekli olan her şeyin beslenmesine yönelik bir toplumsal kapasite ve etkinliktir. En önemlisi, bakımı sahnenin ortasına yerleştirmek karşılıklı bağımlılıklarımızı tanımak ve kucaklamaktır. Bu yüzden, bu manifestoda 'bakım' terimini, aile bakımını, huzurevleriyle hastanelerde çalışanların ve okullarda öğretmenlerin sürdürdüğü pratik anlamda bakımı ve başka elzem işlerde çalışanların sunduğu gündelik hizmetleri içine alacak biçimde geniş bir anlamda kullanıyoruz. Ama bakım aynı zamanda, 'eşya kütüphaneleri'ni, işbirliğine dayalı alternatif örgütlenmeler ile dayanışma ekonomilerini inşa eden aktivistlerin başka insanları gözetmesi ve konut fiyatlarını düşük bir düzeyde tutan, fosil yakıt kullanımını kısan ve yeşil alanları genişleten politikalar anlamına da gelir. Bakım -gezegenin kendisinin yanı sıra- bu gezegendeki insanların ve canlı varlıkların büyük bir çoğunluğunun serpilip gelişmesine izin veren politik, toplumsal, maddi ve duygusal koşulları hem bireysel hem müşterek olarak sağlama becerimizdir.
Salgın böylelikle, neoliberal piyasaların yol açtığı ve çoğumuzu hem daha az bakım sunabilir hem de daha az bakımı alabilir halde bırakan şiddeti dramatik bir biçimde ifşa etti. Çok uzun bir süredir en yakın çevremizdeki insanlara bile daha az bakabilir hale getirilirken, bir yandan da yabancıları ve uzağımızdaki başkalarını daha az umursamaya
Bakım krizi, neoliberal kapitalizmin kar etmeyi neredeyse her yerde hayatın örgütleyici ilkesi olarak konumlandırmasının hükümetler tarafından kabul edildiği son kırk yıldır özellikle akut hale geldi. Bu, bir yandan refah devletlerini ve demokratik süreçlerle kurumları kıyasıya parçalarken, finans sermayesinin çıkarlarına ve akışlarına sistematik olarak öncelik tanımak anlamına geldi. Gördüğümüz gibi, bu tür bir piyasa mantığı, birçok hastaneyi sağlık çalışanlarının ihtiyacı olan en temel kişisel koruyucu teçhizattan yoksun bırakarak mevcut salgını kontrol altına alına yeteneğimizi önemli ölçüde azaltan kemer sıkma politikalarına yol açtı. Ne var ki, bakımın ve bakım işlerinin hakir görülmesinin daha uzun bir tarihi vardır. Bakım, büyük ölçüde kadınlarla, kadına özgü olanla ve 'üretken olmayan' bakım işleri olarak görülen işlerle bağdaştırıldığı için öteden beri değersizleştirilmiştir. Bu yüzden bakım işleri, en azından pahalı bir şekilde yetişmiş seçkin bakıclar dışında sürekli olarak daha düşük ücretlere ve toplumsal saygınlığa layık görülmüştür. Egemen neoliberal model, yalnızca eşitsizliği eğip bükerek, yeniden şekillendirerek ve derinleştirerek geçmişi daha eski olan bu değersizleştirmeden yararlanmakla yetinmiştir. Sonuç olarak, neoliberal özne arketipi, başka insanlarla tek ilişkisi rekabet içinde kendini güçlendirmek olan girişimci bireydir. Ve ortaya çıkan egemen toplumsal örgütlenme biçimi de işbirliği değil rekabettir. Başka türlü söylendiğinde, neoliberalizmin bakıma ilişkin ne etkili bir pratiği ne de bir sözcük dağarcığı vardır. Bunun yıkıcı sonuçları olmuştur.
Beni gömmek için elinden gelen her şeyi yaptın Ama benim bir tohum olduğumu unuttun.
25 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.