İnsanların çoğunun hayal gücü kısıtlıdır. Kendilerine doğrudan dokunmayan, sivri ucu sert biçimde ısrarla duygularını harekete geçirmeyen şey, onları neredeyse hiç tahrik etmez; ancak tam gözlerinin önünde meydana gelen ve duygularının mesafesindeki en ufak bir şey dahi içlerinde ölçüsüz bir tutkuyu tutuşturur. Böyle bir durumda da nadiren gösterdikleri duyarlılıklarının yerini yersiz ve abartılı bir şiddet alır.