Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Bizans Tarih Atlası

John Haldon

Bizans Tarih Atlası Gönderileri

Bizans Tarih Atlası kitaplarını, Bizans Tarih Atlası sözleri ve alıntılarını, Bizans Tarih Atlası yazarlarını, Bizans Tarih Atlası yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Roma İmparatorluğu 4. yüzyılın sonunda muazzam uzun bir sınıra sahipti; sınır, kuzeybatıda Tyne-Solway hattından başlayıp Britanya'da Hadrianus Suru ile devam ediyor, Ren ve Tuna ırmakları boyunca Karadeniz'e kadar uzanıyordu; doğuda ise modern adıyla Batum'un yakınında Karadeniz kıyı şeridinden başlayarak aşağıda Kafkasya'dan Ermenistan'a giriyor, Dicle ve Fırat ırmaklarının üst kısımlarından geçiyor, büyük Suriye çölünü aşıp Sina'ya iniyor ve Mısır'ı geçip Libya/Tripolitania boyunca çöl sınırını izleyerek modern Tunus'a giriyor ve daha batıda, Atlas Dağlarının kuzeyinde, Atlas Okyanusuna varıyordu.
Sayfa 35 - Alfa Yayıncılık
Büyük miktarda malın küçük bir ekip tarafından kullanılan tek bir araç içinde taşınması anlamına gelen gemiyle nakliye işinin maliyet-etkililik oranın yüksekliği, kıyı yerleşimlerine de dünyanın uzak yerlerine erişmeleri bakımından büyük avantaj sağladı.
Sayfa 28 - Alfa Yayıncılık
Reklam
Roma kentleri ve Bizans piskoposluk merkezlerinin yoğunluğunu gösteren bir harita şu gerçeği vurgular: Antikçağ ile ortaçağda kayda değer bir nüfusun geçimini sağlayabilen yerler aşağı yukarı aynıdır.
Sayfa 25 - Alfa Yayıncılık
1451-Notaras;
“Kentte piskoposluk tacı görmektense, Türk’ün sarığını görmeyi tercih ederim.”
Sayfa 245Kitabı okudu
Konstantinopolis’in Fethi;
İmparator VIII.İoannis,İslam tehdidine karşı destek toplamak girişimiyle Avrupa’nın dört bir yanını dolaştı,1439’da Floransa Konsilinde Batı Kilisesiyle dini birleşmeyi bile kabul etti ana kaçınılmaz olanı engellemek için pek bir işe yaramadı bu. İmparatorlar cephesinde son bir çaba Batı’nın Haçlı seferine yol açtı ama 1444’te Bulgaristan’da Varna Muharabesi felaketiyle sonuçlandı ve II.Mehmed 1453’te Konstantinopolis’i kuşatmaya koyuldu.Top dahil ağır silahlarla donatılmış Osmanlı kuvvetleri,haftalarca süren kuşatmadan sonra Theodosios Surları’nda ciddi gedikler açmayı becerdiler.Sayıca kat kat az olan imparatorluk birlikleri ve Batılı müttefiklerinin yiğitçe çabalarına rağmen,29 Mayıs 1453’te seçkin yeniçeri birimleri tarafından sonunda surlarda delik açıldı. Son imparator XI.Konstantinos saldırıda öldü ve cesedi hiçbir zaman bulunamadı.
Sayfa 187Kitabı okudu
Miryokefalon Savaşı;
Aleksios’un oğlu II.İoannis’in(1118-43) döneminde Batı Anadolu’da önemli toprak parçaları yeniden ele geçirildi,I.Manuil’in (11143-80)döneminde ise imparatorluğun Balkanlar’daki konumu güçlendi ve Bizans orduları yavaş yavaş yeniden Orta Anadolu’ya girmeye başladılar.Ama yanlış taktik değerlendirmeler,1176’da İkonion yakınındaki Miriokefalon Muharebesi’nde yenilgiye yol açtı ve Bizans’ın Orta Anadolu’yu geri alma çabalarını sona erdirdi. İmparatorluk bir daha bu bölgeye böyle bir sefer düzenleyecek bir konuma asla gelemedi ve Orta Anadolu’nun “Türkleştirilmesi”-ve İslamlaştırılması-sıkı şekilde başlamış oldu.
Sayfa 175Kitabı okudu
Reklam
Malazgirt ve Romanos Diogenis;
Kuzeydeki Peçenekler kadar Türkî bir halk olan Selçukluların şahsında,1050 ve 1060’larda yeni ve daha da tehlikeli bir düşman peyda oldu;(Bizanslılarla Ouzi diye adlandırılan)Oğuz Türklerinin bir kolu olan Selçuklular zaten kendilerini halifeliğin efendileri olarak kanıtlamışlardı,şimdi de enerjilerini kuzeye,Irak’tan Kafkasya ve Doğu Anadolu’ya yöneltiyorlardı.İmparator IV.Romanos Diogenis(1068-71) akın ve baskın dalgasını durdurmak için bir girişimde bulundu ama birtakım ilk başarılardan sonra ihanet ve taktik gafların bir birleşimi,1071’de Doğu Anadolu’daki Manzikert (Malazgirt)Muharebesinde yenilmesiyle sonuçlandı.Muharebeyi izleyen kayıplar kendi başlarına o denli büyük değildi ve bulgular,stratejik durumun kurtarılabileceğini akla getiriyor.Ama Romanos bizzat tutsak alınmıştı ve kısa bir dönem Sultan Alparslan’ın misafiri olarak kaldıktan sonra fidyeyle serbest bırakıldığı halde,tahttan indirilmiş olduğunu öğrendi.
Sayfa 174Kitabı okudu
Kilise 6.yüzyılda öyle bir servet biriktirmişti ki,bir tahmine göre yardımsever kurumlarının,ruhban sınıf ile piskoposlar sınıfının,halka açık törenlerinin ve binalarının muhafazası için tükettiği kaynaklar-tabii ordu hariç-devletinkinden daha fazlaydı.
Nestorios ve Nasturîlik;
5.yüzyılın başında Nasturîlik şekli altında, adını Antakyalı bir keşiş ve Mopsuestialı Theodoros’un öğrencisi olan Nestorios’tan alan yeni bir Hıristolojik bölünme görüldü. Nestorios 428’de II.Theodosios tarafından Konstantinopolis Piskoposu olarak atandı ama vaizinin,Meryem’e “Theotokos”(Tanrı’yı doğuran)olarak atıfta bulunulmamasını dile getiren vaazını alenen destekleyince,hatırı sayılır bir düşmanlık uyandırdı.Nasturîler İsa’nın ilahi ve insani yanlarının tek bir kişide birleşmiş görülmediği,ama birbirleriyle bağlantılı sayıldığı bir teoloji geliştirdiler. Görüşleri 431’de Efesos Konsilinde mahkûm edildi,o zaman 486’da İran’da,Selevkia-Ktesifon’daki kendi konsillerinde bağımsız bir kilise kurdular;İran’da bir köprübaşı oluşturarak sonraki yüzyıllarda Kuzey Hindistan’da ve Çin’e kadar Orta Asya’da başarılı misyonerlik faaliyetlerinde bulundular.Nasturîlik bugün Süryani Ortodoks Kilisesi olarak özellikle Kuzey Irak’ta varlığını sürdürüyor.
Arius ve Ariusçuluk;
Arius(250-336) İskenderiye’deki kilisenin diyakozlarındandı.Yunan felsefesi eğitimi gören Arius bir çileci oldu ve teslisin tabiatını açıklama girişimleri sırasında, birçok çağdaşı için sapkınlık anlamına gelen bir dini doktirin üretti.Arius,Tanrı’nın insan haline gelen gelebileceği fikrini kabullenemiyordu:İsa’nın ölümsüz ve babayla eşit olmadığını öğretti.Arius 320’de İskenderiye Piskoposu tarafından afaroz edildi ve 325’teki Nikea Konsilinde mahkûm edilip sürgüne gönderildi.
Reklam
Konstantinopolis Kuşatmaları;
Kent birçok kuşatma gördü-626’daki Avar-Slav kuşatmasına karşı başarılı direniş,674-68 ve 717-18’deki Arap kuşatmaları,10.yüzyıl başındaki Bulgar ve 11.ile 12.yüzyıllarda denizden gelen Rus çapulcuların saldırıları,kentin savunma sisteminin etkililiğini kanıtladı.Kent 1204’te ihanet sonucu,görünürde Müslüman Mısır’a saldırı için yolda olan Dördüncü Haçlı Seferi Kuvvetlerinin eline geçti ve bunu izleyen yağmalamada,böyle olaylara eşlik eden bina yakma ve diğer tahrip şekilleri kadar,çok büyük sayıda anıtın yerinden taşındığına ya da yok edildiğine tanık olundu.1261’de Bizanslılar tarafından yeniden alınan kent, imparatorluğun kente ve yanı başındaki hinterlandına hapis olduğu 14.yüzyılın sonuyla 15.yüzyıllara kadar imparatorluğun elinde kaldı,Mayıs 1453’te II.Mehmed’in komutası altındaki Osmanlı ordusunun iki aylık kuşatmasından sonra şehir düştü.
"Balkan Güzergâhları; Via Egnatia: Konstantinopolis-Trakya İreklia'sı"
"Dağlar Balkan Yarımadasına hâkimdir ve fazla yüksek olmasalar da bu alanın aşağı yukarı üçte ikisini kaplar."
"Kilikya Ovası ya da batıdaki alçak arazilerde çoğu zaman merkezi platoyu ya da kıyı sıradağlarını kesen verimli ırmak vadileriyle sınırlıdır..."
23 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.