Yazar maymun davranışlarını incelemiş, okuması zevkli deneyler yapmış bir insan, bu onu insan hakkında yapacağı tüm felsefi çıkarımlarda bir adım öne çıkarıyor bana göre. Kitapta "İnsan kötüye doğal olarak yatkındır, biz iyiliği sonradan öğreniriz." tezini çürütüyor: İnsan empati yapabilen, ve hatta yapmayı ilk seçenek olarak gören bir varlıktır. Bosch'un yaptığı tablolardaki acı sahneleri gördüğümüz an irkiliriz, yahut ayağı kayıp yere sert bir şekilde düşen biri ona acımamıza sebep olur, kayıtsız kalamayız.
Frans de Waal, insanın bir hayvan olduğunu, empatinin ve diğer tüm sosyal davranışların evrimsel biyolojiden kaynaklandığını, yani duyguların ve seçimlerin evrimin davranış psikolojisine yansıması olduğunu göstermiş. İnsan dahil çoğu hayvan empati yapar, pişman olur, yaptığının sonuçlarını da düşünür, kin de tutar vs. Tabii genetiği ve beyninin fiziksel yapısı farklı olan, sosyal yapısı da ona göre gelişmiş (yahut gelişmemiş) hayvanlar da empatiden ve sair duygu ve davranıştan yoksun olabilir, kaplumbağalar gibi.
İşte yazarın insanları hayvanlardan ayırdığı noktalar da bu gibi türümüze özel davranış ve duygularımızdan oluşuyor. Yani bir insanın bir şempanzeden farklılığı, bir şempanzenin bir boboboya farklılığı ile eşit, hepsi kendine has. İnsan ile hayvanlar değil; bir tür hayvanla diğer tür hayvan farkı var.