Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Berlin'de Sanrı

Demir Özlü

Berlin'de Sanrı Gönderileri

Berlin'de Sanrı kitaplarını, Berlin'de Sanrı sözleri ve alıntılarını, Berlin'de Sanrı yazarlarını, Berlin'de Sanrı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
göllerde ve nehirlerde başıboş, her insan gibi, güzergâhı yarı düzenli bir tekne olarak dolaşmıştın, ama iyice tanıyamamıştın gövdene vuran suları. yüzeyinden baktığında anlaşılmaz o sular, birbirine giren iç akıntılar; yaşamın, yalnızlığın, ölümün akıntıları derinlerde karışırlar birbirlerine.
geceleyin, yağmurun altında, ortası çimenlik, çimenliğin kıyılarından toprak yolların geçtiği bu büyük bahçede sanki seni bir bekleyen vardı. bilmediğin bir hayalet. sanki uzaklardan gelmiş birisiydi. kenti çeviren duvarların, göllerin, kırların da ötesinden, belirsiz bir mesafeden. belki de bu çağın insanı değildi. yarı uykuya dalıp, yarı uyandığında, sana sonsuz uzun gelen gecede, onun, seni, karanlık bahçede, yağan yağmurun altında beklediğini hissettin. çok uzun süredir hem de. bildik bir haber verecekti sana. ama kalkıp da, camdan, onun görüntüsünü seçebilecek bir dikkatle bakacak ya da sırtına paltonu alıp da bahçeye inecek gücü bulamadın kendinde.
Reklam
kleist'ın özgürlüğü aradığı bu doğanın ortasındaki ağaçlar, belki onun intihar ettiği sırada da vardılar ama yarı yarıya yaşamıyorlardı şimdi.
-işte buydu hayat, bir imgenin sıcaklığını aramak-
seni, seni yalnızlıktan çıkaran bir yolculuğa çıkmış gibiydin.
ardındaki yıllarda yakınında olmuş insanların kulağına fısıldadıklarını duydun. hayır, yalnızca yakın olduğun insanların değil, hayatına girmiş bütün figürlerin, bütün insan figürlerinin… şöyle bir tanıyıp geçtiğin, uzak kalmış olduğun insanların bile sana fısıldadıkları bir şeyler vardı. evet, hepsi bir şeyler seslendi sana. hepsi yalnızlığını güçlendirdiler ve içeriye içeriye ittiler öznelliğini. bütün bu kendi kendine konuşmaların acı sonucu: hayır, hayır, gerçekten söylenmiş şeyleri bütün tonlamalarıyla duyuyordun: "boşuna yaşanmış bir geçmiştir bu; daha doğrusu derine inmemiş, gerçeğin üzerinden kaymış bir şey."
Reklam
kapalı gözlerinin önünde gölgelerini gördüğünü sandığın ağaçların kuru dalları arasından kendini göstermeye çalışan kuzey güneşi, sanki bir elle geriye çekilen zihninin derinliklerinde, yitirmiş olduğun, yitireceğini düşündüğün insanlarla ilgili sonsuzca somut biçimler de alan kaygılar (pencerenin yerine takılmayan mandalları sallanıyor, bu yüzden hep vurup duruyor kepenk, pencerenin pervazlarına), nerede olduğunu bilmemenin verdiği belirsizlik, sonsuz bir altüst oluş (kanalların derinliklerindesin), kargaşa, dağılma ve yok oluş (ne kadar da uzaklardasın, güneşe doğru çekiliyorsun sanki) ...
sanki yıpranmış gibi geldin buraya. seni çevreleyen her şeyden ayrı düşürülmüş, uzun sürmüş bir hükümlülüğü tamamlamış gibi. üzerinde donuk ay ışığının gezindiği bir hücreden çıkmıştın sanki. pencereden gördüğün, çatılara vuran o donuk ışık.
ben müthiş bir fırtınaya tutuldum. bu fırtına sallanan başımı mezarın derinliklerine doğru eğiyor... heinrich von kleist, schroffenstein ailesi
ama şimdi şu akşam saatinde son liman kendim, bu döndüğüm, bilmiş, bulmuş, anlamış. hatırımda, bir vakitler gördüğüm. yoluna can serdiğim o kaçış. şimdi, şu akşam saatinde dönüyorum görmüş geçirmiş, atlatmış denizlerin doymayan sahilinde. ö. a.
Reklam
....ben pırıl pırıl bir gemiydim eskiden beni o zaman görseydiniz siz de gelirdiniz peşimden... ... (özdemir asaf)
Uzayın içinde bitmeyen bir istektir insan. Kendi tasarın sadece ölümün üzerinde bir tasarı haline dönüşmemişse, gene de sana küçük bir mutluluk payı kalıyor demektir. ' Kararlı ölüm düşüncesiyle şair, bu küçük mutluluk payını da nasıl korumayı bildi' diyorsun kendi kendine. İntiharından önce yazdığı mektuplar bu mutluluğun payını taşıyor işte. Ölümün de verdiği bir mutluluk vardır; kuşkusuz kendi elinde tutuyorsan bu olasılığı.
Ya o korkunç nazizm dönemini bilmiyor muyum sanki? Hala şiddetin hayaleti dolaşıyor burda”
Sayfa 78 - Ada YayınlarıKitabı okudu
16 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.