Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Erkeksi Kadınlar - Kadınsı Erkekler

Beyin ve Cinsiyet

Anne Moir

En Eski Beyin ve Cinsiyet Gönderileri

En Eski Beyin ve Cinsiyet kitaplarını, en eski Beyin ve Cinsiyet sözleri ve alıntılarını, en eski Beyin ve Cinsiyet yazarlarını, en eski Beyin ve Cinsiyet yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
224 syf.
10/10 puan verdi
Beyin ve beynin cinsiyeti adına yazılmış okuduğum en iyi kitaptır, benim için bir başyapıttır. Çiftlerin okumasını kesinlikle öneriyorum. Erkeğin kadını, kadının erkeği anlamasında oldukça faydalı ve bilimsel kitaplardan.
Beyin ve Cinsiyet
Beyin ve CinsiyetDavid Jessel · Pencere Yayınları · 200328 okunma
Erkek çocuklar oyunlarda ellerini ve gözlerini daha iyi kullanıyorlar. Bu yetenek topla oynanan oyunlarda çok belirleyici. Bu yatkınlıkları nedeniyle erkek çocuklar her hangi bir cismi gözlerinin önünde canlandırabiliyor, onu yine sadece hayal ederek döndürebiliyorlar. İki boyutlu planlara bakarak daha çabuk model yapabiliyorlar. Sürahinin duruşu değiştikçe sürahi içinde suyla sürahinin iç çeperi arasında kaç derecelik açı meydana geldiğini kızlara göre daha iyi tahmin edebiliyorlar. Soyut düşünceye yatkınlıkları, yani başka türlü ifade edecek olursak, alt birimlerin taktiklerine değil, genel stratejiye olan yatkınlıkları nedeniyle satrançta da erkeklerin tartışmasız üstünlüğü söz konusu. Bu üstünlük satrancın hem kadınlar ve hem de erkekler arasında son derece yaygın olduğu Sovyetler Birliği'nde de geçerli.
Reklam
Cisimler veya teorik konular söz konusuysa erkekler belli bir üstünlük sahibiler. Kadınlar ise beyin yapıları nedeniyle her türlü uyarıya daha duyarlılar. İfade etmekle ilgili testleri kadınlar daha kolay çözüyorlar. Yapısı nedeniyle ·kadın beyni verileri daha geniş bir alandan daha kolay topluyor, daha kolayca birbirine bağ­lıyor. Kadınlar beyin yapılan nedeniyle insani ilişkileri daha rahatça kuruyor, komünikasyonda daha başarılı oluyorlar. Kadın­larda beynin bu avantajlı özellikleri toplumsal ve kültürel etkiler nedeniyle süreç içinde daha da gelişmiş olabilir, ama bu özelliklerin kadınların doğumlarıyla birlikte sahip oldukları özellikler olarak tanımlayabiliriz. Bu alandaki farklılıklar doğumdan sonraki ilk birkaç saat içinde bile belirgin hale geliyor. Kız bebekler çevrelerindeki insanlara ve yüzlere karşı daha çok ilgi gösteriyorlar. Erkek bebekler cisimlerle yetiniyorlar.
Kız çocuklar erkeklere göre daha erken konuşmaya başlıyor­lar. İlk kelimeleri, ilk kısa cümleleri daha erken söylüyorlar. Erkek çocuklara göre daha önce, okul çağına bile gelmeden hızlı konuşabiliyor, birçok kelimeyi birbirine bağlayarak kendilerini ifade edebiliyorlar. Daha çabuk okumayı öğreniyorlar, dilbilgisinin temel bölümlerini daha kolay söküyor, imla kurallarını daha süratli özümsüyorlar. Kadınlar yabancı bir lisanı daha kolay öğ­reniyor, ana dillerini de erkeklere göre daha güzel kullanıyorlar. Dilbilgisinde güçlüler, imla kurallarına daha hakimler. Daha hız­lı ve güzel konuşmada avantajlılar. Kekemelik ve diğer konuşma hataları erkeklerde daha sık karşılaşılan bir durum.
Kadınların işitme yetenekleri de daha gelişkin. Kıyaslamalı araştırmalar kadınların seslere karşı daha hassas olduklarını ortaya koyuyor. Musluktan suyun damlaması kadını yataktan kaldır­maya yeterken, erkek bu sese uyanmıyor bile. Belirli bir şarkının ezgisini doğru mırıldanan kadınların sayısı erkeklere göre altı kat daha fazla. Kadınlar sesin tonunundaki çok minik değişiklik­leri bile algılayabiliyorlar. Herhalde kadınların erkek arkadaşla­rına sık sık sordukları "şimdi benle niye sesini yükselterek konuşuyorsun?" serzenişinin ardındaki neden de bu hassaslık olsa gerek.
Her şey zeka testleriyle başladı. Araştırmacılar şöyle bir durumla karşılaştılar: ele alınan yeteneklerin bir kısmında sürekli bir cinsiyet, diğer grubunda ise sürekli diğer cinsiyet avantajlı görünüyordu. Bu durum bilim adamlarını kızdırıyordu, çünkü zeka ölçümlerinin tam olarak gerçekleşmesinin önünde bir engel oluşturuyordu. Bugün kullanılan en yaygın zeka testlerinin hazırlayıcısı olan Amerikan Dr. D. Wechsler ellili yıllarda kullandığı testler arasında otuz kadarının kadınları ya da erkekleri "diskrimine ettiğini" fark etti. Bu terimi kullanmasının da gösterdiği gibi, Wechsler karşı cinslerin birbirinden farklı puanlar aldığı bu ölçümlerde hata kaynağı olarak kendi testlerini gördü. Wechsler'in bu olumsuzluğu etkisizleştirmek için kullandığı yöntemlerden biri de erkeklere ve kadınlara uygulandığında birbirinden çok farklı sonuçlar veren bu testleri kullanmamak oldu. Ama hala tam anlamıyla "karşı cinslere göre tarafsız" sonuç alamıyordu. Bunun üzerine Wechsler karşı cinslerde yaklaşık olarak eşit sonuçlar alabilmek için "erkekler için uyarlanmış" ya da "kadınlar için uyarlanmış" testler hazırlamaya başladı. Bilim için oldukça tuhaf bir yöntem öyle değil mi? Eğer sonuçlar hoşunuza gitmediyse, verileri yeni baştan ele alıp, onları istediğiniz sonuçlar çıkıncaya kadar değiştirebilirsiniz!
Reklam
Karşı cinsler arasındaki farklılıkları konu alan ilk sistemli deneyler 1882'de Londra'daki South Kensington Müzesi çalışanlarından Francis Gatton tarafından gerçekleştirildi. Tespitleri, karşı cinsler arasındaki önemli farklılıkları içeriyordu: erkekler daha güçlü bir şekilde elleriyle kavrayabiliyorlardı. Yüksek seslere karşı daha hassastılar. Zor koşullar altında da çalışabiliyorlardı. Kadınlar ise acılara ve ağrılara karşı daha hassastılar. On yıl sonra Birleşik Amerika'da kadınların işitme yeteneklerinin erkeklere göre daha gelişmiş olduğu tespit edildi. Kadınların günlük yaşamda kullandıkları kelimelerin sayısı erkeklerden daha çoktu. Kadınlar mavi rengi kırmızıya göre daha çok tercih ediyorlardı. Erkekler ise kırmızıyı tercih ediyorlar, kelime haznelerini daha cüretkar kullanabiliyorlar, soyut düşünceye ve soyutlamaya meyil gösteriyorlardı. Kadınlar ise somut, iyice çerçevesi çizilmiş sorunlar karşısında kendilerini daha rahat hissediyorlardı.
İnsanoğlu kendi kaderine hakim olduğunu düşünüyor, ama biyoloji yasalarının kendi bedeni üzerinde de egemen olduğu gerçeğini gözden kaçırıyor. Erkek ve kadın birbirini daha iyi anlasa ve sevse daha mutlu olabilir. Eğer birbirlerinden farklı olduklarını kabul edebilseler dünyayı daha başarılı bir şekilde dönüştürebilirler. O zaman yaşamımızı farklı cinsiyetlerin farklılığına dayanan yeni bir dünya koşullarında inşa edebiliriz . İşte o zaman kadın ve erkeğin doğasının aynılığını kanıtlamaya çalışan çabalar da sona erecektir. Erkekler ve kadınlar birbirlerinden farklılar. Bunu ütopik ideolojilerin değiştirmesi de mümkün değildir. Bizim mantık yürütmemiz en fazla farklı cinsiyetler arasındaki ilişkinin daha da gerginleşmesine neden olacaktır, o kadar.
Erkeklerin ve kadınların birbirlerini mükemmel bir şekilde tamamlayan farklı yanlarını sevinçle kabul edip, bundan yararlanmak daha mantıklı değil mi? Kadınlar, güçlerini bir tür "sahte erkeklik" peşinde koşarak tüketeceklerine, kadın olmaktan kaynaklanan güçlü yanlarını herkesin yararına kullanmalılar. Çünkü hayal etme yeteneklerinin sayesinde kadınların çözümsüz gibi görünen bir problemi bile bir çırpıda "içgüdülerini dinleyerek" halledebildiklerini biliriz.
Erkekler ve kadınların davranışları arasındaki en önemli farklılık erkeklerde doğal, içsel bir saldırganlığın varolmasıdır. Aslında bu özellik tarih içinde neden erkeklerin egemenlik sağladığına da açıklama getirir. Saldırganlık erkeklerin daha sonra öğrendikleri bir özellik ya da farklı cinsiyetler arasında süren mücadelede kullanılan bir taktik değildir. Oğlan çocuklar, saldırganca davranmaları konusunda eğitilmezler, hatta tam tersine, anne ve babalan tarafından yabanıl davranmamaları konusunda eğitilirler. Ama bu çaba boşunadır. Farklı cinsiyetler arasında farklılıklar olduğunu kabul etmek istemeyen araştırmacılar bile saldırganlığın erkeklere ait bir özellik olduğunu teslim eder ve toplumsal özelliğinin bu cinsiyete ait olarak etkisini gösterdiğini kabul ederler. H. H. Monro'nun anlattığı küçük hikaye son derece ilginçtir: evlatlarının doğal saldırganlığını önlemek isteyen aydın bir anne baba çocuklarına kurşun asker yerine kurşun devlet adamları ve kurşun öğretmenler alırlar. Böylece çocuklarının barışçı bir ortam içinde büyüyeceğini düşünen anne baba bir gün çocuklarının odasını gizlice gözlediklerinde, biricik evlatlarının kurşun devlet adamlarını bir tarafa, kurşun öğretmenlerini diğer tarafa dizip, mutluluk içinde onlar arasında savaş oyunu oynadığını hayretle görürler. Anne ve baba bunun üzerine çocuğun doğal yapısı nedeniyle şu an neyse, veya gelecekte nasıl olacaksa, onu değiştirmeye çalışmanın beyhude bir çaba olduğunu kabul ederler.
Reklam
Eski bir fıkra vardır: eğer "Erkeklerin Kadınlara Dair Bildikleri..." adlı bir kitap olsa bu kitap herhalde incecik bir kitapçık olurdu, hem de sayfaları boş bir kitapçık! İşte bu sayfaları boş kitapçığı doldurmanın zamanı geldi.
Erkekler ve kadınlar sözün gerçek anlamıyla farklı şekilde görüyorlar dünyayı. Karanlıkta kadınlar erkeklere göre çok daha iyi görebiliyorlar. Kadınların gözleri renk sprektrumunda kırmı­zıya daha hassaslar. Yani erkeklere göre kırmızının daha fazla tonunu ayırabiliyorlar. Görsel hatırlama yetenekleri daha geliş­kin. Parlak ışıklarda ise erkekler daha iyi görebiliyorlar. Erkeklerin hakikaten "at gözlükleriyle" düyaya baktıklarını da biliyoruz. Görme açıları daha dar. Bir borudan düyaya bakar gibiler. Ama buna karşın daha derin görebiliyor, perspektifleri daha iyi algıla­yabiliyorlar. Kadınlar ise daha geniş bir alanı yakalayabiliyor, çünkü gözlerindeki retina tabakasında daha fazla çubuksu oluşu­ma sahipler.
Kadınlar acılara karşı daha çabuk ve keskin tepkiler veriyorlar, ama uzun vadeli acıları daha sakin karşılıyorlar. Deneylerden çıkan sonuçlara göre kadınların vücudu, derileri üzerinde oluşan baskıya karşı çok daha hassas.
Fareleri genellikle kimse sevmez. Oysa paha biçilmez bir değerleri vardır ve bu nedenle de vazgeçilemez deney hayvanıdır­lar. Fareler de bizler gibi genlere, hormonlara ve merkezi sinir sistemine sahipler. Ama bir farklılıkları var: beyinleri ancak doğumlarından sonraki dönemde tam gelişme evresine ulaşıyor. Bu nedenle farelerde beynin gelişme evrelerini izleme, hatta bu süreçlere müdahale etme şansına da sahibiz.
Bir erkek fare doğduğu anda beyninin gelişmişlik düzeyi yedi haftalık cenin düzeyinde oluyor. Eğer erkek fare bu aşamada hadım edilirse, üreyememekle birlikte, ilerde tam anlamıyla dişi fareye dönüşüyor, en azından beyni öyle sanıyor. Yetişkinlik döneminde erkek farelere göre çok daha az saldırgan oluyor. Dişi­ler gibi kolay ilişki kuruyor. Yavru fareleri aynen bir dişi fare gibi yalıyor.
105 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.