Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Benim Sofram Bu

Oğuz Akay

En Eski Benim Sofram Bu Gönderileri

En Eski Benim Sofram Bu kitaplarını, en eski Benim Sofram Bu sözleri ve alıntılarını, en eski Benim Sofram Bu yazarlarını, en eski Benim Sofram Bu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
672 syf.
·
Puan vermedi
Atamızın sofra muhabbetleri meşhurdur. Güncel konuların, tarihi olayların konuşulduğu bu sofrada Atamız kimlerle konuştu onu öğreneceksiniz. Gayet akıcı bir dille yazılmış bu kitap her kütüphanede bulunmalı. Okumanızı tavsiye ederim.
Benim Sofram Bu
Benim Sofram BuOğuz Akay · Truva Yayınları · 200610 okunma
Atatürk'ün
Sevdiği şarkılardan birisi de "Yemenim turalıdır, sevdiğim buralıdır'' türküsü idi. Nedense bunu sık sık okurdu. Kim bilir belki de canlı bir hatırası vardır. Amma buna dair ağzından bir şey duymadım.
Reklam
Geçen harp (İkinci Dünya Savaşı) sonrasında hayal ve hırslarına, Hitler'le Mussolini'nin asla tatmadıkları eşsiz bir zaferin takmış olduğu kanatları kendi eli ile kesip koparmasını bilen, dehasını milli ve milletlerarası "imkanlar" ölçüsü içinde tutan tek adam şüphesiz Atatürk'tür. -Falih Rıfkı Atay
Atatürk'ün
Sofrasında en çok saygı gösterdiği, en çok nazını çektiği şahsiyet İnönü idi. -Falih Rıfkı Atay
hayat bir kuru kestaneden ibarettir.
Atatürk'ün merhum Ömer Naci hakkında birçok hatıraları vardı. Bunları anlatmaktan zevk alırdı. Bu hikayelerden en hoşuna gideni şuydu: "Manastır'dan sıla için Selanik'e geldikleri zaman, bir gün Ömer Naci, Fuat Bulca, Mustafa Kemal Selanik'te Tahtakule gazinolarının birine rakı içmeye gitmişler. Üçünde de para yokmuş. Mevcut paraları ancak mezesiz bir şişecik rakıya kafi gelecek kadarmış. İçmeye başladıkları sırada içeriye bir seyyar meze satıcısı gelmiş. Taşıdığı işportanın bir tarafında yumurta, fındık, fıstık gibi nadir ve pahalı mezeler, diğer tarafında kuru kestane gibi ucuz yemişler varmış. Mustafa Kemal satıcıyı çağırmış, cebinde kalmış olan iki kuruşla mezelik olarak kuru kestane almış. Diğer yumurta, fındık ve fıstıktan alamadıklarına üçünün de canları sıkılmış. Birbirlerini teselli etmişler. Bir aralık Ömer Naci dayanamamış, bir şiir okumak istemiş ve ayağa kalkarak: - Hayat... Hayat... diye şiirine başlarken, Mustafa Kemal hemen önündeki kuru kestanelerden bir tanesini eline alarak uzatmış ve Ömer Naci'nin: - Hayat... Hayat... Sözüne ilave ederek ve kuru kestaneyi göstererek gayet soğukkanlılıkla: - ... Bir kuru kestaneden ibarettir! diye şiiri tamamlamış". Bu söz, Atatürk'ün o kadar hoşuna gitmiş ki aradan bu kadar çok sene geçtiği halde bunu unutmamış ve: - Hayat bir kuru kestaneden ibarettir! diye daima o hatırayı muhafaza eder, anlatırlardı.
:D :D
Selanik'teyiz... Çarşıdan öteberi almış, eve dönüyorum. Olimpos'un önünden geçerken baktım Mustafa Kemal, telaşlı telaşlı camı vuruyor: - Nereye böyle Salih?. - Eve gidiyorum. - Otur canım. Ben de birazdan çıkacağım. Beraber gideriz. Oturdum. Fakat Mustafa Kemal, arkadaşlarıyla sohbeti bitirinceye kadar vakit epeyce gecikmişti. - Otur biraz daha... Otur biraz daha... Derken zamanı unutmuşuz. Dışarı çıkınca: - Yahu! Bu güzel havada eve gidilir mi?.. demez mi?.. - Eve gidilmez de nereye gidilir?.. - Beyaz kule bahçesine... Bahçeden çıktığımız zaman şafak sökmekte idi! -Salih Bozok
Reklam
Biz ilk önce bir "Türkler Tarihi"ne muhtacız. Bundan sonra yer yer kurdukları devletlerin tarihleri gelmelidir. -Mustafa Kemal Atatürk
her şeye rağmen 28 mayısa dair,
Milletimiz hakkındaki güvenimiz günler geçtikçe çoğalmıştı. Bütün ümitlerimiz onun göstereceği fedakarlık, cesaret ve feragette toplanıyordu. Bu hususta hiçbir şüphe ve tereddütümüz kalmamıştı.
"Ol mey ki olur saykal-i dil ehl-i kemal Napuhtelerin aklına bad-i ziyandır. " (O içki ki gönül cilası olur olgun adama Tecrübesizlerin aklına zarar rüzgarıdır.)
İki Mustafa Kemal vardır; dediler, biri karşınızda oturan ben. Et ve kemik, fani Mustafa Kemal... İkinci Mustafa Kemal; onu "ben" kelimesiyle ifade edemem. O, ben değil , bizdir. O burada oturan sizler, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük mefkure (ülkü) için uğraşan münevver (aydın) ve mücahit (savaşçı) bir zümredir. Ben onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların tahassür (özlem) duydukları şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, cümlenizsiniz. Fani olmayan, yaşaması ve muvaffak olması mukadder olan Mustafa Kemal odur.
Sayfa 118Kitabı okudu
41 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.