Hello, kanalına abone olmamı, beğendiysem like atmayı unutmamayı söyleyip duran ilgi manyağı varlık, bir gün Madame de Prie gibi olmayacağına garanti verebiliyor musun? Bir sabah uyandığında üç milyon takipçisini kaybeden bir ''ınstagirl''ün güçlü kalacağına ikna edemiyorum kendimi çünkü her gün oranı buranı daha çok açarak topladığı linçleri bile keyifle okuduğuna eminim . Mesele biliyorsun ki daha çıplak olman değil. Kofluğunun üstünü örtmüş megalomanlığın ve senin anlamsız bakan gözlerinin etrafına sürdüğün boyalarla kendine yabancılığın. Bu boşluğun farkında olamayışın. İlgiden dolayı sarhoşluğun. Oysa bir rüzgara bakar, örtü açılır, gerçek ortaya çıkar, herkes yavaş yavaş gider ve sen yalnızlığın aydınlatıcılığında gerçek yüzünü gördüğünde fal taşı gibi açılır gözün, korkarsın ve kaçarsın kendinden. Öyle çok kaçmak istersin ve bir çıkış yolunun olmadığını anladığında ölüm kapısının tokmağına uzatırsın elini. Yo, hayır öyle değil basitçe olmamalı bu dersin, ön kamerasını açtığın telefondan başlarsın canlı yayına, belki gitmeden önce son like'leri toplamak için.
.
.
48 sayfalık öyküye dair bir şey yazmak istemiyorum ama aslında yazdığım da öykünün içeriğinden pek farklı sayılmaz.