Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Bir Ekolojistin Not Defteri

Ahmet Soysal

Bir Ekolojistin Not Defteri Sözleri ve Alıntıları

Bir Ekolojistin Not Defteri sözleri ve alıntılarını, Bir Ekolojistin Not Defteri kitap alıntılarını, Bir Ekolojistin Not Defteri en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Türkiye de kentlerde park ve bahçeler
2000'li yılların başında Dünya Sağlık Örgütü (DSO), yaptığı projeksiyonlarda, 2050 yılında tüm dünyada insanların % 70'inin kentlerde yaşayacağını tahmin etmişti. Ama günümüzde gelinen nokta 2050'ye kalmadan bu oranın yakalanacağını gösteriyor. alanlarda, doğal çevreyi tahrip ederek bu kadar çok insanın bir arada yaşaması
Unutmayalım, nükleer santral bir kez kuruldu mu, onu daha sonra tamamen temizlemek imkansızdır, o nedenle kurdurmamamız gerekiyor, yıllar önce Akkuyu'da şöyle sesleniyorduk, Radyoaktif olmamak için aktif ol. Haydi, daha aktif olarak nükleer santrale karşı duralım, gerekirse Akkuyu'ya kadar insan zincirleri oluşturalım.
Sayfa 40 - Yitik Ülke Yayınları
Reklam
(Çernobil*) Felaketin ilk yıllarında radyasyonlu çayları içirtmekte bir sakınca görmeyen siyasilerimiz, bugün gelişmiş ülkeler nükleer enerjiden uzaklaşırken, Mersin-Akkuyu ve Sinop'a nükleer santral kurmaya çalışıyorlar. Nükleer lobi diğer ülkelerde pazarının daralması nedeni ile tüm gücü ile ülkemize girmeye çalışıyor, tamamen dışa bağımlı, nükleer santraller medyada milli enerji safsatası ile toplumumuza pazarlanmaya çalışılıyor.
Sayfa 40 - Yitik Ülke Yayınları
Sera Gazı ve Türkiye
Artık bilmeyenimiz kalmadı, ülkemiz tükettiği elektriğin yaklaşık %34'e yakınını kömürlü termik santrallerden elde ediyor. Üstelik tüm dünyada fosil yakıtların geleceği tartışılırken ülkemizin gelecekteki enerji politikalarını belirleyenler sekseni aşkın yeni kömürlü termik santral kurmayı planlıyorlar, hatta bazıları planlama aşamasından çıkıp yapım aşamasına bile geçti. Türkiye 480 milyon yon CO2 eşdeğeri sera gazı emisyonu ile dünyada ilk yirmi ülke içinde, kişi başı yıllık sera gazı emisyonlarımız 6 tonu geçti. ... Üstelik tüm bunların bilim insanlarının özgürce tartışmasına da izin verilmiyor, tartışmak isteyenler baskılara uğruyor, en hafif tabiri ile azarlanıyorlar. Ama bilimsel gerçekler, azarlama ve susturulma ile ortadan kaybolmuyor. İşte herkesin bildiği bir gerçek; Türkiye'nin kömür yataklarının tamamına yakın bölümü kalitesiz linyit yakıtlarından oluşuyor, düşük kalorili, zor yanıyor, yüksek kükürtlü hava kirliliğine neden oluyor.
Sayfa 99 - Yitik Ülke Yayınları
İsyan...
"Benim günahım orada, suyumu, köyümü, ormanımı korumaktı, sonuna kadar da koruyacağım. Kimsenin bizim yaşantımızı elimizden almaya hakkı yok."
Sayfa 15 - Yeni İnsan Yayınları
Bağımsız bilim insanı olmak zor, gerçekten çok zor, hele bizim gibi ülkelerde.
Reklam
“Doğru yöne bakarsak hala bir şansımız var. Doğayla uyumlu adımlar atabilirsek,kapitalist sistemin getirdiği lüks ve aşırı tüketim sarmalından çıkabilirsek ve bunu kısa bir sürede yapabilirsek, belki üzerinde yaşadığımız bu narin gezegeni, dünyayı daha uzun bir dönem yaşatabiliriz.”
Sayfa 85 - Yeniinsan yayineviKitabı okudu
SOS Akdeniz Derneği "Gitmeyelim, görmeyelim, yeşil kalsın" kampanyası
Eğer bugün Pamukkale travertenlerini eski beyaz güzelliğinde görebiliyor, çocuklarımıza gösterebiliyorsak bu, kararlı kampanya ve bu kampanyayı yürüten bir avuç ekolojistin sayesindedir. Eğer biz gitmezsek, biz bir talep yaratmazsak, vahşi kapitalizm durabilir ve yol, beş yıldızlı otel vs. yapmaktan vazgeçebilir.
Sayfa 51 - Yitik Ülke Yayınları
Plastikler
Plastiğin bulunması XIX. yüzyılın ikinci yarısına, naylonun bulunması 1930'lu yıllara dayanıyor, aslında sadece tekstil sanayi için 'suni ipek' yapılmak isteniyordu başlangıçta. Ama bu kolay üretilen, ucuza mal olan, büyük karlar getiren sentetik malzemeler kapitalist sistemin çok hoşuna gitti ve doğa, çevre, insan ve diğer canlıların yaşam hakları düşünülmeden her alanda kullanılmaya başlandı. XX. yüzyılın ikinci yarısında kullanımı gitgide artmaya başlayan bu sentetik maddelerin bize, doğaya, ekosistemler üzerinde yarattığı tehdide ilk dikkat çeken ekolojist Murray Bookchin oldu. 1962'de yayımladığı "Sentetik Çevremiz" (Our Synthetic Environment) isimli kitabı ile tehlikeye toplumun dikkatini çekmeye çalıştı, ancak bunda o dönem için başarılı olamadı, plastik, naylon artan bir hızla ve miktarla yaşamımızın her alanına girdi.
Sayfa 71 - Yitik Ülke Yayınları
Şimdi yeşil yollarla birbirine bağlanıyor o güzelim yaylalar. Bunun için yüzlerce ağaç kesiliyor, milyonlarca metreküp hafriyat yapılıyor, jeolojik yapı bozuluyor, ekosistemler onarılamaz bir şekilde tahrip ediliyor. Peki, ne uğruna? Yayla turizmi için... Bugün yöneticiler kabul etmiyor ama yollardan sonra sıra yeşil bağrına saplanmış bir hançer gibi beş yıldızlı otellere gelecek, tıpkı Muğla'nın Pina Yarımadası'nda yanan ormanı bir yıl içinde yeniden ağaçlandıracağız deyip, yerine beş yıldızlı otel inşaatına izin verdikleri gibi!
Sayfa 51 - Yitik Ülke Yayınları
Reklam
Türkiye mi? Yetkililer aksini iddia etse de ülkemizde (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) GDO'lu besin maddelerini ayırt edebilecek laboratuvar bile yok. Üstelik geçmişte de örneklerini gördüğümüz gibi bu tohumları ülkemize taşımaya hevesli uzmanlarımız, bürokratlarımız ve şirketlerimiz var.
Sayfa 96 - Yitik Ülke Yayınları
Susuzluk
Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) resmi rakamlarına göre günümüzde 2,1 milyar insanın yaşadığı konutlara su verilemiyor. Bu insanların 263 milyonu suya erişim için en az 30 dakikalık mesafelere yürümek zorunda kalıyor. Daha da kötüsü 159 milyon insan yüzey sularını hiçbir ön işlemden, arıtmadan geçmeden tüketmek zorunda kalıyor.
Sayfa 127 - Yitik Ülke Yayınları
Bugün de umudumuzu yitirmeden direnişe devam. Çünkü biz geleceğimizi savunuyoruz.
Sayfa 37 - Yitik Ülke Yayınları
Gökkuşağı Savaşçısı
Rainbow Warrior, yani Gökkuşağı Savaşçısı'nı tanımayanımız yoktur. Greenpeace ( Yeşil Barış ) örgütünün en az örgüt kadar tanınmış gemisi. Ama pek azımız, bildiğimiz bu geminin aslında ikinci Gökkuşağı Savaşçısı olduğunu, ilkinin 10 Temmuz 1985 tarihinde Fransız gizli teşkilatı tarafından batırıldığını hatırlar veya bilir. 1955 yılında basit bir balıkçı gemisi oalrak inşa edilen ilk gemi 1978 yılında gönüllülerin yaptığı küçük bağışların toplanması ile Greenpeace tarafından satın alındı ve yenilendi. O YIllar soğuk savaş yıllarıydı ve bu dönem, nükleer silah denemelerinin yer altında, deniz altında veya asmosferde nükleer teknolojiye sahip ülkeler tarafından -birbirlerine gözdağı vermek için- sürdürülen bir dönemdi. Greenpeace ve onun simgeleşmiş gemisi Gökkuşağı Savaşçısı, nükleer denemelerin durdurulması için olanca gücü ile savaşıyordu. Fransa'nın Pasifik Okyanusunda yaptığı nükleer bomba denemelerini protesto amacıyla gemi ve Greenpeace aktivistleri Yeni Zelanda'ya geldiler ve Gökkuşağı Savaşçısı 1985 yılının 10 Temmuz günü Yeni Zelanda'nın Auckland limanından hareket etmeden birkaç gün önce, Fransız gizli servisinin ajanları tarafından altına patlayıcılar yerleştirilerek batırıldı. Bu olay sonucu Greenpeace fotoğrafçısı Fernando Pereira boğularak öldü. Yeni Zelanda polisinin araştırmaları ve kamuoyu baskısı sonucu, dönemin Fransa başbakanı Fabius, ajanlarının "Emir doğrultusunda hareket ettiklerini" kabul etti ve Fransız ajanları uluslararası mahkemede suçlu bulundu.
Sayfa 17 - Yitik Ülke Yayınları
ÇED Ne oldu Türkiye de
Çevresel etki değerlendir- mesi (ÇED) çalışmaları kapsamında yapılan halkı bilgilendirme toplantıları oldukça tartışmalı geçiyor. Bazen toplantılar tartışma- lar nedeniyle hiç yapılamıyor. Peki, ÇED nedir ve pek çoğumuza anlatıldığı gibi ekosistemleri, çevreyi ve insan sağlığını koruyacak bir yasal düzenleme midir? Baştan söyleyeyim,
21 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.