Ey Ruhum, sana "zamanında" ve "önceden" der gibi "bugün" demeyi ve her şey üstünden neşeyle dans edip geçmeyi öğrettim. Ey Ruhum, bütün köşe bucaklarindan seni çıkardım ve üstündeki tozu, örümceği ve loşluğu süpürdüm. Ey Ruhum, seni küçük utançtan ve kaçamak erdemlerden temizledim ve seni güneşin karşısına çıplak çıkmaya ikna ettim. Ruh denen fırtına ile kabaran denizin üstüne üfledim ve bütün bulutları oradan kovdum. Hatta günah denen boğucuyu boğdum.
Nasıl Bağışlayabilir ki İnsan, Kendisine Kötülük Eden Elin, Sahibine Ettiği Kötülüğü;
Eğer acı çeken bir dostun varsa, dinleneceği yer ol acısının; ama adeta sert bir yatak gibi ol, bir sahra yatağı gibi: en çok böyle faydan dokunur ona.
Ve bir dostun kötülük yaparsa sana, de ki: "Bağışlıyorum seni bana yaptığından ötürü; ama kendine yaptığını - nasıl bağışlayabilirdim ki bunu?"
Böyle dile gelir tüm büyük sevdalar: bağışlamayı ve merhameti de aşar onlar.
-Böyle Söyledi Zerdüşt - Nietzsche-
Bir denizde yaşar gibi yaşadın yalnızlıkta ve deniz taşıdı seni. Eyvah, şimdi karaya çıkmak istiyorsun, öyle mi? Eyvah, bedenini yeniden kendin sürüklemek istiyorsun, öyle mi?