Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bizi Kimlere Bırakıp Gidiyorsun Türk? / Suriye ve Filistin Anıları

Bizi Kimlere Bırakıp Gidiyorsun Türk?

Selahattin Günay

Öne Çıkan Bizi Kimlere Bırakıp Gidiyorsun Türk? Gönderileri

Öne Çıkan Bizi Kimlere Bırakıp Gidiyorsun Türk? kitaplarını, öne çıkan Bizi Kimlere Bırakıp Gidiyorsun Türk? sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Bizi Kimlere Bırakıp Gidiyorsun Türk? yazarlarını, öne çıkan Bizi Kimlere Bırakıp Gidiyorsun Türk? yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
(Babamın) Henüz baba kucağında iken bana verdiği en mühim derslerden biri, "Sakın elini kana bulama"dır. Yaşlandıkça, "Oğlum sen yalnız olarak öleceksin. Kimseye bağlanma ve kimseye güvenme. Allah'a kalbinle bağlan ve ondan yardım iste. Hacı olsun, hoca olsun görünüşe aldanma. Arkadaşlarınla laubali olma, daima ciddi görüş. Lüzumsuz hiddet, şiddet gösterme. Zulüm iyi değildir, zalimler çabuk cezalarını görürler. Nasibini Allah'tan iste, vazife dolayısıyla kimseden beş para alma." gibi daha birçok nasihat aldım.
Sayfa 3 - İş Bankası Yayınları - 3. BaskıKitabı okudu
"'Ah siz ve siz Türkler bizi kimlere bırakıp böyle gidiyorsunuz ya Selahattin?'"
Sayfa 116 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
"Kitle halinde firarlar, küçük müfrezelere taarruz ve cinayetler o derece artmıştı ki soğukkanlılıkla bunları karşılamak her zaman mümkün değildi."
Sayfa 22 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Cemal Paşa
Büyük Cemal Paşa'nın emir ve komutası hususunda söz söylemek rütbe ve mevkiim itibarıyla haddim değildir. İdarecilik bakımından, dışarıdan yapılan onca tenkitlere rağmen, diyebilirim ki çok yüksek evsaftadır. Değerli valilerimiz kendi yanlarında ancak ikmali tahsile muhtaç talebe halinde bulunabilir, dürüst, her türlü ahlaki bozukluğundan aridir ve çok yüksek vasıflı vatanperverdir. Mizacı sert, bununla beraber hakkı daima teslim eder ve vicdanını bilerek suiistimal etmez.
152 syf.
·
Puan vermedi
bizi kimlere bırakıp gidiyorsun türk
Selahattin Günay Birinci Dünya Savaşı yıllarında Suriye ve Filistin’de görev yapan genç bir subay olarak, tanık olduğu olaylara ilişkin kaleme aldığı anı kitabıdır. Lawrence ile karşılaşması, isyanlar, yerel halkla kurduğu diyalog, esir düşmesi ve bir tarihi geride bırakıp geri çekilirken duyduğu cümle; “bizi kimlere bırakıp gidiyorsun türk?”
Bizi Kimlere Bırakıp Gidiyorsun Türk?
Bizi Kimlere Bırakıp Gidiyorsun Türk?Selahattin Günay · Türkiye İş Bankası Yayınları · 200638 okunma
Askeri yerleştirmiş olduğum küçük bir tepeye geldiğimde devriyeden gelen erlerimizin Hüveytat aşiretinden beş kişiyi getirmiş olduklarını gördüm. "Bunları niye getirdiniz" dedim. "Ekinleri harap ederken bizzat gördük, halkın şikâyeti üzerine de yakaladık” dediler. Fena halde öfkelenmiş, içlerinden tam karşımda duranına, "Niçin ekinleri harap ediyorsunuz? Siz ne vahşi insanlarsınız" diyerek bir iki tokat attım. Kaçmak isterken Arap jandarmalar yakaladı. Bu Arap jandarmalara, "Siz ne biçim Müslümansınız, bu Türk kâfirine dövdürmek için beni tutarsınız? Türkler gâvur oğlu gâvurdur. Nasıl olur da siz evlad-ı Arap bunlarla beraber olursunuz?" dedi. Arap jandarmalar da, "Sen Müslüman olsan evvela halkın yiyeceğini harap etmezsin. Sonra bu gâvur dediğin Türk kumandan kadar biz evlad-ı Arap Müslüman olamayız. Müslümanlığı bizden daha iyi bilir ve bize Müslümanlık öğretir. Kimsenin ırz ve namusuna, mal ve canına dokunmaz. Dokunanları da çok ağır ceza eder. Sen bunun yanında Müslümanlık iddia edemezsin" dedi.
Reklam
Merhum Büyük Cemal Paşa, Cebel-i Duruz'da Süveydiye'de bir tayyare (uçak) gösterisi yaptırmıştı. Çok alçaktan yapılan bu gösteride tayyare büyük kışlaya çarparak düşmüş, pilotu da hafif yaralı olarak kurtulmuştu. Bu tayyarenin enkazı Süveydiye'den Dera'ya getirilirken tayyare askerlerinden ikisi tüfek kurşunlarıyla şehit edilmiş ve ellerinden mavzer filintalarıyla cephaneleri alınmış, gece husule getirilen bu vakada failler anlaşılamamıştı. Şehit edilen bu genç askerlerin ikisi de İstanbullu, gönüllü olarak askere katılmış, saf ve temiz simalı idi. Üzerlerindeki askeri elbiseleri de hususi yaptırdıkları anlaşılıyordu. İçlerinden birisi vurulduktan sonra gayret edip bir köye kadar gelmiş. Durumu, köyün şeyhine anlatmış ve hemen kapısının ağzında son nefesini vermiş. Şeyh de lazım gelen hürmetle cenazeyi ayak altından kaldırmış ve üzerini temiz, beyaz bir çarşafla örtmüş.
Arap içinde çok yabancı vardı. Bunlar kimlerdi ve ne için gelmişlerdi? Kimisi Fransızca ve kimisi İngilizce konuşuyor... Kıyafetleri de şehirliydi. Çadırlar içinde Arap kıyafetinde, fakat konyak da kullananları görünce ben bu çadırları tecrübeli çavuşlarla seri bir şekilde gözden geçirttim.
Benim bildiğime göre Araplar, askerlik yapmamak ve elden geldiği kadar vergi vermemek, hükümete karşı soğuk davranmak, yabancılık göstermekle kalmayıp, okumuş tabakası da elden geldiği kadar aleyhte propagandaya girişmiş, bunlar harbin başlangıcından itibaren pek güç idare edilegelmişti.
Ben vatanımı ve şerefimi İngiliz altınına satamam. Ben Faysal ve Abdullah değilim.
77 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.