Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bir Küçükburjuvanın Gençlik Yılları

Demir Özlü

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
"Hep aynı tarz eğlenceler" dedi Anna. "Şunlara bak, eğlendiklerini sanıyorlar..."
Sayfa 58 - Derinlik Yayınları, 1979, YEDİKitabı okudu
Aslında yaşamak denilen şey de çok bayağı, nesneleşmiş, sıkıcı bir şey galiba. Üstelik, çoğu zaman da, gövdemizin istediği nesneler için, aklımızı kendimize aykırı düşen bir biçimde kullanıyor, sonra da kendi kendimizle, bilinçaltı çelişmelere düşüyoruz.
Sayfa 24 - Derinlik Yayınları, 1979, ÜÇKitabı okudu
Reklam
'Toplumsal savaşımın, sınıfsal bir savaşım olarak, en etkin yöntemlerle yürütülmesini ben de istiyorum' diye düşünüyordu Selim. ‘Bir ‘parti’ yapabilir bunu. Bir parti, ideolojide insanları kaynaştırabilir. Ama şimdi kendimi savaşımın kıyısında kalmış gibi duyuyorsam, benim suçum değil bu. En demokratik anlamda bir eleştiri sonucu partiden uzaklaştırıldım. Parti, yolunda gidiyorsa -ben yanılmışsam-­ yaşamım boyunca, biraz da kendi kendimi yiyerek kıyıda kalacağım. Ama ya parti yolunda değilse, çocukluk hastalıklarına bulanmışsa, örgüsü gevşek bir partiyse, kuramın üzerine sıkıca oturmuyorsa…’
Sayfa 39 - Derinlik Yayınları, 1979, BEŞKitabı okudu
«Bizim geniş klan» diyordu Hüseyin, ağır ağır değişen, ama kentteki yaşama içinde gittikçe yayılan, genişleyen, arada bir ortadan yiten üyeleri sonra birdenbire çıkıp gelen, bu İstanbul'a özgü topluluk için. Öyle ki, gidip Avrupa kentlerine ya da Amerika'ya yerleşenlerin bile, bir gün bu arkadaşlık çevresini özleyip, onları aramaya geldikleri oluyordu. Gençlik yıllarından başlayan, gittikce genişIeyip yayılan bir büyü. Bir tanışıklık, dostluk, arkadaşlık büyüsü. Belki de faşist ülkelerin tümünde olan, aydınların birbirlerine sokulmaları, birbirlerini yakınlarında duymak istemeleri duygusu.
Sayfa 17 - Derinlik Yayınları, 1979, İKİKitabı okudu
Birdenbire, yalnızlığı içinde karşılaştığı bir yaz mevsimiydi bu. Kentin ortasında sıcaklığını daha çok duyuran bir yaz. İstanbul'da, kentin içindeki doğa gittikçe ortadan kaldırılıyor, kent hızla değişiyor, ağaçlar kesiliyor, yerine çirkin apartmanlar dikiliyordu. Böylece, daha bir beton yığınına dönüşen bu deniz kenti, öyle sanıyordu ki, her yaz mevsimi daha da sıcak oluyordu.
Sayfa 16 - Derinlik Yayınları, 1979, İKİKitabı okudu
Reklam
"İşte hepsi bu" dedi. "Bir zaman bu oyunları oynayıp duygularımızın en olgunlaştığı dönemde çekip gideceğiz bu dünyadan. Belki acılar içinde. Paskin de ölecek. O öldükten sonra, o kadar sevdiği Rejans Lokantası'nı da değiştirecekler. Duvarları, yeni, o çiniye benzeyen, plastik, zevksiz süslemelerle dolduracaklar. Paskin'le ruhu Iokantaya girecek ve bu yeni dekoru hiç beğenmeyecek. 'N'aptınız? N'aptınız burayı?' diye bağıracak Paskin. 'Sıkılıyorum. Sıkılıyorum.' diyecek. 'Zaten ne kadar sıkıldığımı biliyorsun Güngör, daha çok sıkılıyorum.' diyecek. 'Deliliğe yakın bir sıkıntı bu. Bu hayattan, bu değişen hayattan, bu değişen dekorlardan çok, çok sıkılıyorum.' diyecek. Öfkeden boğulur gibi kıpkırmızı olacak Paskin. 'Hepsinden nefret ediyorum. Hepsinden nefret ediyorum.' diye bağıracak. Toplumsal yaşam gittikçe daha kötü olacak. Kendini gösterme, yalancı sanat alıp yürüyecek. Hiçbirimizin ruhu, Paskin'in ruhu gibi rahat olmayacak."
Sayfa 163 - Derinlik Yayınları, 1979, YİRMİ BİRKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.