Başarısız Hipotez Tanrı kitaplarını, Başarısız Hipotez Tanrı sözleri ve alıntılarını, Başarısız Hipotez Tanrı yazarlarını, Başarısız Hipotez Tanrı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yeni Ateist bakış açısını öğrenmek üzere okuduğum bir kitaptı. Yazarı Dawkins, Harris ya da Hitchens kadar tanımıyordum bu sebeple her ne kadar beklemem gerektiğini bilsemde bu kadar agresif bir üslupla karşılaşınca şaşırdım. Bir fizikçi olarak Stenger kesinlikle bilim ve metodolojisi üzerine bilgi sahibidir ancak felsefe bilgisinin felsefe ile yeni yeni ilgilenmeye başlayan bir lise öğrencisini geçmediğini görmek üzücü oldu; teoloji bilgisi ise hiç yok kendisinin. Dinlere ve özellikle Hristiyan inancına karşı saman-adam safsatası yapmadan tek bir argüman sunmayı başaramamış, metinlerin yanlış yorumuna başvurmuş ve daima bilimdeki otoriter konumunu kullanarak okuyucusunu manipüle etmeye çalışmış. Kuantum vakumu ve enerji durumunu sırf madde, zaman ve mekan mevcut değil diye hiçlik olarak lanse etmesi ve "Tanrı olmadan hiçlikten varlığı açıklayabiliyoruz!" diye anlatması buna en büyük örnektir. Yine "Tanrı en gelişmiş astronomik cihazlarımızda görünmüyor" demesi gibi saçma sapan argümanlarla dolu. Ayrıca yazar bazı yerlerde kendisi de itiraf ederek fizik dünyasında genel kabul görmeyen hatta yoğun itiraza maruz kalan (sırf tanrısız bir evren modeli oluşturabilmek için uydurduğu) hipotezlerini okuyucuya fiziğin genel kabulü ve büyük hakikat olarak anlatmaya çalışmış. Bilimsel verilerin yanlış lanse edilmesi, dinin olduğu şeklinden başka bir şey gibi gösterilmesi, felsefi safsatalar gibi şeyler hoşunuza gidiyorsa okuyun yoksa açık bir zaman kaybı. Kesinlikle felsefi bir derinlik bulamazsınız.
Bunca cehalet ve karanlık içinde insan anlayışına tek kalan kuşkucu veya en azından temkinli davranmak ve olabilir görünmeyen hiçbir hipoteze az veya çok teslim olmamaktır.
Bilimsel bilgideki boşlukları günün birinde doldurabilecek makul yollar bulabilirsek Tanrı'nın varlığına yönelik bilimsel argümanlar çökecektir. O zaman insanlar için halihazırda gözlemlenebilir olan fenomenleri betimlemek amacıyla kurduğumuz modellerin Tanrı'yı içermesi gerekmediği sonucuna varabiliriz. Elbette bu durum şimdiki insan gözlem alanının dışında kalan fenomenlerin açıklanması için gerekli olabilecek bir tanrının var olma olasılığını açık bırakacaktır. Bu tanrı gelecekteki bir uzay seferinde veya devasa bir parçacık hızlandırıcı deneyinde ortaya çıkabilir. Ancak bu tanrı insan yaşamında önemli rol oynayan bir tanrı olmayacaktır. O Tanrı olmayacaktır.
Bilimin eksikliğinin tek başına Tanrı'nın varlığını ispatlamaya yetmeyeceğinin farkında olan kimi teologlar ve teist bilim insanları şimdi bilimde, sadece doğal âlemin dışında varolabilecek bir varlığın doldurabileceğini söyledikleri boşluklar bulduklarını iddia ediyorlar. Bunlar son derece cüretkar bir önermede bulunuyorlar: Bilim birtakım fenomenleri açıklayamaz ve dahası hiç açıklayamayacaktır. Bu yeni "ispatlar" şu iddialara dayanıyor: Yaşamın karmaşıklığı tamamen doğal (maddi) olan süreçlere indirgenemez ve asla indirgenemeyecektir. Ayrıca şunu da öne sürüyorlar: Fiziğin sabitleri ve yasaları öylesine ince ayarlanmıştır ki bunlar doğal yollardan ortaya çıkmış olamaz ve fiziksel evrenin başlangıcı ve uyduğu yasalar doğaüstü müdahale olmadan "hiçlikten gelmiş" olamaz. İnananlar özenle kontrol edilen deneylerin sonuçlarını kullanarak bunların sadece maddi süreçlerle açıklanması mümkün olmayan madde ötesi bir âlemin varlığına yönelik deneysel deliller sağladığını savunuyorlar.
Üç tek tanrılı dinde Tanrı, –madde, uzay ve zamanın ötesinde– yüce bir aşkın varlık ve madde, uzay ve zaman uyarınca betimlenen duyularımızla algıladığımız her şeyin temeli olarak görülür. Üstelik bu Tanrı, deizmin dünyayı yarattıktan sonra onu kendi başına bırakan ya da panteizmin bütün varoluşa eşit olan tanrısı da değildir. Museviliğin, Hıristiyanlığın ve İslamın Tanrısı, atom çekirdeğinde bulunan kuarkların birbirleriyle etkileşiminden en uzak galaksilerdeki yıldızların evrimine kadar evrenin her nano-metreküpündeki her olaya her nano-saniyede müdahale eden bir tanrıdır. Dahası, bu Tanrı en özel yaratımının, engin evrende minnacık bir yerde yaşayan insanlık denen örgütlü maddenin her düşünce ve eylemine de karışmaktadır.
Victor J. Stenger
Teolojinin, bilim ve felsefe ile harmanlanıp; açık, anlaşılır ve akıcı bir üslüpla biz değerli okuyuculara sunulduğu bir eser olarak tanımlayabilirim bu eseri. Eser dinlerin bilimsel ve felsefik temellendirmesini yapmaya çalışarak ve bu temellendirmenin yapılamayacağı tezini biz okuyucuya sunarak, dinlerin inanç açısından anlamsız olduğunu aktarma üzerine kurulmuş diyebilirim. Dini bütün insanların da okuması gerektiğini düşünen bir okuyucuyum çünkü ne kadar katılmasak da bizlerden zıt fikirleri sunan eserleri okumak bizlerden zıt düşüncelere sahip insanları daha iyi anlamak ve hayata çok farklı pencerelerden bakabilme özelliğini kazanmak için önemli olduğunu düşünüyorum. Ayrıca insanı düşünmeye, sorgulamaya iten eserleri sevdiğim için bu eserin bu konuda başarılı olduğunu düşünerek siz değerli okuyucuların bu değerli eseri okunmasını istediğimi söyleyebilirim. Sevgiyle ve kitapla kalın. :)
Gözlemlediğimiz evren, temelde acımasız kayıtsızlık dışında hiçbir tasarım, amaç, iyilik veya kötülük bulunmayan bir evrenden ne beklersek tam da o özelliklere sahiptir.
"Muhtemelen türümüz uzayda, Dünya adlı uzay gemisinde terk edilmiş, güneş son hidrojen atomunu yakmadan çok önce soyu tükenmeye mahkum olan bir türdür."