Kızılordu'dan Kafkas Milli Lejyonuna

Bir Türk'ün 2. Dünya Harbi Hatıraları

Cabbar Ertürk

Bir Türk'ün 2. Dünya Harbi Hatıraları Gönderileri

Bir Türk'ün 2. Dünya Harbi Hatıraları kitaplarını, Bir Türk'ün 2. Dünya Harbi Hatıraları sözleri ve alıntılarını, Bir Türk'ün 2. Dünya Harbi Hatıraları yazarlarını, Bir Türk'ün 2. Dünya Harbi Hatıraları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Almanlar'ın Sovyetlere saldırısı sonunda, hele Alman ordusunun yıldırım hızıyla Moskova kapılarına dayanması, Stalin'in, İngiltere ve Amerika'ya el açmasına mecburiyet doğurmuştu. İngiliz ve Amerikalılar Alman zaferinden memnun değillerdi. Avrupa'yı kendi işgali altına almış olan Almanya'nın Rusya'yı da yenerek orada kendisine bağlı kukla bir idare kurduğu takdirde, İngiltere büyük tehlike karşısında kalacaktı. Hitler İngilizleri savaş dışına çekmek için sık sık radyo ve basında: "- Almanya'nın İngiltere ile hiçbir düşmanlığı yoktur ve Alman milleti İngiltere ile samimi dostluk içinde yaşamak istemektedir," demesine karşılık, Almanlar'ın bir müddet sonra bizzat İngiltere'yi hedef alacaklarını biliyordu.
Leningrad kuşatma altındaydı. Eylül ayı sonlarına doğru Alman orduları Kafkasya hududuna kadar ilerlemiş, hatta Ekim ayı başlarına kadar Stalingrad kapılarına dayanmışlardı. Eylül ayı sonlarına kadar Kızılordu üç milyonun üstünde esir vermişti. Bütün zırhlı birlikleri, hudud boylarında bulunan seçme tümen ve kolorduları Almanlar'a teslim oluyordu. Yalnız askerler değil kurmay subaylar ve generaller bile savaşmak istemiyorlardı.
Reklam
...Harp başladığı güne kadar hep tehdit ve işkence, sürgün, idam habercisi ve tatbikçisi olan Stalin'in, Sovyetler Birliği'ndeki bütün halklardan birlik ve düşmana karşı devletin yanında olmayı istemesiydi. Hiç unutmam Stalin'in o günkü konuşması ve halka seslenişi yirmi seneyi aşkın dehşet saçan tondaki sesinin tam aksi bir sesti.
Bkz; Ehmed Kesrevî, M.Afşar Yezdî, General Rahim Safevî vesaire
Bugün İran ordusunun yüksek kumanda heyetinin yüzde sekseni Türk asıllı olanlardır. Bakanların, hatta Benisadr ve Müsavi gibi Başbakanlığa kadar yükselmiş olanların hepsi Türk asıllıdırlar. Fakat makam ile servet, onlara milliyetlerini unutturmuş, hatta Türklerin Farslaşması için Fars asıllılardan çok, bu makam sahibi Türk asıllı olanlar gayret göstermişlerdir.
Hristiyanlaştırılmış bir Çeçen çocuğu için bkz; Pyotr Zaharov-Čečenets
Kuzey Kafkasya'da Şeyh Şamil, Ruslara karşı açtığı savaşta küçük oğlu Cemaleddin'i sekiz yaşlarındayken Ruslara rehin vermiş, Rus Çarı bu müslüman çocuğu himayesine almış, askeri okullarda okutarak subay yapmıştı. Daha sonra Cemaleddin, Rus soylu ailelerinden birinin kızına aşık olmuş ve evlenmek için din değiştirme hazırlıklarına başlamıştı. Bunu haber alan Şeyh Şamil oğlunu hristiyanlaşmakdan kurtarmak için büyük oğlu Gazi Muhammed'e beklenilmedik bir zamanda Gürcistan'a saldırmasını ve Gürcü prensini esir ederek oğluyla becayiş yapmasını emretmişti. Tarihlerde (Rus tarihinde) yazılanlara göre Gazi Muhammed beklenilmedik bir esnada iki bin süvari ile Tiflis'e girmiş ve Gürcü prensini ailesiyle birlikte esir ederek Dağıstan'a götürmüştü. Daha önceleri Şamil oğlunun ağırlığı kadar altın vermeyi teklif ettiği halde, Çar tarafından kabul edilmeyen teklif, bu defa Çar tarafından Cemaleddin'in Gürcü prensiyle becayiş yapılabileceği şeklinde yapılmıştı. Ve Terek ırmağı sahillerinde bir kasabada Gürcü prensi ve ailesiyle, Cemaleddin değiştirilmiş ve hristiyan olmaktan kurtulmuştu.
Bugün bile öyledir. Tacikler Rus eklerini attı fakat Türklerde mahfuz
Çarlık devrinde olduğu gibi Komünist iktidar devrinde de Türkler için düşünülenler aşağı yukarı aynıydı. Çarlar devrinde Türklerden yüksek münevver yetişmesin müsade etmemek, hattâ ilk okulların bile açılmasına müsaade etmemekle onların hristiyanlaşarak aynı zamanda Rus dilini kabul ederek Ruslaşmasını sağlamak içindi. Çünkü Türk aileleri hristiyanlaştıktan ve Rusçayı aile dili olarak aldıktan sonra, imtiyaza konacaklarını, okuyabileceklerini Kazan bölgesindeki Tatarlar gibi devlet ve ordu makamlarına yükselme imtiyazı Ruslaşmaya ve hristiyanlığa bağlı olduğunu idrak ederek bu yolu seçeceklerini bilerek icraat yapıyordu. Nitekim bu açıklamayı yabana atmamak gerekiyor. 1918 senesine kadar Türk illerinin zadegân tabakası neredeyse Çarlığın istediği yola giriyordu. Bu yüksek tabaka için, Rusça medeniyet dili olarak kabul ediliyordu. Rusça bilenler büyük rağbet görüyor, hatta Rus valiler tarafından mahalli idarelerde makamlara getiriliyorlardı. Bunun içinde Ermeniler, Gürcüler ve diğer Rus olmayan milletler Rus soy adlarının sonundaki (of) veya (ski) eklerini kabul etmedikleri halde, sırf Türk yüksek tabakasının soy adlarına (of) alması Türk illerindeki bütün Türk olanları hevesleniyordu. Nitekim, bugün bile Kırgızistan'dan Azerbaycan'a kadar bütün Türkler'in soy adlarında Ruslarda olduğu gibi (of) eki bunun ispatı olmuştur.
Reklam
280 öğeden 191 ile 200 arasındakiler gösteriliyor.