Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Benim Sofram Bu

Oğuz Akay

Benim Sofram Bu Gönderileri

Benim Sofram Bu kitaplarını, Benim Sofram Bu sözleri ve alıntılarını, Benim Sofram Bu yazarlarını, Benim Sofram Bu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
tıpkı ben. kendimin aynısı. (=
Atatürk, bir defa espriyi anlayan ve hakikaten espriye kıymet ve yön veren bir varlıktı. Bütün azametiyle... Onun için laf arasında, yahut bir hadise arasında geçen espri gerçeğin hüviyetini bozsa dahi, o esprinin yüzü suyu hürmetine hiçbir zaman sinirlenerek cevap vermezdi. Üstelik çok anlayış gösterirdi. Fevkalade hazzederdi.
Sayfa 505Kitabı okudu
oralarını otuz milyon iken kaybettik...
Nuri Conker'in Çocuk Sarayı Caddesindeki evinde Atatürk'ün "Vardar Ovası" türküsünü bilafasıla (arasız) tekrarlatmış olması bu apartmanda bulunan Bulgar Sefarethanesi erkanı tarafından duyul­muş ve bu hadise Ankara'da halk arasında da yayılmıştı: "Maya dağdan kalkan kazlar Al topuklu beyaz kızlar Vardar Ovası Vardar Ovası Altın yuvası" Bu türkü hakikaten defalarca söylenmiş ve hora denilen Rume­li oyunları bu türküye uyularak oynanılmış idi. Birkaç gün sonra Çankaya'da Tahsin Uzer, bu hadisenin Bulgar ve Yunan siyasi mahfillerinde (çevrelerinde) telaş ve dedikoduya se­bep olduğunu söylüyordu. Bir Rumelili arkadaş Atatürk'e sordu: - Paşam bu kıymetli vatan parçasına bir gün kavuşabilir miyiz? Atatürk'ün mavi gözleri, pencereden dışarıya derinlere daldı. Üzgün olduğu yüzünden belli idi. Hafif bir sesle bu suali cevaplan­dırdı: - Oralarını otuz milyon iken kaybettik. On sekiz milyon Türk ancak milli vatanı koruyabilir. Asaf İlbay "Atatürk'ün Hususi Hayatı'', Tan Gazetesi, No:228, 5 Ağustos 1949, s.2
Sayfa 421Kitabı okudu
Reklam
(Atatürk) Onuncu Yıl Marşını da güftesi ve bestesi ile her zaman aklında tutmuştu. Bayram yakını, yollarda otomobilini durduruyor, "Onuncu Yıl Marşını öğrendiniz mi?" diye okuldaki oğlunun ödevini yok­layan baba gibi soruyordu. "Sesim söylememe elverişli değil." diyen­lere sözlerini yineletiyor, şaşırırlarsa hemen düzeltiyordu. Hele "On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan" dizesini pek beğendi­ğini belli ediyordu. -Behçet Kemal Çağlar
Sayfa 416Kitabı okudu
unutmayınız ki Mustafa Kemaller yirmi yaşındadır.
Bir akşam kendisine nazı geçen arkadaşlarından biri: - Düşünmelisiniz ki eğer ölürseniz, heykelinizi paramparça ederler. Yaptıklarınızdan hiçbiri ayakta kalmaz. Çok yaşamaya bak­malısınız, dedi. Ben de sofrada idim. Güldü, işte o zaman bize gönlünün sırrı­nı açtı: - Unutmayınız ki Mustafa Kemaller yirmi yaşındadır, dedi. O artık Türkiye'nin her tepesinde bir Mustafa Kemal'in nöbet tuttuğuna inanıyordu. Heykelleri de, şan ve şerefleri de, eserleri de, hepsi bu Mustafa Kemallere emanetti. Nöbetçiler uyumayınız. Falih Rıfkı Atay "Nöbetçi", Pazar Postası Gazetesi , Birinci yıl, No:40, 11 Kasım 1951 , s. 1
Sayfa 406Kitabı okudu
Atatürk'ün sevdiği rumeli türküsü.
(Ankara) Müzik Öğretmen Okulunda talebe idim. Bir gece Çankaya Köşkü'ne, konser vermek için gitmiştik. Atatürk, koro ve solo olarak söylediğimiz garp (batı) müziği parçalarını çok beğen­mişti. Bir ara: - Ben de size bir Rumeli türküsü öğreteyim. Bu türkü, benim çocukluğumun, gençliğimin bütün hatıralarını taşır. Ben söylerken notasını yazabilir misiniz? buyurdular. Okul müdürü beni seçti. Kağıt kalem alarak Atatürk'ün yanına oturdum. Heyecandan kalbim çarpıyor, ellerim titriyordu. Büyük Atatürk, gözlerinden yaşlar akarak, içli ve güzel bir sesle: "Alıverin bağlamamı çalayım aman Çalayım da zari zari ağlayayım aman" Türküsünü söylüyordu. Bitirdiklerinde yazdığım notayı göster­dim. Yanındakilere: -İşte hakiki sanat budur arkadaşlar. Siz Mebus olursunuz, Ve­kil olursunuz, hatta Reisicumhur olursunuz. Fakat sanatkar olamaz­sınız... Bu çocukların kıymetini bilelim... dediler. Az sonra salon koro halinde Atatürk'ün yazdırdığı bu Rumeli melodisiyle çınlıyordu. -Nezihe Başsoy
Sayfa 373Kitabı okudu
- Ölmek isteyen bir milleti Gazi değil, hiçbir kuvvet kurtaramaz. Türk milleti ölmek istemez, o daima yaşayacaktır efendiler.
Sayfa 344Kitabı okudu
Reklam
menemen olayına yönelik Atatürk'ün söyledikleridir.
Bütün tarihimizde uğradığımız felaketlerin hemen hepsi, daima bu yobazların başının altından çıkmıştır. Fakat çok iyi oldu. Çünkü bu sefer başlarını bir daha kaldıramayacakları şekilde ezeceğim, diyordu.
Sayfa 317Kitabı okudu
Mesele memlekette cumhuriyetin şahısların hayatına bağlı kalmayarak kökleşmesidir.
Sayfa 252Kitabı okudu
Merhamet...
Bir yaz gecesi... Büyükada Yat Kulübünde, sofrasında ve karşısında oturuyordum. Bir Amerikan gazetesinde, meşhur bir kadın yazıcımızın neşrettiği hatıralardan bahsolunuyordu: Gazi'yi anlatan bu makalelerde bir "merhametsiz" kelimesi geçiyormuş. Bu "merhametsiz" sözü, onun, merhamet dolu kalbini merhametsizce yaralamıştı... Teessürden ürpermiş bir sesle : - Eğer, demişti, ben hayatımda ancak on beş kişiye merhametsiz olabildimse, bu, on beş milyon Türk'e olan sonsuz merhametimdendir.
Sayfa 201 - Orhan Seyfi Orhon ''Atatürk'e Ait Hatıralar", Akbaba Dergisi, Sayı. 254, 17 Kasım 1938, s.4Kitabı okudu
Beyefendi, merak buyurmayın; İslam alemi, ki maatteessüf (ne yazık ki) bir sürü esirlerden mürekkep acınacak hale gelmiş yığınlardır, ben henüz onlarla meşgul olabilecek kuvvet, kudret ve mevki sahibi değilim; ben şimdilik, doğrudan doğruya mensubu olmakla iftihar ettiğim Türk milletinin kurtuluşundan bahsediyorum. Bu milletin şimdiye kadar Arapların, Acemlerin, din maskeli iğfalleriyle aldatılmış olduğunu ispat etmek isteyen bir adamım.
Sayfa 187Kitabı okudu
41 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.